Lütfen ODMD Gladyatör için Tıklayınız > Lütfen Magma Tıklayınız >
27. Olağan Genel Kurul (2013) Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 


ODD, paydaşlarıyla güçbirliği içerisinde değer yaratıyor

Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD), 27. Olağan Genel Kurul Toplantısı’nı,

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan Müsteşar Yardımcısı Talat Aydın’ın ve sektör temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirdi. Genel Kurul’da, otomotiv sektörünün 2012’deki durumu mercek altına alındı, 2013’e dair hedef ve beklentiler paylaşıldı. Toplantıda konuşan ODD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bayraktar, “Gelişmekte olan ekonomiler arasında yer alan ülkemizde, ekonomik göstergelerdeki seyrin olumlu yönde sürdürülebilmesi açısından, sektörümüzün iç tüketim dinamiklerinin harekete geçirilmesi büyük önem taşıyor. Avrupa’nın problemlerini çözmesi, dünyanın düşük büyüme sürecinden çıkması, küresel otomotiv üreticilerinin kapasite kullanım oranlarını kısa vadede artırmaları çok kolay gözükmüyor. 2023 hedeflerine ulaşmak istiyorsak, güçlü bir iç pazara ihtiyacımız olduğu gerçeğini asla unutmayalım” dedi.

Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) 27. Olağan Genel Kurulu 29 Mart 2013 tarihinde gerçekleşti. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan Müsteşar Yardımcısı Talat Aydın’ın konuşmacı olarak katıldığı Genel Kurul, sektör temsilcilerini de bir araya getirdi.

 

Genel Kurulda, Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Başkanı Kudret Önen, Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı Orhan Sabuncu, Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER)Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Ilısal ve Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mehmet Dudaroğlu, sektöre dair görüş ve hedeflerini dile getirdi.

 

“2012, düşük büyüme oranlarının yaşandığı bir yıl oldu”

 

ODD Genel Koordinatörü Dr. Hayri Erce, toplantıda yaptığı konuşmada 2012’yi sektör açısından değerlendirdi, geleceğe dair öngörülerini paylaştı ve ODD’nin faaliyetleri hakkında bilgi verdi. 2012’nin sektör açısından zor bir yıl olduğunu kaydeden Erce, “2012’de AB ülkelerinin geleceğini tartıştık. 2012, düşük büyüme oranlarının olduğu bir yıl oldu. IMF’in rakamlarına göre dünyadaki büyüme, gelişmekte olan ekonomilerden geldi. Gelişmekte olan Asya ülkeleri (başta Çin olmak üzere) büyümenin motoru ülkeler konumunda. Türkiye’ye baktığımızda ise 2011’deki büyüme rakamlarından sonra geçtiğimiz yıl yumuşak bir iniş yaşadık. Daha önceki yıllarda yüksek büyüme seviyelerinden sonra sert daralmalarla karşı karşıya kalmıştık. 2012’yi ise yaklaşık yüzde 2.5’lik bir büyümeyle kapattık.”

 

Dünya toplam otomotiv pazarı, yüzde 4 civarında büyüdü

 

2013 ve 2014’e baktığında düşük büyüme sürecinin çok fazla değişmeyeceğini tahmin ettiklerini belirten Erce, sözlerine şöyle devam etti: “2011’den 2012’ye geçişte dünyadaki toplam otomotiv pazarında, yüzde 4 civarında bir büyüme gördük. Çin ve ABD’deki ekonomik toparlanmaya paralel olarak otomotiv pazarının büyümesi ve Japonya’daki tsunami sonrası ortaya konan teşviklerin pozitif yansımaları oldu. Avrupa’da ise pazarın daraldığını gördük. Türkiye geçen yıl 818 bin adetlik satışla, dünya ülkeleri arasında 19’uncu sırada yer aldı. Avrupa ülkeleri arasında İspanya’yı ilk defa geçerek 5’inci sıraya yükseldi. Türkiye üretimdeyse 1 milyon 73 bin adetle 16’ncı sırada, AB üretim sıralamasında ise 6’ncı sırada yer aldı. Geçtiğimiz yıl Avrupa’daki problemlerin, Türkiye’de de otomotiv sektörüne olumsuz etkileri oldu. Yılın ilk çeyreğinde iç pazarda yüzde 25’lere varan bir küçülme yaşandı. Yılın son çeyreğinde İstanbul Autoshow’un da etkisiyle toplam pazarın yüzde 10’lar civarında darıldığını gördük. Yılı 818 bin adetle kapadık. İhracatta Avrupa’da yaşanan problemlere paralel olarak yüzde 8’lik bir küçülme oldu. Üretimde yüzde 10’luk bir daralma sonucu yılı 1 milyon 73 bin adetle yılı kapadık.”

