Fırat Üniv. Otomotiv Müh. Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Müjdat Fırat Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Doç. Dr. Müjdat Fırat

Fırat Üniversitesi Otomotiv Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi

SEKTÖRÜN AR-GE MERKEZLERİYLE, ÜNİVERSİTELER DAHA ETKİN ŞEKİLDE BULUŞMALI

FIRAT ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ FAKÜLTESİ OTOMOTİV MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ VE BÖLÜM BAŞKAN YARDIMCISI DOÇ. DR. MÜJDAT FIRAT, “OTOMOTİV SEKTÖRÜNÜ DAHA İLERİYE TAŞIMAK İÇİN TÜM SEKTÖRÜN AR-GE ÇALIŞMALARINA DESTEK VERMESİ VE SEKTÖRÜN ÜNİVERSİTELERLE İŞ BİRLİĞİNİN ARTMASI GEREKİYOR. ARAŞTIRMACI YAKLAŞIMI SEKTÖRE NE KADAR AKTARABİLİRSEK OTOMOTİV TEKNOLOJİLERİNDE HIZLANMAK O KADAR KOLAY OLACAKTIR” DİYOR.

Türkiye, dünyaya kıyasla otomotiv mühendisliğinde ne durumda? Sektöre dair yapılan Ar- Ge çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ülkemiz otomotiv sektöründe gerek ana ve yan sanayi alanlarında gerekse akademide güçlü durumda. Bu durum rakamlara da yansıyor zaten. Tabii ülkemizde otomotiv mühendisliği eğitimi çok eski değil. İlk mezunların verilmesi üzerinden on beş yıl bile geçmedi diyebiliriz. Öncesinde farklı disiplinlerden mezun mühendisler bu boşluğu dolduruyordu. Otomotiv mühendisliği eğitiminin başlaması, mezunların verilmesi ve sektörün kabul-tanıma aşamasıyla durum değişti. Son yıllarda özellikle tercih edildiklerini söylemek mümkün. Araştırmacı alanında ve doktora seviyesinde öğrenim görmüş mühendis ihtiyacı olsa da eğitim olarak güçlü bir seviyedeyiz. Ar-Ge merkezlerinin artışıyla bu alanda da gelişmeler umut verici aşamaya geldi. Otomotiv sektöründe birçok alanda yatırımlar var, batarya teknolojileri dâhil güçlü yatırımlar yapan ve Ar-Ge çalışmalarına önem veren şirketlerimizin olduğu görmek mutluluk verici. Yakın gelecekte etkileri daha güçlü göreceğimizi düşünüyorum. Bu noktada sektörle üniversitenin iş birliğinin artmasının oldukça önemli olduğunu değerlendiriyorum.

Sektörümüzü daha da ileriye taşımak adına öncelikli çalışmalar, stratejiler neler olmalıdır?

Bu sorunun çok net bir cevabı var “Tüm sektörün Ar-Ge çalışmalarına destek vermesi”. Araştırmacı yaklaşımı sektöre ne kadar aktarabilirsek hızlanmak o kadar kolay olacaktır. Batarya teknolojileri gibi kritik teknolojiler öncelenmeli belki ama katma değeri yüksek tüm faaliyetler öncelikli teşvik edilmeli. Hem ana sanayi hem de yan sanayi faaliyetlerini eş zamanlı artırmak gerekir diye düşünüyorum. Bir yandan yüksek katma değerli ürünler hedeflenirken diğer yandan dünyaya ürün arz etmek hedef olmalıdır. Sadece sektör için değil üniversite tarafında da durum aynı. Bu alanlarda önemli sayıda ve nitelikte araştırmacı yetiştirmeli ve Ar-Ge faaliyetlerine dahil etmeliyiz. Sektörün Ar-Ge merkezleri ile üniversiteler daha etkin şekilde buluşmalı. Özellikle modelleme ve simülasyon alanında daha fazla çalışma gerekebilir. Bu şekilde hem zamandan hem maliyetten tasarruf ederek hızlanmak mümkün olacaktır. İş gücü piyasası yüksek bir ülke olarak, bu gücü çok geç olmadan Ar-Ge ile birleştirmeliyiz. Dahası fikir üretmeliyiz. Özgün fikirler üretilmesi ve bunların koruma altına alınması ile sektörü çok daha hızlı ileriye taşımak mümkün. Aslında süreç bir bütün, Ar-Ge çalışmaları artıkça fikir üretmek bir o kadar kolaylayacaktır. Hem ürün geliştirme hem de yeni fikirlerle sektör gelişiminin hızlanması mümkün olabilir.

Bildiğiniz üzere elektrikli-hibrit araçlar sektörün gündeminde… Dolayısıyla çevreci araçlar ön plana çıkıyor. Bu konuda görüşlerinizi alabilir miyiz?

