Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Otomotiv sektörü Türk ekonomisinde anahtar' sektör rolünü üstleniyor”

2012'de yumuşak bir inişi hedefleyen Türkiye, iç-dış talep dengelenmesini sağlayarak, cari açığı kontrol altına alarak ve enflasyonu frenleyerek bu hedefine ulaşmayı başardı. 2013'te Türkiye'nin güçlü ve dengeli büyüyeceğine işaret eden ve otomotiv sektörünün büyümede “anahtar” rol üstlendiğini belirten Şimşek, “Otomotiv sektörü bugün olduğu gibi gelecekte de Türkiye ekonomisi için hayati önem taşıyan konumunu koruyacaktır. Vergi gelirlerine, istihdama ve ödemeler dengesine çok büyük katkılar yapan bu sektörün daha da gelişip uluslararası rekabet gücünü artırması, Türkiye ekonomisinin büyümesi açısından büyük önem taşımaktadır” diyor.

Küresel kriz ve Euro krizi, Türkiye ekonomisini nasıl şekillendirdi? Türkiye bu kriz dönemlerinde nasıl performans gösterdi?

Küresel kriz sonrasında ülkemiz dünyadaki birçok ülkeden olumlu yönde ayrışmıştır. Bu pozitif ayrışmada dört unsur önemli rol oynamıştır. Öncelikle, Hükümetlerimiz döneminde gerçekleştirdiğimiz yapısal reformlar sayesinde ülkemizin ekonomik ve kurumsal altyapısını güçlendirdik. İkinci olarak uyguladığımız ihtiyatlı makroekonomik politikalar sayesinde krize sağlam temellerle girdik. Üçüncüsü deneyimli bir ekonomi yönetimi olarak doğru politika araçlarını, orta vadeli bir perspektifle kullandık. Son olarak, sağladığımız siyasi istikrar sayesinde kriz sürecinde doğru kararları hızla ve kararlı bir biçimde uyguladık. Böylece Türkiye çok hızlı bir toparlanma sürecine girerek 2010 ve 2011 yıllarında art arda yüzde 9,2 ve yüzde 8,5 oranlarında hızla büyüdü. Böylece 2012'nin üçüncü çeyreği itibarıyla milli gelirimizi kriz öncesi seviyenin yüzde 14 üstüne çıkardık. Birçok ülke kriz sonrasında kronik seviyelere çıkan yüksek işsizlikle mücadele ederken ülkemiz 2012 yıl sonu itibarıyla işsizliği yüzde 9,2 ile son 11 yılın en düşük seviyesine geriletti. Küresel kriz sonrası toparlanmanın başladığı 2009 yılından bu yana 3,5 milyon net istihdam yarattı.

Bunların yanı sıra kamu dengelerini kriz öncesi dönemdeki seviyelerine getirdik. 2012 yıl sonu itibarıyla bütçe açığının GSYH'ye oranı, yüzde 1,3 ile yüzde 3'lük Maastricht Kriterinden çok daha iyi bir seviyede gerçekleşmiştir. Kamu borç stokunun GSYH'ye oranı ise yüzde 36 ile Maastricht Kriterinin 24 puan altında, yüzde 111 olan OECD ortalamasının da üçte birinden azdır.

Bankacılık sektöründe uyguladığımız sıkı gözetim ve denetim, sağlam makroekonomik temellerimiz ve uyguladığımız ihtiyatlı politikalar sayesinde kriz döneminde ne bir bankamız battı ne de herhangi bir bankaya mali destek sağlamamız gerekti. Oysa diğer birçok ülkede 2007 sonrasında birçok banka iflas etmiştir; Avro Bölgesi'nde ise finansal istikrar hala tehdit altındadır. Son olarak, küresel kriz döneminde birçok ülkenin kredi notları birkaç kademe birden düşürülürken Türkiye'nin kredi notu dört kademe arttırılmıştır. Böylece notumuz yaklaşık 20 yıl aradan sonra tekrar yatırım yapılabilir seviyeye yükselmiştir.

Ekonominin iki yapısal sorunu: Yüksek cari işlemler açığı ve işsizlik

Türk ekonomisiyle ilgili problemlerin çoğunun yapısal olduğunu belirtiyorsunuz. Hangi yapısal reformlarla sorunların üstesinden gelebiliriz?

Türkiye ekonomisinin en önemli iki yapısal sorunu, yüksek cari işlemler açığı ve işsizliktir. Türkiye orta ve uzun vadede doğru politikalar ile bu sorunların da üstesinden gelebilir.