 

Pazarın yüzde 60’ı dizel araçlardan oluşuyor

 

Geçtiğimiz yıl pazarın yüzde 93’ünün 1600 cc ve altındaki araçlardan oluştuğuna dikkat çeken Erce, bu yıl bu oranın bir miktar daha arttığını söyledi. Erce, “Yakıt tipine göre baktığımızda pazarın yüzde 60’ının dizel, yüzde 40’ının benzinli araçlardan oluştuğunu görüyoruz. Segmentler bazında analiz yaptığımızda ise Türkiye C sınıfı pazarındaki ağırlığını koruyor. Yeni pazara sunulan B sınıfı araçlarla da bu segmentin hızlı bir şekilde büyüdüğünü görüyoruz. Gövde tipinde ise sedan pazarı yavaş yavaş yerini hatchback’e bırakıyor. Otomotik vites ve düz vites arasındaki oran da her geçen yıl değişiyor. Otomatik vitesi tercih edenlerin oranı biraz daha artıyor. Yılın ilk üç ayındaki rakamlara göre otomatik vites oranı yüzde 39’lara kadar çıktı” dedi.

 

ODD, çalışmalarıyla sektörde değer yarattı

 

Erce konuşmasında, 2012’deki ODD faaliyetleriyle ilgili bilgi verdi: “Bizim için önemli çalışmalardan biri ‘Otomotiv Sektörü Strateji Belgesi’ oldu. ODD geçtiğimiz yıl daha önceki yıllarda olduğu gibi bu çalışmalara destek vermeye devam etti. Bu dönemde iki tane önemli çalışmaya imza attık. Bunlardan bir tanesi ‘Otomotiv Ticaretinde Yol Haritası’ oldu. Bu çalışmayı ilk olarak 2009’da ortaya koymuştuk. Geçtiğimiz yıl da önemli akademisyenlerle 2012-2016 arasında otomotiv sektörünün nasıl şekilleneceğini gözler önüne serdik. Çalışmayı tamamladıktan sonra kamu kurum ve kuruluşlarıyla paylaştık. “Tüketici Koruma Kanunu” konusunda değişikliklerin gündeme gelmesiyle, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Hukuk Fakültesi'nden Doç. Dr. Yeşim Atamer ve Doç. Dr. Murat İnceoğlu ile önemli bir çalışmaya imza attık. AB’deki tüketici koruma kanunlarıyla Türkiye’deki tüketici koruma kanunu arasındaki benzerlikler ve uygulamadaki farkları ortaya koyduk. 2012’de KPMG Türkiye, sektörün önde gelen şirketlerinin üst düzey yöneticilerinin katılımıyla Türkiye’de bir ilk olarak ‘Türkiye Otomotiv Sektörü Araştırması’nı başlattı. Çalışma boyunca OSD, OYDER ve TAYSAD ile koordineli çalıştık ve sektör için önemli bir çalışmayı oluşturduk.”

 

Yerel fuarlarla 143 bin kişiye ulaşıldı

2012 faaliyetlerinde önemli bir yer tutan diğer aktiviteler ise İstanbul Autoshow 2012, ODD Satış ve İletişim Ödülleri oldu. Erce, bu çalışmaların yansımalarını şöyle özetledi: “İstanbul Autoshow 2012, 12 salonda toplam 50 bin m2 stant kurulum alanında gerçekleşti, 4 dünya, 1 Avrupa ve 31 Türkiye lansmanı yapıldı ve toplam 576 bin 304 kişi tarafından ziyaret edildi.

