Otohaber Genel Yayın Yönetmeni Halit Bolkan Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Otohaber Genel Yayın Yönetmeni Halit Bolkan

Otonom sürüşe doğru

Bugünlerde ağzımızdan teknoloji lafı düşmüyor. Teknolojinin ilerleyişi o kadar hızlandı ve yayıldı ki artık hayatın her alanında yeni teknolojiler talep eder hale geldik. 1980’li yıllara kadar izlediğimiz bilimkurgu film ve dizilerinde hayretle karşıladığımız birçok cihaz artık kullanımda.

Uzay Yolu dizisinde kendi kendine açılan kapılar ve avuca sığan iletişim aygıtları uzun zamandır bizler için şaşırtıcı değil. 1980’lerde ise otomobil meraklıları KITT fenomenini hiç kaçırmazdı. Başroldeki David Haselhof’u birçok beladan kurtaran KITT, sürücüsüyle iletişim kuruyor, gerektiğinde telefon bağlantıları yapıyor, radarlarıyla çevreyi izliyor ve hatta kendi kendine gidiyordu. Yani James Bond’un birçok otomobilinden daha yetenekliydi. O yıllarda henüz çocuk yaşta olanlar böyle bir otomobile sahip olmanın hayalini kurarken, yetişkinler “bunlar film icabı” diyerek bu hayalleri yıkardı. Geldiğimiz noktada o hayallerin aslında gerçekleşebilir olduğunu yaşayarak görüyoruz; yani babalarımız yanılmış.

Otomobilin teknolojiyle imtihanı

Otomobiller çok uzun yıllar boyunca, bizim teknoloji denildiğinde ilk aklımıza gelen elektronikle tanışmadan üretildi. Uzay ve havacılık sektörlerinin gelişimi, otomotive de yansımaya başlayınca “elektronik” sözcüğü reklamlar, broşürler ve kataloglarda karşımıza çıkmaya başladı: Elektronik ateşleme, elektronik klima, elektronik kontrollü otomatik şanzıman gibi… ABS’nin hayatımıza girmesiyle öncelikle aktif güvenlik donanımlarında patlama yaşandı. Çekiş kontrol sistemi (TCS) ve elektronik stabilite sistemi (ESP) motor ve yürüyen aksama eklenen yeni sensör ve radarlarla KITT fenomenine gittikçe yaklaşan otomobillerin yollara çıkmasını sağladı. Bu donanımlar sayesinde otomobiller artık öndeki aracı istenilen mesafeden takip ediyor, gerektiğinde fren yapıyor, duruyor, kalkış yapıyor, şeritte kalmanızı sağlıyor. 2000’de Almanya’da kullandığım bir otomobilde neredeyse tüm bu teknolojiler vardı. Henüz piyasaya çıkmamış ve geliştirilme sürecindeydi. Bana eşlik eden mühendise kendi kendine giden bir otomobil için ne eksik diye sorduğumda “Trafik ışıklarını henüz tanıtamıyoruz” cevabını vermişti.

Ama KITT sürücüsüyle konuşabiliyordu derseniz, infotainment diye tanımlanan bilgi ve eğlence sistemleri de neredeyse o kıvama geldi. En azından sizin sesli komutlarınızı algılayıp yerine getiren, SMS’leri sizin için okuyan sistemler birkaç yıldır kullanımda. Buna rağmen hala modern otomobillerde cep telefonları ellerinde araç kullananlar başka bir yazının konusu. Otomobil firmaları trafikte insan hatalarını en aza indirmek için birkaç yıldır araçların birbirleriyle konuşması üzerinde çalışıyor. Böylece sizden 500 metre ilerdeki bir virajda ESP’si çalışan bir otomobil sizin aracınıza dikkatli olmasını söyleyebilecek. Navigasyon sistemindeki bilgilere dayanarak, yüksek verimlilik için viraj öncesi vites değiştiren ya da kameralarla yol yüzeyini izleyip süspansiyon sertliğini değiştiren sistemler de hayatımıza girdi.

KITT’e ne kadar yakınız?

Peki, KITT’e ulaşmaya ne kadar kaldı? Aslında çok fazla değil. Otonom, yani kendi kendine giden, sürücü müdahalesine ihtiyaç duymayan otomobil prototipleri yollarda dolaşmaya başladı. Mühendislere göre kendi açılarından önemli bir eksiklik ya da güvenlik açığı yok. Temel problem, yol çizgilerinin ve trafik işaretlerinin elektronik sistemlerin tanıyabileceği standartlarda olma gerekliliği ve trafikteki insan unsuru. Standartlara uygun altyapı sorunu çözülebilir ama insan unsuru kısmı yoruma açık…


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next