YAPAY ZEKÂ:
İLERLEMENİN ARKASINDAKİ İTİCİ GÜÇ
Prof. Dr. Altan Çakır
İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi, AITR Eş Başkanı, Adin.Ai Kurucu Ortağı
GÜNÜMÜZDE DİJİTALLEŞMENİN HIZI, İNSAN BENZERİ YARATICILIĞI VE BECERİYİ TAKLİT EDEN YENİ İÇERİKLER OLUŞTURMA YETENEĞİNE SAHİP ÜRETKEN YAPAY ZEKÂ (AI) TEKNOLOJİSİYLE BİRLİKTE YENİ BİR NOKTAYA TAŞINDI. BU YENİ DÖNÜŞÜM SÜRECİ, TOPLUMSAL, EKONOMİK VE SOSYO-KÜLTÜREL BOYUTLARI İLE ÖNEMLİ DEĞİŞİMLERİN HABERCİSİ OLUYOR.
Delikli programlama kartlarından kodlama ekranlarına, görsel olarak kullanım kolaylığı sağlayan bilgisayarların işletim sistemlerinden etkileşimli akıllı cihazlarımızla konuşarak iletişime girdiğimiz, zekâ kavramının yapay olarak ilk kez toplum geneli dikkat çektiği bir zaman aralığına giriyoruz. Günümüzde yapay zekânın gelişim hızı üzerine düşünürken, internetin ilk günlerine benzerlikler çizmekten kaçamıyor insan. İnternet ve dolayısıyla dünya çapında ağ (www) teknolojisinin başlangıcı da hayranlık, kuşku ve endişe ile karşılanmış, sonrasında ise toplumları kökten değiştirmişti. Günümüzde ise dijitalleşmenin hızı, insan benzeri yaratıcılığı ve beceriyi taklit eden yeni içerikler oluşturma yeteneğine sahip üretken yapay zekâ (AI) teknolojisi ile birlikte, yeni bir dönüşüm süreci tetikleniyor, toplumsal, ekonomik ve sosyo-kültürel boyutları ile önemli değişimlerin habercisi oluyor.
2017 yılında Google’da çalışan sekiz bilim insanı tarafından yayınlanan ve “İhtiyacınız Olan Tek Şey Dikkat – Attention Is All You Need” başlığıyla bilinen araştırma makalesi, bugün modern yapay zekâ için temel bir belge olarak kabul edilen ve dönüştürücü (transformer) olarak tanımlanmış yeni bir yapay zekâ modelinin ortaya çıkmasına yol açtı. Bu makale, üretken yapay zekâ gelişmelerinin temelini oluşturan büyük dil modellerinin ana bileşeni haline gelmekle kalmayarak, tüm iş yapma şekillerini derinden etkileyen yapay zekâ teknolojilerin temel bileşeni haline dönüştü. Makale yazarları başlık konusunda Beatles’dan etkilenmiş olmalarına karşılık, üretici yapay zekâ çözüm ve hizmetleri, profesyonel ve kişisel işleri dönüştürme konusunda eşi benzeri görülmemiş fırsatlar sunmasıyla en çok merak edilen konu haline dönüşmüş, çıktıları teşvik etme, değerlendirme ve değişim konularında iş dünyasına yeni ufuklar açmıştır.