Ayrıca, ODD olarak yerel fuarları organize etmeye devam ediyoruz. Geçtiğimiz yıl Denizli, Trabzon, Diyarbakır ve Mersin’de yerel fuarlar gerçekleştirdik. Türkiye’nin 4 ayrı ilinde düzenlenen fuarlarda, toplam 18 bin 748 m2 alanda, yaklaşık 143 bin ziyaretçiye ulaştık. 2013’deki planımız içerisinde de Nisan ayında Adana’dan başlayarak Antalya, İzmir, Gaziantep, Bursa olmak üzere 5 tane yerel fuar yapmak istiyoruz. Diğer önemli organizasyonumuz artık gelenekselleşen ODD Satış ve İletişim Ödüller oldu. ODD’nin 10 tane komitesi bulunuyor. Bu komiteler, yıl içerisinde faaliyetlerine devam ediyor. Burada ortak akıl yaratmaya ve çözüm üretmeye çalışıyoruz. 2012’de 114 tane komite toplantısı yaptık.”

 

“Otomobilin payı artıyor, ticari aracın payı azalıyor”

Erce’nin ardından, otomotiv sektöründe faaliyet gösteren diğer derneklerin başkanları söz aldı. OSD Yönetim Kurulu Başkanı Kudret Önen, konuşmasında şunları dile getirdi: “OSD’nin Genel Kurulu’nu yapmadan birkaç gün önce karbondioksit emisyonlarıyla ilgili olarak bir çalışma yapıldığı söylenmişti. Bu çalışmanın içinde OSD, ODD gibi derneklerin yer alması gerekiyor. Biz bu konuda elimizden geldiği kadar destek olmaya çalışacağız. Vergilendirme sisteminde bir karışıklık olmasını istemiyoruz. Diğer önemli bir konu ise son aylarda düşmeye başlayan hafif ticari araç pazarı. İhracatımızın ve Avrupa’daki başarımızın bel kemiği olan hafif ticari araçlar pazarında ciddi bir azalma var. Otomobilin payı artıyor, hafif ticari aracın payı ise azalıyor. 2007’de pazarda yüzde 57 olan binek otonun payı bu yıl yüzde 72’ye çıktı. Yüzde 70’i yerli üretim olan hafif ticari araç satışları ise yüzde 22’den yüzde 12’ye düştü. Bu durumun sanayi için olumlu sonuçlar doğuracağını düşünmüyorum.”

 

“Vergi oranları düşmedikçe, 2023 hedeflerine ulaşamayız”

 

Önen’in ardından konuşmaya başlayan OİB Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Sabuncu, otomotiv sektörünün geçtiğimiz yılı 19,1 milyar dolarlık bir ihracatla kapadığını söyledi. Hedeflerinin aslında 20 milyar dolar olduğunu belirten Sabuncu, şunları kaydetti: “Biz bu farkı dolar ve Euro arasındaki pariteye bağladık. Bu yıl da hedefimizi 20 milyar dolar olarak belirledik. Avrupa’da bu yıl biraz gerileme yaşanacağını öngördük ama alternatif pazarlar ve özellikle de yan sanayinin ihracatının artması nedeniyle bu hedefi yakalayabileceğimizi düşünüyoruz. İlk iki aya baktığımızda ihracat bir önceki yılın iki ayına göre yüzde 2 artmış durumda. İlk üç sonunda bizim ihracatımız geçen yılın aynı dönemine göre tahminen yüzde 2-3 artmış olacak böylece yılı biz hedeflediğimizin biraz daha üstünde bitirmiş olacağız. Biliyorsunuz ülkemizin 2023 stratejisi var. 4 milyon üretim ve 75 milyar dolar ihracat geliri. Bununla ilgili yol haritası hazırlandı. Bizim yaptığımız yol haritasına göre 2014’te araç üzerindeki vergilerin yüzde 30 olması gerekiyor. Şu anda araç üzerindeki vergiler yüzde 40. Vergi oranı, yüzde 37’den yüzde 40’a çıktı. Vergiler azalmadığı müddetçe bu rakamlara ulaşmamız biraz zor gözüküyor.”

