Dr. Mahfi Eğilmez - Kadir Has Üniversitesi Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

2014’te Türkiye ekonomisini neler bekliyor?

Türkiye, pek çok siyasal ve ekonomik gelişmenin yaşandığı bir yılı geride bıraktı. 2014’e bu gelişmelerin ışığında giren Türkiye’yi, nelerin beklediğini hep birlikte göreceğiz. 2014’te “düşük büyüme”, “yüksek kur” ve “düşen bir cari açık” beklediğini söyleyen Kadir Has Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Mahfi Eğilmez, otomotiv sektörüne yönelik tahminlerini de paylaştı. Yükselen kurların ve artırılan vergilerin, otomobil sektörünü zor bir döneme sokabileceğini belirten Eğilmez, “2013’te olumsuzluklara karşın otomotiv sektörü başta olmak üzere ihracatta iyi sonuçlar aldık. Otomotiv sektörü, üretimiyle, ithalatıyla, ihracatıyla, Türkiye ekonomisine yüksek katkı yapan sektörlerin başında geliyor” diyor.

Türkiye’nin şu andaki ekonomik ve sosyal tablosu hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Türkiye’nin mevcut ekonomik ve sosyal tablosu ne yazık ki pek iç açıcı görünmüyor. Son 10 yılda özellikle ekonomide pek çok şey yapılmış, pek çok adım atılmış gibi görünse de aslında yapısal reformların yapılamamış olması, bu yapılanların kalıcı şeyler olmadığını ortaya koyuyor. Nitekim son dönemde yaşadığımız gelişmeler bunu açık biçimde gösterdi. Ekonomide pek çok eksiğimiz var. 2001 krizinin bize zorla yaptırdığı bankacılık reformu dışında yapısal dönüşümü sağlayacak herhangi bir adım atamadık. Sosyal alanlarda ise yargıdan eğitime, uzlaşma kültürünü geliştirmekten demokrasiye kadar pek çok eksiğimiz var. Hatta bazı alanlarda geriye gitmeye başladığımızı görebiliyoruz.

2013’ü Türkiye açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye, 2013’ü sıkıntılı bir yıl olarak hatırlayacak. Özellikle FED’in 22 Mayıs 2013’te yaptığı tahvil alımlarında azaltmaya gidilebileceğini açıklaması, ancak Aralık’ta hayata geçirilmiş olsa da etkilerini ilk andan başlayarak bizim gibi yükselen piyasa ekonomileri üzerinde göstermeye başladı. Ardından gelen pek çok siyasal ve ekonomik gelişme (Gezi olayları, Suriye sorunu, İran’ın nükleer silah üretimi meselesi, 17 Aralık soruşturmaları) yıla olumsuz olarak damga vurdu. Enflasyonun yükseldiği, cari açığın yüksek kaldığı, büyüme hızının potansiyel büyümenin altında kaldığı, işsizliğin yükseldiği, kurların arttığı, vergilerin yükseldiği bir yılı geride bıraktık. Buna karşılık 2013, ihracatta yine de başarılı sayılabilecek bir yıldı. Bütün olumsuzluklara karşın otomotiv sektörü başta olmak üzere ihracatta iyi sonuç alındı diye düşünüyorum.

2014’te yüzde 2-3 büyüme bekleniyor

2014’ün ilk aylarını geride bıraktık? Türkiye 2014’e nasıl girdi?

2014, çok sıkıntılı başladı. Bir ekonomi açısından olabilecek sıkıntıların çoğu daha ilk ayda çıktı ortaya. 2013 sonunda başlayan, hükümet üyeleri ve ailelerine yönelik soruşturmaların yargı bağımsızlığı tartışmasına dönüşmesi ve konunun giderek tırmanması, FED’in tahvil alımını kısmasıyla başlayan ekonomideki zayıflama eğilimini daha da artırmasıyla devam etti. Başlangıçta konu Merkez Bankası’nın faizi artırmasıyla kurdaki yükselişi dengeleyip dengeleyemeyeceği gibi bir çerçevede ele alınırken, ilerleyen günlerde faiz artırımının sorunu çözmekte yeterli olmayacağı, asıl olarak siyasal uzlaşma ve yumuşamanın devreye girmesi gereği ortaya çıktı.