TÜRKİYE’DEKİ ÜRETKEN YAPAY ZEKÂNIN EKONOMİK ETKİSİ
Google tarafından Implement Consulting Group ile birlikte hazırlanan “Türkiye’de Üretken Yapay Zekânın Ekonomik Fırsatı: Üretken Yapay Zekâdan Bir Sonraki Fayda Dalgasını Yakalamak” başlıklı rapor, Türkiye’deki üretken yapay zekânın (AI) potansiyel ekonomik etkisini araştırıyor. TUİK (https://data.tuik.gov.tr) ve Tortoise AI (https://www.tortoisemedia.com/intelligence/global-ai/) verileri kapsamında Goldman & Sachs methodu ile hazırlanan ekonomik beklentiler raporu özellikle Türkiye’nin önümüzdeki 5 yıllık zaman aralığına ışık tutuyor. Metin, resim ve kod gibi yeni içerikler oluşturabilen bir yapay zekâ biçimi olan üretken yapay zekâ, çeşitli sektörlerde devrim yaratmaya ve Türkiye’nin GSYİH’sine önemli ölçüde katkıda bulunmasının önemi net ifade edilirken tüm kurumlar adına önemli bulgular sunuluyor. Çalışmada öne çıkan başlıklar aşağıda özetleniyor:
• GSYİH Büyümesi: Rapor, üretken yapay zekânın yaygın olarak benimsenmesinin, Türkiye’nin yıllık GSYİH’sini on yıl içinde yüzde 5 artırarak 1.200-1.400 trilyon TL veya 50-60 milyar ABD Dolarına eşdeğer bir katkı sağlayabileceğini tahmin ediliyor. Bu büyüme, öncelikle sektörler genelinde üretkenliğin artmasından, otomasyon yoluyla zaman tasarrufundan ve kaynakların daha yüksek değerli faaliyetlere yeniden tahsis edilmesinden kaynaklanacaktır.
• İş Piyasası Dönüşümü: Üretken yapay zekâ bazı görevleri otomatikleştirerek belirli alanlarda iş kaybına yol açarken, yapay zekâ destekli ekonomide yeni işler yaratması beklendiğinden istihdam seviyeleri üzerinde geçtiğimiz yıllardaki değişime göre net sıfır etki yaratması bekleniyor. Geçişin kademeli olması ve çalışanlara uyum sağlamaları ve yeni beceriler edinmeleri için zaman tanıması öngörülüyor. Ancak şirketlerin birçok açıdan dönüşüm ve dijitalleşme süreçleri konusunda hızlı davranmaları gerektiği belirtiliyor.
• Sektörel Etki: Üretken yapay zekânın çeşitli sektörlere fayda sağlaması bekleniyor olup, ekonomik potansiyelinin yüzde 70’i hizmet sektöründe yoğunlaşıyor. Finans, hukuk hizmetleri ve bilgi teknolojisi gibi sektörlerin önemli verimlilik kazanımları elde etmesi muhtemeldir. Ayrıca, imalat, tarım ve kamu sektörü, süreç optimizasyonu, otomasyon ve iyileştirilmiş hizmet sunumu için üretken yapay zekâdan yararlanabilmesi öngörülüyor.
• KOBİ’ler ve Yapay Zekâ Benimseme: Raporun en önemli bulgularından biri minimum veri gereksinimleri nedeniyle üretken yapay zekânın küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler) arasında yapay zekâ benimsenmesini artırma potansiyelinin önemini vurguluyor.
• Türkiye’nin Yapay Zekâ Hazırlığı: Türkiye, yapay zekâ benimseme için güçlü bir çalışma ortamı sergiliyor, ancak yapay zekâ stratejisi, altyapı ve araştırma ve geliştirme gibi inovasyon itici güçleri konusunda geride kalma potansiyeli olduğu belirtiliyor. Üretken yapay zekânın ekonomik faydalarını tam olarak elde etmek için Türkiye’nin beceri geliştirmeye, inovasyon ekosistemlerine ve destekleyici bir düzenleyici çerçeveye yatırım yapması gerektiği belirtiliyor.
Politika Önerileri:
• Yapay Zekâ Araştırma ve Geliştirmeye Yatırım: Türkiye, akademi, endüstri ve hükümet arasındaki iş birliğini çerçevesinin sektörel çerçevede çalışılarak yatay ve dikey de teşvik ederek yapay zekâ araştırma ve geliştirmeye yatırım yapmaya öncelik verilmesi çok önemlidir. Kurumların daha aktif, değişimlere açık ve inovasyonu önceliklendirerek hızlanması gerekliliği bulunuyor.
• Yaygın Yapay Zekâ Benimsenmesini Teşvik: KOBİ’lerin yapay zekâ çözümlerini entegre etmelerine destek vermeye odaklanarak, tüm sektörlerde ve işletme ölçeklerinde yapay zekâ benimsenmesini teşvik etmek için çaba gösterilmesi, dijitalleşme süreci sancılı ilerleyen üretim sektörü ve ülkenin gayri safi milli hasılasına olacak potansiyel katkıları dikkatlice değerlendirilmelidir. Öncelikli alanlar, bölgeler, üretim hatları ve ulusal çıkar göz edilerek çalışmalar hızlandırılmalıdır.