 

“Rekabet Yasası, revize edilmeli”

Sektöre dair görüş ve önerilerini paylaşan bir diğer sektör temsilcisi ise OYDER Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Ilısal’dı. Ilısal sektöre dair şu değerlendirmelerde bulundu: “Gelirimizin yüzde 80’i satış sonrasından geliyor, Ne acıdır ki boya, kaporta işlemleri artık yavaş yavaş bizden ayrışmaya başladı. Özellikle tam sigortadan başlayan 4 ayrı sigortanın yapılması, poliçelerin arasındaki ücret farklarının geniş tutulması bizler için tehlike doğuruyor. Bununla ilgili çözümler arıyoruz. Değinmek istediğim ikinci nokta ASBİS Projesi. Bu proje, sektörün yüzde yüz kayıt içerisinde olması adına büyük önem taşıyor. OYDER de son 3 yıldır ASBİS’le ilgili üzerine düşen bütün görevleri yerine getiriyor. Yeni Rekabet Yasası’na da değinmek istiyorum. Rekabet Yasası, Avrupa’da sürekli değişti. Son değişikliklerin yetkili satıcılık nezdinde çok hoş olmadığını görüyoruz. O yüzden de markaların özellikle büyümekte olan bu pazardaki yetkili satıcıların daha güçlü olması için Rekabet Yasası’nın, yetkili satıcılarla birlikte Rekabet Kurulu nezdinde revize dilmesi gerekiyor. Avrupa’daki yasanın birebir uygulanmaması konusunda ısrarlı ve duyarlı olduğumuzu belirtmek istiyoruz.”

 

“Güçlü pazar için adil vergi düzenlemesi gerekiyor”

 

TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Dudaroğlu, tedarikçilerden ana sanayiye, distribütörlerden yetkili satıcılara kadar güç birliği içinde olarak sektörü bir üst konuma taşıyabileceklerini söyledi.

TAYSAD olarak “Güçlü Sanayi Güçlü Marka Sloganıyla” faaliyetlerini sürdürdüklerini belirten Dudaroğlu, “Güçlü bir sanayi oluşturabilmek için güçlü bir pazara ihtiyacımız var. Bunun için de adil vergi düzenlemesi gerekiyor. Bu alandaki uygulamalardan bir tanesi de özellikle 22 yaş üzeri araçlarla ilgili bir hurda teşviki oldu. Avrupa’da bu yaş oranı 7 ile sınırlandırılmış durumda. Türkiye’de hurda için belirlenen yaş oranının aşağıya çekilmesi pazarı canlandıracak, emisyon açısından olumlu katkıları olacak. Bunun dışında, otomotivdeki cari açığa meydan vermeyecek şekilde adil vergi düzenlemesini hayata geçirerek iç pazarı güçlendirmeliyiz. 2023’teki hedeflere göre iç pazarımızın 4 milyon adet üretime ulaşması bekleniyor. Bunun 3 milyon adedi ihraç edilecek, 1 milyon adedi iç pazarda satılacak. Türkiye’de çok fazla satışı olan değerli markaların temsilcilerine bir çağrıda bulunmak istiyorum: Lütfen ana firmalarınızla görüşün ve Türkiye’ye yatırım yapsınlar. Türkiye’de yatırım yaparlarsa biz tedarikçiler olarak kendilerine en iyi hizmeti vermeye hazırız. TAYSAD, 323 üyeye ulaştı. Üyelerimizin 15 milyar dolar cirosu var, bu rakamı daha da yukarı çekmeye çalışıyoruz” dedi.

 

2013 toplam pazar tahmini: 790-840 bin araç satışı

 

ODD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bayraktar konuşmasında, sektörün 2011’deki rekor satış başarısının ardından 2012’yi, 817 bin 620 adetlik toplam iç pazar, 19 milyar dolarlık ihracat ve 1 milyonun üzerinde üretim adedi ile tamamladığını söyledi. Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa pazarlarında yaşanan olumsuzluklar, ekonomide yumuşak inişi sağlamak amacıyla 1 yıl önce alınmaya başlanan mali önlemler ve özellikle, önce 1600 ve 2000 cc üzeri binek otomobillere ve hafif ticari araçlara, sonrasında da 1600 cc altındaki otomobillere gelen vergi artışları, talebi olumsuz etkiledi. Ayrıca, tüm bu gelişmelere ilave olarak, ilk defa gerçekleşen yılbaşı model yılı geçişi uygulamasının da pazara etkileri söz konusuydu. 2012’deki tüm bu gelişmeler, markalarımızın yoğun çabaları sayesinde beklenildiği kadar olumsuz hissedilmedi. Bu yılın ilk 2 ayında ise Türkiye toplam otomotiv pazarı, yüzde 17,3’lük artış, üretimde yüzde 1’lik azalış ve ihracatta yüzde 2’lik artışla; otomobil ve hafif ticari araç pazarı ise yüzde 18,5’luk biraz daha büyük bir artışla devam ediyor. Bu yıl için tahminimize gelince, 2013 otomotiv sektörü toplam pazarının 790-840 bin adet aralığında gerçekleşeceğini öngörüyoruz.”