2014’te özetle Türkiye’de şöyle bir ekonomik tablo görme olasılığımız oldukça yüksek görünüyor:

  • Düşük büyüme (yüzde 2 – 3) ve yüksek işsizlik oranı (yüzde 10 – 10,5)
  • Yüksek kur (Amerikan doları) yıl sonu kuru (yüzde 2,30 – 2,50) ve yüksek enflasyon ( yüzde 7,5 – 8,5)
  • Düşen cari açık oranı ( yüzde 6 – 6,5)  ve yükselen ama denetimde kalmaya devam eden bütçe açığı (yüzde 2 - 2,5)

“Siyasal istikrar olmadan ekonomik istikrar olmaz”

2014’te Türkiye’de nasıl bir tablo görüyorsunuz?

2014’te kurlarda genellikle dalgalı ama eğilim olarak yukarı yönlü bir gelişme izleyeceğimizi düşünüyorum.  Türkiye’nin döviz gelirlerinde ağırlık Euro’da buna karşılık döviz giderlerinde ağırlık dolarda bulunuyor. O nedenle dolar-Euro paritesi Euro lehine olduğu sürece kurlardaki yükselmenin zararı bir miktar olsun sindirilebilir. Ne var ki 2014’te ABD ekonomisinde yaşanması beklenen toparlanma, bu eğilimi tersine çevirecek gibi görünüyor. Kanımca Türkiye açısından asıl tehlike orada.

Kısa ve orta vadeli süreçte, Türkiye ekonomisinin nasıl şekilleneceğini düşünüyorsunuz? Beklentileriniz nelerdir?

Önümüzdeki kısa dönemde Türkiye için sıkıntıların artma olasılığı yüksek görünüyor. Başta da değindiğim gibi siyasette uzlaşma kültürünü geliştirememiş ve bunu her fırsatta yeniden kanıtlanmış olan Türkiye’nin, bu sorunu aşmadan kısa dönemde toparlanması zor görünüyor. Öteden beri çok söylenen bir söz vardır: “Siyasal istikrar olmadan ekonomik istikrar olmaz.” Türkiye, geçtiğimiz 10 yılda ekonomide yakaladığı istikrarı siyasal istikrarı sağlamaya borçluydu. Şimdi ise ekonomideki istikrarsızlık, siyasette istikrarsızlığın yeniden ortaya çıkmasıyla başlamış bulunuyor. Dolayısıyla bu aşamada ekonomi politikası önlemleriyle sorunun çözülmesi çok kolay görünmüyor. 

“Çin, yoluna istikrarlı biçimde devam ediyor” 

Küresel ekonominin önemli aktörleri olan ABD ve AB ülkelerinin ekonomik durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

ABD, krize ilk giren ekonomiydi, bugün de ilk çıkacak ekonomi gibi görünüyor. Hala olumsuz sinyallerin olumlularla karışık olarak gelmeye devam etmesine karşılık, özellikle büyümenin yeniden düzene girmesi ve işsizlik oranındaki düşüşler toparlanmanın en önemli işaretlerini oluşturuyor. Bu toparlanmaya, enflasyonda artışın eşlik etmemesi de işin olumlu görünümüne destek veriyor. 2014 başında bütçenin onay sorununun çözülmüş olması da geleceğe ilişkin olumlu sinyallerin artmasını sağlıyor. 2010’dan başlayarak krize giren Avrupa henüz krizden çıkma belirtilerini net olarak sergileyemiyor. Buna karşılık birlikten gelen olumlu işaretler ilk kez olumsuz işaretlerden daha fazla sayıda olmaya başladı. Yılın ikinci yarısında daha güçlü bir toparlanmanın işaretleri gelebilir.