Orta ve uzun vadede cari işlemler açığını daha makul seviyelere düşürmek için yurt içi tasarruf oranlarını artırmak (BES), enerjide dışa bağımlılığı azaltmak (yerli ve yenilenebilir enerji yatırımları), katma değeri yüksek mal ve hizmet üretiminde yoğunlaşmak (Ar-Ge destekleri) ve beşeri sermayemizi güçlendirmek (eğitimin bütçede ilk sıraya çıkartılması) için gerekli adımları attık, atmaya devam ediyoruz. Bu çerçevede altyapı yatırımlarından eğitim reformuna, finansal piyasa düzenlemelerinden kurumsal yapıya kadar birçok reformu uygulamaya koyduk, gerekli reformları yapmaya devam ediyoruz.

Ülkemizin bir diğer önemli yapısal sorunu da işsizliktir. İşsizlik ile mücadelede önemli mesafe aldık. İşgücüne katılım oranının arttığı bir dönemde işsizliği azaltmayı başardık. Özellikle kadınlarımızın işgücüne katılımında ciddi iyileşmeler kat ettik. Ancak işgücüne katılım ve işsizlik oranı hâlâ arzuladığımız seviyelerde değildir. Bu sorununun çözümünde bir yandan işgücü piyasasındaki katılıkları çözecek bir yandan da işgücünün kalitesini artıracak bütüncül bir yaklaşımı benimsedik. Uygulamaya koyduğumuz kısa, orta ve uzun vadeli tedbir ve politikalarla işsizliği 2023 yılında yüzde 5 seviyelerine çekmeyi hedefliyoruz.

2013'te yüzde 4 civarında büyüme tahmin ediyoruz”

2012 yılını Türkiye ekonomisi açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Hedeflere ulaşma ve ekonomik anlamda atılan adımlar açısından yorumlayabilir misiniz?

2012 yılında ekonomide yumuşak inişi hedefledik. Amacımız iç-dış talep dengelenmesini sağlamak, cari açığı kontrol altına almak, enflasyonu frenlemek ve tüm bunları yaparken makul bir hızda büyümeye devam etmekti. Bunu başardık mı? Bence evet…

İlk olarak, 2011'de büyümeye 10 puan katkı sağlayan toplam yurt içi talep 2012'de yerini dış talebe bırakmış, dış talebin büyümeye katkısı ise yılın ilk üç çeyreğinde 4,6 puan olmuştur. İkinci olarak cari açık yaklaşık 30 milyar dolar daralarak 2012 yıl sonunda 46,9 milyar dolara gerilemiştir. Son olarak, 2011 yıl sonunda yüzde 10,5'e yükselen enflasyon, 2012 yılı sonunda yüzde 6,2'ye inmiştir. Böylelikle son 44 yılın en düşük yıl sonu tüketici enflasyonuna ulaşılmıştır.

Tabi bu çerçevede büyümenin 2012'de yüzde 3'ün bir miktar altında gerçekleşmesini bekliyoruz. Ancak büyümenin yavaşlamasına rağmen son bir yılda 1 milyonun üzerinde istihdam yarattık, işsizliği bir önceki yıla göre 0,6 puan düşürdük. Bu gerçekten de yadsınamayacak bir başarıdır.

Son olarak şunu da belirtmek istiyorum, tüm bu hedeflerimizi küresel ekonominin beklenenin üstünde yavaşlamasına, en büyük ticaret ortağımız olan AB'deki sorunların derinleşmesine, jeopolitik gerginliklerin artmasına ve petrol fiyatlarının yüksek seviyelerde seyretmesine rağmen gerçekleştirdik.

2013 beklentileriniz nelerdir?

Türkiye, nispeten sıkıntılı olan 2012 yılını hiç de yadsınamayacak bir performansla kapattı. 2013 yılına ilişkin beklentilerimiz ise daha olumludur. 2013, Türkiye'nin güçlü ve dengeli büyümeye döneceği bir yıl olacaktır. 2013'te büyümenin yüzde 4 civarında gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Ancak büyümenin bunun üzerine çıkacağına dair birçok beklenti ve değerlendirme de söz konusudur. Önümüzdeki dönemde; artan istihdam, sağlam kamu mali dengelerimiz, enflasyonist baskılardaki azalma, güçlü bankacılık, hanehalkı ve reel sektör bilançolarıyla nispeten olumlu seyreden küresel ortam güçlü büyümenin destekleyicileri olacaktır.

ARA SPOT: “Türkiye, nispeten sıkıntılı olan 2012 yılını hiç de yadsınamayacak bir performansla kapattı. 2013 yılına ilişkin beklentilerimiz ise daha olumludur. 2013, Türkiye'nin güçlü ve dengeli büyümeye döneceği bir yıl olacaktır. 2013'te büyümenin yüzde 4 civarında gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz.”