Elektrikli ve hibrit araçların son yıllardaki hızlı gelişimi, özelikle TOGG’un yollara çıkmasıyla ülkemizde farkındalığı önemli ölçüde artırdı. İçten yanmalı motorların özellikle çevresel sınırlılıkları nedeniyle bu alan önemli bir boyut kazandı. Fakat gerek batarya teknolojilerindeki zorlukların yarattığı menzil endişeleri gerekse yüksek teknolojik donanıma adaptasyon önemli bir sınırlandırıcı. Bunun yanında bu araçların karbon ayak izi de tartışılır durumda. Yakın ve orta vadede tamamen bir elektrikli veya hibrit dönüşümün gerek ekonomik gerekse kullanım koşulları bakımdan çok mümkün olmadığı görülüyor. Yani bu dönüşüm için dünya ekonomisi ve altyapısı ne kadar hazır bu değerlendirmek gerekir. Bir yanda da yeni teknolojilerin gelişmeye olan ihtiyacı bu süreci kısmen yavaşlatıyor. Fakat gelişim durmayacaktır. Hem elektrikli hem hibrit sistemlerin pazar payını sürekli artıracağı ön görülebilir. Tüm endişelerden bağımsız olarak bu araçların güçlü birer seçenek olacağını düşünüyorum. Şimdiye kadar dizel ya da benzinli araçlar arasında yakıt tipine bağlı bir tercihten bahsedilebilirdi. Yakın gelecekte ise içten yanmalı motorlu, hibrit veya elektrikli araç olmak üzere güç sistemine bağlı bir seçim yapılacaktır. Pazar dengesinde, kullanıcının ihtiyaç, istek ve endişelerinin etkili olacağını düşünüyorum.

Teknolojideki önemli gelişmelerin etkilediği sektörlerden biri de otomotiv sektörü. Otomotiv sektörü için ne tür fırsatlar görüyorsunuz?

Otomotiv sektörü yapısı itibariyle birçok disiplinin doğrudan uygulama ve etki alanı altında. Malzeme, kimya, makine, elektrik, elektronik, yazılım ve son yıllarda yapay zekâ teknolojileri ile birçok disiplin için tam bir merkez durumda. Bu kadar çok disiplinin birleştiği bir alan için gelişimin sürekli ve çok hızlı olabileceği anlamlandırılabilir. Her alandaki gelişmeler otomotiv sektörünü ayrı ayrı etkiliyor. Fakat bunlardan üç ana başlık öne çıkıyor diyebiliriz. Birincisi içten yanmalı motor araştırmaları yeni yanma stratejileri ve hidrojen teknolojileri ile içten yanmalı motorların negatif etkilerini gidermeye çalışıyor. Bu konudaki gelişmeler içten yanmalı motorların güçlü bir alternatif olarak kalmasını sağlayacaktır. İkinci önemli başlık batarya teknolojileri, bu alandaki araştırma faaliyetleri yakın gelecekte çevresel koşullardan daha az etkilenen ve daha yüksek sürüş menzili sunan bir çözümü ortaya koyarak elektrikli araçları güçlü bir alternatif olarak tutmayı hedefliyor. Batarya teknolojilerindeki gelişmeler elektrikli araçların yanında hibrit araç teknolojilerini de oldukça etkileyecek bir teknoloji. Bu durumda hem elektrikli hem hibrit araç piyasasının ve pazar payının genişlemesini görmek mümkün olacaktır. Son olarak yapay zekâ teknolojinin otomotiv sektöründe de önemli gelişmelere yol açacağı açıktır. Parça üretiminden otonom araçlara kadar her alanda yapay zekâ teknolojilerinin otomotiv sektörü için heyecan verici gelişmeler sağlaması bekleniyor. Gelecek 10 yılda bu üç başlıkları gelişmeleri izliyor olacağız diye düşünüyorum. Tabii otomotiv sektörünün gelişimde kullanıcı talep ve davranışlarının oldukça etkin olduğu da önümüzdeki süreçte yine temel belirleyicilerdir birisi olacaktır.

Sektöre, otomotiv mühendisliğine dair eklemek istedikleriniz nelerdir?

Sektörde otomotiv mühendisliğinin farkındalığı, mezun sayısına ve teknoloji fakültelerinin iş yeri eğitimi yaklaşımına da bağlı olarak hızla artıyor. Lisans eğitiminde bir öğrenim dönemini doğrudan sektörde tamamlayan mühendis adayının çalışma şartlarına adaptasyonu oldukça hızlanıyor. Bu, otomotiv mühendisliği eğitimi için oldukça önemli. Fakat otomotiv alanında lisansüstü eğitimin, özellikle doktora seviyesinde önemli ölçüde artması gerektiğini düşünüyorum. Sadece akademi için değil Ar-Ge merkezleri için de buna ihtiyaç var. Sektörden üniversiteye gerçek problemlerin aktarımı ve çözümü bu şekilde olabilir. Bundan bağımsız olarak ülkemizdeki mühendislik eğitiminin hem süre hem de içerik olarak tartışılması gerektiğini düşünenlerdenim. Mühendislik eğitimden planlama ve ihtiyaç analizi kesinlikle önemsenmeli. Sektör ihtiyaçlarına daha odaklanmış ve teknolojik gelişmelere göre esnek bir mühendislik eğitimi geleneksel eğitimden çok daha verimli olabilir. Ayrıca ülkemizde önemli bir sorun olan, temelde iki ortam arasındaki teknoloji düzel farkından kaynaklandığını değerlendirdiğim, üniversite-sanayi iş birliğinin eksik tarafları da bu şekilde biraz daha giderilebilir.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next