Japonya, 20 yıldan bu yana içinde olduğu krizden çıkmaya çalışıyor. Bu yolda niceliksel gevşemeden kur savaşlarına kadar her yolu deniyor. Henüz net bir toparlanma işareti olmasa da karışık sinyallerin olumlu sinyaller yönünde biraz daha arttığı yolunda izlenimler var. FED’in tahvil alımlarını azaltma kararından sonra yükselen ekonomilerde başlayan dalgalanma devam ediyor. Uluslararası fon akımında bu ülkeler aleyhine başlayan gelişme bu ekonomileri olumsuz biçimde etkileyecek gibi görünüyor. Bunlar arasında en olumsuz etkilenenler kırılgan beşli olarak adlandırılan Brezilya, Hindistan, Endonezya, Türkiye ve Güney Afrika. Bu ekonomilerin birçok ortak özelliği yanında en önemli benzerlikleri, 2014’te büyük miktarda dış finansman ihtiyacı içinde olacakları. Buna karşılık yükselen ekonomilerin, aynı zamanda da dünyanın en büyük ekonomisi konumunda bulunan Çin, bozulma beklentilerinin aksine yoluna istikrarlı biçimde devam ediyor.  

“Siyaset biraz durulursa OVP’yi baştan aşağı yenilemek gerekiyor”

Sizce Türkiye ekonomisindeki sorunlar nelerdir?

Türkiye ekonomisinin göründüğünden fazla sorunu var, çünkü bankacılık alanında 2001 krizinin empoze ettiği yapısal reform dışında hiçbir alanda yapısal reform yapılamadı. Örneğin bütçede mali disiplin sağlanmış görünüyor ama gerçekte bütçe bir seferlik gelirlere ve ithalatın yüksekliği sayesinde yüksek düzeyde seyreden ithalat vergileriyle finanse ediliyor. Dolaylı-dolaysız vergi dengesi kurulabilmiş değil. Bunlar yapısal reform gerektiriyor. Cari açık sorunu sürekli olarak büyümeden fedakârlıkla çözülmeye çalışılıyor. Oysa burada asıl olan cari açığa neden olan ithal ürünlerinin burada rekabetçi koşullarla üretilmesini sağlayacak üretim reformunun yapılması. Teşviklerin bu amaca yöneltilmesi gerekiyor.

Geçtiğimiz yıl açıklanan Orta Vadeli Plan (OVP) hakkında neler düşünüyorsunuz? Bu planın Türk ekonomisine yansıması nasıl olacak?

Orta Vadeli Plan yapılması planlanan işler ve tahminlerden oluşan bir metin. Yapılması planlanan işler bölümü daha çok temenni niteliği taşıyor. Geçmişteki beş yıllık kalkınma planları ve onlara dayanılarak çıkarılan yıllık programlar da böyleydi. Son derecede yerinde saptamalar ve temenniler var. Ama bunların nasıl yerine getirileceği ve getirilmezse nasıl önlemler alınacağı sorularının yanıtı yok. Tahminler bölümü ise kurdaki hızlı yükselme sonucu daha ilk aydan itibaren anlamını kaybetmiş görünüyor. Siyaset biraz durulursa OVP’yi baştan aşağı yenilemek gerekiyor. Bu kez yenilerken de yapılması gereken yapısal reformları açık seçik yazarak süre vermek yararlı olacak. Yani OVP metninin temenniler manzumesi olmaktan çıkarılıp net bir biçimde yönlendirici bir metin olmasını sağlamak gerekiyor.

Otomotiv sektörünün Türk ekonomisine olan katkıları hakkında neler düşünüyorsunuz?

Otomotiv sektörü, Türkiye ekonomisine yüksek katkı yapan sektörlerin başında geliyor. Üretimiyle, ithalatıyla, ihracatıyla büyük katkı yapıyor. 2014’te bu katkı devam etmekle birlikte sektörün hızının bir miktar düşeceğini tahmin ediyorum. Bu tahminimde iki önemli gelişmenin etkisi söz konusu olacak gibi görünüyor:

-Yükselen kurlar ve artırılan vergiler fiyatların yükselmesine neden olacağı için sonuçta iç satışların düşmesine yol açacak.

-Kur nedeniyle artan ve artmaya devam edecek olan benzin fiyatları otomobil satışlarını olumsuz etkileyecek. 


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next