OVP, Türkiye'nin 2023 vizyonu için yol haritası çiziyor

2013-2015 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program'ı (OVP) açıkladınız. OVP hakkında biraz bilgi alabilir miyiz? İçeriği ve hedefi nedir?

Orta Vadeli Program ekonomi yönetiminin temel hedef ve beklentilerini ortaya koyması ve hükümetin temel makroekonomik senaryosunun genel bir çerçevesi olması bakımından önemli bir dokümandır.

Özetle söylemek gerekirse Orta Vadeli Programlar,

  • Kamu ve özel kesim için öngörülebilirliği artıracak bir yol haritası niteliğindedir.

  • Makro politikaların yanı sıra temel gelişme eksenlerini ve ana sektörleri kapsar.

  • Uzun vadeli amaçlara katkıda bulunacak şekilde öncelikleri tespit eder.


2013-15 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programın temel hedefi;

  • Potansiyel büyüme hızına ulaşmak,

  • Cari işlemler açığını, enflasyonu ve işsizliği azaltmak,

  • Kamu mali dengelerini daha da iyileştirmek ve

  • Böylece makroekonomik ve finansal istikrarı güçlendirmektir.


OVP, Türkiye'nin 2023 vizyonunda ve küresel rekabetinde nasıl bir rol oynayacak?

Orta Vadeli Programla Türkiye'nin 2023 vizyonu çerçevesinde adım adım yol haritasını çiziyoruz. 2013-15 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programımız ile bizi bu uzun vadeli hedeflerimize ulaştıracak perspektifin üç yılını detaylandırdık. Bu dönemde atacağımız her adım bizi Cumhuriyetimizin 100. yılı hedeflerine daha fazla yaklaştıracaktır.

2023 vizyonunu gerçekleştirmedeki en büyük yardımcılarımızdan biri Orta Vadeli Programın makroekonomik politikalarıdır. Biz bu politikalarımızı belirlerken küresel rekabet gücünü artırmak amacıyla yenilikçiliğe dayalı, katma değeri yüksek ürün ve hizmetlerin üretim ve pazarlama süreçlerini desteklemeye öncelik veriyoruz. Yani Orta Vadeli Plan gerçekten de ülkemizi küresel rekabet liginde üst sıralara taşıyacak önemli bir araçtır.

ARA SPOT: “Orta Vadeli Programla Türkiye'nin 2023 vizyonu çerçevesinde adım adım yol haritasını çiziyoruz. 2013-15 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programımız ile bizi bu uzun vadeli hedeflerimize ulaştıracak perspektifin üç yılını detaylandırdık. Bu dönemde atacağımız her adım bizi Cumhuriyetimizin 100. yılı hedeflerine daha fazla yaklaştıracaktır.
OVP'de sanayi nasıl bir rol oynuyor?
 
Orta Vadeli Program kapsamında ihracatı artıracak ve ithalata bağımlılığı azaltacak yerli ve uluslararası yatırımları destekliyoruz. Bu kapsamda sanayide rekabet gücünü artırmak ve yüksek katma değerli mal üretimini sağlamak öncelik verdiğimiz yapısal alanlarından biridir.

Orta Vadeli Program kapsamında sanayi sektöründe dönüşümün sağlanması için; Türkiye'nin orta ve yüksek teknolojili ürünlerde üretim gücünü artıracak stratejileri hazırlamaya ve uygulamaya devam ediyoruz. KOBİ'lerin büyüme ve birleşmelerini özendirecek; verimliliklerini artıracak, iş kurma ve geliştirmeye yönelik faaliyetleri ile bilgi ve iletişim teknoloji altyapılarını destekleyecek politikalar üretmeye devam edeceğiz. Yenilikçi fikirler ve Ar-Ge'ye dayalı katma değeri yüksek ürün ve hizmetlerin ticarileştirilmesi ve pazarlanmasını destekleyeceğiz.

Otomotiv sektörünün, küresel entegrasyonu büyük oranda tamamlandı”

Otomotiv sektörünün Türk ekonomisine olan katkısı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Günümüzde otomotiv sektörü, gelişmiş ve hatta gelişmekte olan ülkeler için “anahtar” sektör rolündedir. Güçlü bir otomotiv sektörü, sanayileşmiş ülkelerin ortak özelliklerinden biri olarak gözümüze çarpmaktadır. Otomotiv sektöründe Ar-Ge ve üretim kapsamında dünyada yaklaşık 85 milyar euroluk yıllık yatırım harcaması gerçekleştirilmekte ve 433 milyar Euro'nun üzerinde vergi geliri sağlanmaktadır. Otomotiv sektörünün 2 trilyon euro civarında cirosu bulunmaktadır. Benzer yapı, ülkemiz otomotiv sanayii için de geçerlidir. Otomotiv sektörü, üretim içindeki payı ve ekonomik katkı oranı değerlendirildiğinde, imalat sanayii içinde önde gelen sektörler arasında yer almaktadır.