• Yapay Zekâ Odaklı Bir İş Gücü Geliştirin: İş gücünü yapay zekâ destekli ekonomiye hazırlamak için kapsamlı eğitim ve beceri geliştirme programları aracılığıyla insan sermayesine yatırım yapmak çok önemlidir. Bu nedenle tüm kurumlar çerçevesinde farklı dikeylerde uzmanlıkları, disiplinlerarası çalışmaları önceliklendirmek, yapay zekâ ile iş yapma süreçlerinin öğrenilmesi her geçen gün daha önemli hale geliyor.
• Elverişli Bir Çalışma Ortamı: Açık kaynaklı, veri paylaşımının desteklendiği destekleyici düzenlemelerin oluşturulması, yapay zekâ teknolojilerine olan güveni artırabilir ve yapay zekâ altyapısına ve inovasyonuna yatırım yapılmasını teşvik edebilir. Böylece girişim ekosisteminin gelişimi doğal olarak ülke ekonomisine istihdam, yetişmiş nitelikli insan gücü ve bilgi aktarımı sağlanacaktır.
ÜRETKEN YAPAY ZEKÂ, YENİ BİR ANLAYIŞ VE YAKLAŞIMIN KAPILARINI ARALIYOR
Yapay zekâ ve özellikle üretken yapay zekâ, günümüzün teknolojik ilerlemesinde önemli bir role sahip olan bir yıkıcı değişim olarak karşımıza çıkıyor. Bu teknoloji, insan benzeri yaratıcılığı ve beceriyi taklit eden yeni içerikleri, metinler, resimler, sesler ve videolar aracılığı ile tekil ve birlikte kullanma gibi geniş imkânlar dâhilinde sunarken, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal yapıları da kökten değiştiriyor. Üretken yapay zekâ, sanat ve edebiyat gibi geleneksel insan disiplinlerinde yeni bir anlayış ve yaklaşımın kapılarını aralıyor. Bu teknoloji, eserlerin ve iş yapma şekillerinin sınırlarını yeniden tanımlayarak, bilgisayarların insan duygularını ve yaratıcı düşüncelerini yansıtma becerisini gözler önüne seriyor.
Üretken yapay zekâ birçok sektörde yıkıcı etkilere sahiptir ve bu etkiler, geleneksel iş modellerini değiştiriyor ve endüstrileri dönüştürüyor. Bu teknolojinin ilerlemesi, iş dünyası başta olmak üzere, eğitim ve sanatta yeni ufuklar açarken, aynı zamanda ekonomik dengeleri ve çalışma koşullarını da sorgulamamıza neden oluyor. İnsanların ve toplumların kendilerini nasıl tanımladıklarını yeniden düşünmelerine yol açan bu teknoloji, aynı zamanda gelişmelere karşı duyulan endişeleri ve umutları da beraberinde getiriyor.
Yapay zekâ özelinde gelişen teknolojilerin son yıllarda ekonomik büyüme ve dönüşümün önemli itici güçleri olarak ortaya çıkması üzerinde gerçekleştirilen çalışmaların, ülkemiz adına kapsamlı çalışmaların bulgular ve önerilerini sunulması oldukça önemlidir. Yapay zekânın ekonomik potansiyeli üzerine okuyucuları önümüzdeki on yıl içinde oluşturması potansiyel fırsatlara hazırlanıyor, teknolojinin katalizör rolünü vurgulayarak günümüz iş piyasası gelişmelerini, ekonomik verimliliğini önemli ölçüde arttırarak gerçek ücretli çalışan büyümesini sağlayabileceğini belirtiyor. Ülkemiz adına ticari benimsenmeyi ve yeniliği teşvik eden sağlam yapay zekâ tabanlı işletmelerin ekonomik değişim adına çeşitli fırsatları değerlendirmesinin önemli olduğu düşünülüyor.