Lütfen ODMD Gladyatör için Tıklayınız > Lütfen Magma Tıklayınız >
İstanbul Teknik Üniversitesi Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği Prof. Dr. Volkan Sezer Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Prof. Dr. Volkan Sezer

YAPAY ZEKÂ VE OTONOM TEKNOLOJİLER, OTOMOTİV SEKTÖRÜNÜN GELECEĞİNİ ŞEKİLLENDİRİYOR

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ROBOTİK VE OTONOM SİSTEMLER MÜHENDİSLİĞİ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. VOLKAN SEZER, YAPAY ZEKÂ VE DİJİTALLEŞME İLE OTOMOTİV SEKTÖRÜNDEKİ BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜ DEĞERLENDİRDİ: “YAPAY ZEKÂ VE OTONOM TEKNOLOJİLER, TÜKETİCİLERİN HAYATINI KOLAYLAŞTIRIRKEN, SEKTÖRLER İÇİN REKABETİN VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN ANAHTARI OLACAK. ELEKTRİKLİ ARAÇLAR, BAĞLANTILI SİSTEMLER VE OTONOM SÜRÜŞ ÇÖZÜMLERİ, GELECEĞİN MOBİLİTE EKOSİSTEMİNİ ŞEKİLLENDİRİRKEN, TÜRKİYE DE BU ALANDA AR-GE VE İNOVASYON GÜCÜYLE KÜRESEL YARIŞTA YERİNİ ALMAK ZORUNDA.”

Dünya dijitalleşme anlamında bir dönüşümden geçiyor. Yapay zekâ ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz? Tüketicileri ve sektörleri düşündüğümüzde nasıl bir değerlendirme yaparsınız?

İnsan benzeri, hatta insandan daha akıllı faaliyetler gerçekleştirecek sistemleri yapay zekâ olarak adlandırırsak, dünya şu anda bu kavram etrafında şekilleniyor diyebiliriz. Neredeyse tüm sektörler, mevcut çözümlerini daha akıllı hale getirebilmek için ciddi çaba sarf ediyor. Bilim insanlarının yapay zekâya yönelik her geçen gün yeni çözümler geliştirmesi, anlamlı veri miktarının devasa seviyelere ulaşması ve bu büyük veri setlerini işleyebilecek donanımların giderek daha yetenekli hale gelmesi, firmaların bu dönüşümde büyük bir ivme kazanmasına neden olmuştur. Bu durum, tüketicilerin kullandıkları çözümlerin daha etkin ve ucuz hale gelmesiyle sonuçlanacaktır.

Diğer taraftan, firmaların hangi problemlerinde hangi çözümleri kullanmaları gerektiğini bilmeleri çok önemlidir. Bazı problemler, çok karmaşık yapay öğrenme süreçleri geliştirmeye gerek kalmadan daha basit yöntemlerle çözülebilir. Ya da tam tersine, makine öğrenmesi çözümlerine uygun problemler, gereksiz bir direnç gösterilerek klasik yöntemlerle daha verimsiz bir şekilde çözülmeye çalışılıyor. Her sektör ve her firmanın, yapay zeka çözümlerini ve bu çözümlerin kendi işlerine nasıl katkı sağlayabileceğini iyi analiz etmesi, rekabet edebilmeleri ve hatta hayatta kalabilmeleri için bir zorunluluktur.