 

 

“Teşviklerin geliştirilmesi, daha etkin sonuçlar yaratacak”

 

Sektörün geleceğine dair görüşlerini de paylaşan Bayraktar, şunları söyledi: “Bildiğiniz gibi önümüzde bir 2023 vizyonu var. Bu noktada, 15 Şubat’ta Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan tarafından açıklanan ve sektörümüzü yakından ilgilendiren, Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar’ın da önemli bir gelişme olduğunu düşünüyor, sektörümüze olumlu yansımaları olacağına inanıyoruz. Bununla beraber, sektörümüze verilen teşviklerin, değer zincirinin tümü dikkate alınarak geliştirilmesinin daha etkin sonuçlar yaratacağı düşüncesindeyiz. Burada vurgulamak istediğim şudur: Dünyanın bugünkü düşük büyüme sürecinde, Avrupa pazarlarında yaşanan olumsuzlukların kısa vadede sonuçlanma ihtimali zayıf. Böyle bir ortamda, sadece ana sanayi göz önünde bulundurularak yaratılan teşvik mekanizmalarından, orta ve uzun vadede sonuç alınabilmesi için, hem ana ve yan sanayi, hem de pazar ve mevcut araç parkı gözetilerek bir değerlendirme yapılması gerekir. Çünkü, yaratılan teşvik mekanizmaları, meyvelerini ancak orta ve uzun vadede vermeye başlar, gerçek sonuçlarını ise uzun vadede gösterir.”

 

Hafif ticari araçlara yapılan ÖTV artışı, binek araçların pazar payını artırdı

Konuşmasında, ÖTV artışlarına da değinen Bayraktar, “Yıllar boyu hafif ticari araçların binek araçlara nazaran ÖTV avantajına sahip olması, ülkemizde hafif ticari araç satış ve üretimini artırdı, yapılan yatırımlar ve değerlendirilen fırsatlarla Türkiye Avrupa’da 1 numaralı hafif ticari araç üretim merkezi haline geldi. Son dönemde ise, hafif ticari araçlara yapılan ÖTV artışı ve belgelendirme maliyetlerinin artmasıyla, binek araçların toplam pazar içindeki payı yüzde 60 seviyelerinden yüzde 70’lere çıktı. Tabii bunda, ülkemizde otomobil sahipliği arttıkça değişen müşteri talebi de etkili oluyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemi dikkate aldığımızda, tüketici ihtiyaç ve taleplerinin son derece dikkatli analiz edilerek, teşviklerin tüketici ve tüm paydaşlar için hassasiyetle belirlenmesi gerekiyor” dedi.

 

“Hurda teşviği, tüm araç parkını kapsayacak şekilde uygulanmalı”

 

Bayraktar konuşmasında Türkiye’deki otomobil sahipliği seviyesinin bin kişiye 151 adet ile çok düşük olduğuna, bu haliyle pazarın gerçek potansiyelinin ve Avrupa’nın çok gerisinde kaldığına dikkat çekti: “Gelişmekte olan ekonomiler arasında yer alan ülkemizde, ekonomik göstergelerdeki seyrin olumlu yönde sürdürülebilmesi açısından, sektörümüzün iç tüketim dinamiklerinin harekete geçirilmesi büyük önem taşıyor. Avrupa’nın problemlerini çözmesi, dünyanın düşük büyüme sürecinden çıkması, küresel otomotiv üreticilerinin kapasite kullanım oranlarını kısa vadede artırmaları çok kolay gözükmüyor. 2023 hedeflerine ulaşmak istiyorsak, güçlü bir iç pazara ihtiyacımız olduğu gerçeğini asla unutmayalım.”