Bugün gelinen noktada, otomotiv sektörünün üretim ve pazarlama alanlarında küresel entegrasyonu büyük oranda tamamlanmıştır. Otomotiv sektörü, üretimde kalite yönetimi ve verimlilikteki yetkinliğini, küresel ve gelişmiş pazarlara yaptığı ihracatla kanıtlamıştır.

Otomotiv sektörü bugün olduğu gibi gelecekte de Türkiye ekonomisi için hayati önem taşıyan konumunu koruyacaktır. Vergi gelirlerine, istihdama ve ödemeler dengesine çok büyük katkılar yapan bu sektörün daha da gelişip uluslararası rekabet gücünü artırması, Türkiye ekonomisinin büyümesi açısından büyük önem taşımaktadır.

OVP kapsamında otomotiv sektörüne ilişkin hedefler ve planlar nelerdir? Hedeflere ulaşmada otomotiv sektörüne hangi görev ve sorumluluklar düşüyor?

Türkiye otomotiv sektöründe uygulanan üretim yöntem ve teknolojileri, uluslararası düzeyde ana firmaların kullandıkları yöntem ve teknolojilerle eşdeğerdedir. Ancak Türk otomotiv sektörü, gelişimini devam ettirebilmek için verimlilik, üretim, ihracat gibi birçok yönden de öne geçmek zorundadır. Hükümet olarak, sektörün daha da genişleyip güçlenmesini sağlayacak, ölçek ekonomisinde üretim yapmasını destekleyecek, ihracata dayalı büyümeyi ve sürdürülebilir rekabet gücünü teşvik edecek politikalar üretiyoruz.

Otomotiv sanayisinde özellikle son teknolojik gelişmeler ışığında elektrikli araçlar üzerinde durulması gereken bir konudur. Ülkemizde bu yeni teknolojiye sahip araçların teşviki konusunda çalışmalara başladık. İlk etapta ülkemizde motorlu araç satın alımlarında uygulanan ÖTV'de indirime gittik. Bu çerçevede, Bakanlar Kurulu'nun 2011/1435 sayılı kararı ile değiştirilen ÖTV uygulamasına göre; elektrikli otomobiller motor güçlerine göre sınıflandırılacak ve en düşük yüzde 3 ile en fazla yüzde 15 olmak üzere bir ÖTV uygulanacaktır.Ayrıca, Yatırım Teşvik Sisteminde yaptığımız yeni düzenlemeyle otomotiv ve belli girdilere bağlı elektrik enerjisi üretimi yatırımlarını “Öncelikli Yatırımlar” arasına aldık. Böylece bu yatırımlara oldukça kapsamlı teşvikler vermeye başladık.

Bunların yanı sıra motorlu araçlardaki MTV miktarı ve ÖTV oranlarının belirlenmesinde emisyon salınımını da dikkate alacak bir çalışmayı başlattık. Bu çalışma ile araçların motor silindir hacmi,yaş veya ağırlığının yanı sıra emisyon salımı, yani çevreyi kirletme oranını da vergilendirmede dikkate alacağız. Bu yeni uygulama üretici firmaların stoklarını ve halen piyasada bulunan araçları kapsamayacak; ancak piyasaya yeni giren araçların daha çevreci olmasını ve yüksek teknolojili araç üretimini teşvik edecektir.

Son olarak geçen yıl uygulamaya koyduğumuz bir diğer uygulamayla 22 yaş üstü araçların hurdaya çekilmesini teşvik ediyoruz. Bu uygulama bir yandan karbondioksit salınımını azaltırken diğer yandan da otomobil sektörünün büyümesini destekleyecektir.

ARA SPOT: “Türkiye otomotiv sektöründe uygulanan üretim yöntem ve teknolojileri, uluslararası düzeyde ana firmaların kullandıkları yöntem ve teknolojilerle eşdeğerdedir. Ancak Türk otomotiv sektörü, gelişimini devam ettirebilmek için verimlilik, üretim, ihracat gibi birçok yönden de öne geçmek zorundadır. Hükümet olarak, sektörün daha da genişleyip güçlenmesini sağlayacak, ölçek ekonomisinde üretim yapmasını destekleyecek, ihracata dayalı büyümeyi ve sürdürülebilir rekabet gücünü teşvik edecek politikalar üretiyoruz.”


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next