Global otomotiv sektöründe ne gibi yenilikler ve yeni teknolojiler söz konusu? Ülkemizde inovasyon dolayısıyla Ar-Ge konusunda istenilen seviyede miyiz? Bu anlamda yapılan çalışmalardan/çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Global otomotiv sektörü büyük bir dönüşüm içerisindedir. Otomobilin icadından itibaren 100 yılı aşkın bir süre fosil yakıtlı ve içten yanmalı motor kullanan araçlar baskın rol oynarken, özellikle son 10 yılda bu durum değişmeye başlamıştır. Elektrikli ve hibrit araçlar pazarda önemli bir yer edinmiştir. Bu doğrultuda yapılan çalışmalar arasında; enerji yoğunluğu yüksek piller için malzeme geliştirme, yeni hızlı şarj teknikleri ve verimli elektrik motoru tasarımlarına yönelik çözümler sayılabilir. Dönüşümün bir diğer ayağı, araçların daha akıllı hale gelmesine yöneliktir. Özellikle Anti Blokaj Fren Sistemi (ABS) ile başlayan aktif güvenlik sistemleri, artık gaz pedalı ve direksiyona da müdahale ederek otonom sürüşe önemli bir katkı sağlamıştır. Otonom sürüş ekseninde sensör teknolojileri, yapay zekâ çözümleri ve bağlantılı araç teknolojileri sektörde devrim niteliğinde değişimler yaratıyor.

Türkiye özelinde bakacak olursak, ülkemizin otomotiv sektöründe üretim konusunda geçmişten gelen güçlü bir tecrübesi vardır. Bu sektörde, hem yerli hem de yabancı yatırımlarla güçlü bir Ar-Ge altyapısına sahibiz. İçten yanmalı araç pazarında bizden daha tecrübeli ülkelerle rekabet etmek zor olsa da, elektrikli araçlar gibi daha yeni alanlarda rekabet şansımız daha yüksek. Ancak bu alanda söz sahibi olabilmek için halen kat etmemiz gereken uzun bir yol var.

Kendi çalışmalarımı iki başlık altında inceleyebiliriz. İlki, otonom araç/robot teknolojileri ve otomotivde aktif güvenlik yöntemlerinin gelişmesidir. Bu bağlamda, şerit takip sistemleri ve adaptif hız sabitleyici gibi aktif güvenlik sistemlerinden tam otonom sürüşe kadar gerekli tüm konular üzerinde laboratuvarımızda çalışmalar yapıyoruz. Ayrıca, endüstri ile de benzer projeler geliştiriyorum. Depolarda yük taşıyan otonom lojistik robotlar, kampüs içi otonom servis araçları, otonom teslimat robotları ve mobil otonom şarj robotları gibi projeleri ürünleştirmeye yönelik özel sektörle iş birliklerim bulunuyor. Otomotiv sektöründeki diğer çalışmalarım ise enerji yönetim algoritmaları üzerinedir. Özellikle hibrit elektrikli araçlarda enerji optimizasyonunu sağlayan ve tüm bileşenleri en verimli şekilde çalıştırmaya yönelik özgün çözümler geliştirmeye gayret ediyorum.

Bağlantılı araçların otomotiv ekosistemindeki rolü hakkında neler söylemek istersiniz? Bağlantılı araçlarla ilgili ne gibi gelişmeler söz konusu?

Bağlantılı araçlar, otomotiv ekosisteminin dijital dönüşümünde kritik bir rol oynuyor. Bu araçlar, özel protokoller yardımıyla hem diğer araçlarla (V2V) hem de çevredeki altyapılarla (V2I) veri alışverişi yaparak akıllı ulaşım sistemlerine entegre olabiliyor. Bu sayede sürüş güvenliği, yakıt verimliliği ve kullanıcı konforu önemli ölçüde artıyor. Özellikle 5G teknolojisinin sunduğu yüksek hız ve düşük gecikme avantajları, bu alandaki gelişmelere büyük bir ivme kazandırmıştır. Bağlantılı araçların yaygınlaşması için güvenliğin artırılmasına yönelik çeşitli standartlar ve düzenlemeler geliştiriliyor. Ancak bu standartların yanı sıra, şehir altyapısının da akıllı ulaşım sistemlerine uyum sağlaması, kullanımın artması açısından büyük önem taşıyor.

Otonom mobilitedeki güncel gelişmeler hakkında neler söylenebilir? Bu anlamda ödül de almıştınız, o günden bu yana neler değişti?