 

Konuşmasında yaşlı araç parkına da değinen Bayraktar, yaşlı araç parkının ülkemizin karşı karşıya kaldığı ciddi bir problem olduğunu söyledi. Bayraktar, yaşlı araç parkına ilişkin şu açıklamalarda bulundu: “2012 sonu verilerine göre, ortalama yaşı 12 olan araç parkımızın yüzde 32’si 16 yaşın, yüzde 21’i ise 20 yaşın üstündeki araçlardan oluşuyor. Ömrünü tamamlamış araçların dönüşüm ve toplanması konusunda distribütörler büyük bir sorumluluk üstlenmiş durumda. Ülkemizde ömrünü tamamlamış araçlarla ilgili sistemin çatısı kuruldu, kanuni düzenlemeler yapıldı, ancak sistemin mevcut motorlu taşıtlar vergi yapısıyla işlemesi maalesef imkansız. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ‘sürekliliği olan’ bir Ömrünü Tamamlamış Araçlar teşviki ve geçmişte uygulanan hurda teşvikine benzer bir uygulamanın da gündeme gelmesine ihtiyaç var. Araç parkını gençleştirmeye ve yenileştirmeye hizmet edecek politikalara bir an evvel başlanılmalı. Son dönemde gündemde olduğu söylenen, Maliye Bakanlığımızın çevreyi daha az kirleten araçlardan daha düşük vergi alınmasıyla ilgili bir hazırlık çalışması yürütmesini de olumlu bir adım olarak değerlendiriyoruz. Ancak bu vergi düzenlemesinden hızlı sonuç alınabilmesi için hurda teşviki ile birlikte ve tüm araç parkını kapsayacak şekilde uygulanmalı.”

Hurda ile ilgili en cesaretli adımı attık.

 

Toplantıda Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan Müsteşar Yardımcısı Talat Aydın, karayolu taşımacılığı ve hurda araçlarla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Aydın karayolu taşımacılık sektöründe önemli düzenlemelere imza attıklarını söyledi: “Karayolu taşımacılığında önemli reformlar yaptık. Karayolu taşımacılık sektöründe mesleğe girişi belli ölçütlere bağladık. Mali yeterlilik, mesleki yeterlilik ve mesleki saygınlık gibi. Göreve geldiğimizde Emniyet Genel Müdürlüğü’nün sicil kayıtlarındaki verilerden başka, piyasayla ilgili hiçbir bilgimiz yoktu. Bugün her şeyi biliyoruz, çeşitli istatistiklere sahibiz. Hurdayla ilgili de en cesaretli adımı biz attık. Bugüne kadar 4 tane tebliğ çıkardık. 2007’de ilk çıkardığımız tebliğde çok başarılı olamadık çünkü bu tebliğimizde araç yaşını 75 ve öncesi olarak belirlemiştik. Emniyet kayıtlarında 165 bin tane taşıt gözüküyordu ve tebliğ sadece ağır ticari araçları kapsıyordu. Ayrıca motorlu taşıtlarda, vergi borcu affı da yoktu. O dönemde, Tam bin 511 araç aldık. Bu bizim için bir başarısızlık oldu. Bu başarısızlığın nedenlerinden biri, bu araçların önemli bir kısmının piyasada olmayışıydı. 1950-60 model taşıtların araç sahiplerinin büyük bir bölümü vefat etmişti, çocukları da ilgilenmiyordu, ya da miras davaları, vergi borçları gibi nedenlerle bize başvurmuyorlardı. Arabanın yaşını biraz daha yükselterek varsa vergi borçlarının ve cezalarının tamamının affına, yine varsa belli bir tarihe kadar trafik para cezalarının affına imkan veren yeni bir tebliği çıkardık. Bu noktada başarıyı yakaladık.”

 

85 bin araç imha edildi

 

Şu ana kadar 85 bin tane ticari aracı piyasadan topladıklarını ve imha ettiklerini belirten Aydın, “Son yayınladığımız tebliğe, hafif ticari araçları, kamyonet ve minibüsleri de kattık. 22 Mart itibarıyla 48 bin 688 kamyon, 6 bin 85 otobüs, 3 bin 72 çekici, 1397 tanker, 21 bin 431 kamyonet, 2 bin 753 minibüs olmak üzere 83 bin 426 aracı imha ettik. Bu sayı, Nisan ayından itibaren ciddi bir artış gösterecek. Şu anda haftada bin tane araç geliyor. Hedefimiz bu sayıyı artırmak. Sistemimizde kayıtlı 280 bin kamyon var bunların 50 bin tanesini teslim aldık. Ömrünü tamamlamış araçları piyasadan önemli ölçüde çektik” dedi.

 



 


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next