Otonom mobilite kavramından bahsettiğimizde yalnızca otonom araçlar değil, trafik dışındaki uygulama alanlarına sahip otonom mobil robotlar da bu kapsama giriyor. Bu alan, son yıllarda hızla gelişen ve öne çıkan bir sektör haline gelmiştir. Uygulama alanlarının büyük bir bölümünü, trafiğin olmadığı ve nispeten daha kolay sürüş senaryoları sunan sektörler oluşturuyor. Tarım robotları, fabrika içi yük taşıyan otonom mobil robotlar, otonom mikromobilite çözümleri, depo robotları, yarı-otonom teslimat robotları, maden sahalarında çalışan otonom araçlar, temizlik robotları ve güvenlik robotları bu çözümlere örnek olarak verilebilir.

Bu gibi otonom mobilite çözümlerinin giderek yaygınlaşmasının arkasında; algılayıcı teknolojilerinin gelişmesi, otonom sürüş algoritmalarının daha güvenilir hale gelmesi, işlemci donanımlarının yeteneklerinin artması ve toplumun otonom mobilite sistemlerine olan adaptasyonunun artması gibi faktörler bulunuyor. Biz de laboratuvarımızda geliştirdiğimiz tam otonom tekerlekli sandalye ile otonom mikromobilite alanında özgün bir çözüm sunarak ödül kazanmıştık. Ödül sonrası çalışmalarımız, algoritmalarımızı daha öngörülü, güvenilir ve stabil hale getirmeye odaklanmıştır. Özellikle lokalizasyon ve lokal planlama konusunda özgün yöntemler geliştirdik ve bu süreçte patentli bir çözüm elde ettik. Ayrıca, tekerlekli sandalyenin çevresel algılayıcılarını zenginleştirip sensör füzyonu üzerine de çalışmalar yapıyoruz.

Otomotiv ekosistemi açısından gelecek öngörünüzü öğrenebilir miyiz? Bu anlamda Üniversite -devlet ve sanayi iş birlikleri hakkında neler düşünüyorsunuz?

Otomotiv ekosisteminin geleceği, daha akıllı ve verimli araçların geliştirilmesi yönünde ilerliyor. Elektrikli araç teknolojileri, aktif güvenlik sistemleri ve otonom sürüşe yönelik çalışmalar giderek artan bir ivmeyle devam edecektir. Elektrikli araçlarda en büyük sorun, tek bir şarjla yeterli mesafeyi kat edememektir. Bu soruna çözüm olarak, yüksek enerji yoğunluğuna sahip (yüksek enerji ve düşük ağırlık) batarya teknolojilerinin geliştirilmesi ve hızlı şarj teknolojileri üzerindeki çalışmalar daha fazla yoğunlaşacaktır. Otonomi tarafında ise yapay zekâ çözümlerinde “açıklanabilirlik” problemi ve buna bağlı olarak ilgili sertifikasyon süreçleri üzerinde çalışmalar yoğunlaşacaktır.

Üniversite-devlet-sanayi iş birlikleri, bu dönüşümde kritik bir rol oynuyor. Üniversitelerin yeni teknolojilerin geliştirilmesinde araştırma ve inovasyon olanaklarıyla, akademik bilgi birikimi ve öğrenci gücüyle öncü olması gerekirken, devletin sağladığı teşvikler ve düzenlemelerin de bu gelişmeleri hızlandırması gerekiyor. Sanayi ise bu teknolojileri gerçek dünya uygulamalarına entegre ederek somut faydaya dönüştürmek durumundadır. Üç tarafın güçlü bir iş birliği içinde çalışması, ülkemizin global otomotiv rekabetinde yer almasını sağlamak açısından büyük önem taşıyor. Verimli araçlar geliştirmek için gereken titiz mühendislik çalışmalarının, verimli iş birlikleri oluşturulurken de gösterilmesi son derece önemlidir.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next