Lütfen ODMD Gladyatör için Tıklayınız > Lütfen Magma Tıklayınız >
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Ekonomi Profesörü Erol Taymaz Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

EROL TAYMAZ

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Ekonomi Profesörü

OTOMOTİV SEKTÖRÜNÜN GELİŞİMİ DİJİTAL DÖNÜŞÜMLE MÜMKÜN

OTOMOTİV SEKTÖRÜNÜN ORTA DÖNEMDE İSTİHDAM, ÜRETİM VE İHRACAT AÇISINDAN TÜRKİYE’NİN EN ÖNEMLİ SEKTÖRLERİNDEN BİRİ OLMAYA DEVAM EDECEĞİNİ SÖYLEYEN ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ EKONOMİ PROFESÖRÜ EROL TAYMAZ, “OTOMOTİV SEKTÖRÜNÜN KONUMUNU KORUYABİLMESİ VE TÜRKİYE’NİN UZUN DÖNEMDE BÜYÜMESİNE KATKIDA BULUNABİLMESİ İÇİN DİJİTAL DÖNÜŞÜME ÇOK HIZLI BİR ŞEKİLDE ADAPTE OLMASI VE YENİ TEKNOLOJİLERİ GELİŞTİREBİLMESİ GEREKLİ. BU DA SADECE OTOMOTİV SEKTÖRÜNDE DEĞİL, TÜM SINAİ YAPIDA DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN GERÇEKLEŞMESİYLE MÜMKÜN OLABİLİR” DİYOR.

Bir ülkenin sanayi ve teknoloji yapısını neler belirliyor? Bu yapısal dönüşümler için neler gereklidir?

Bir ülkenin sanayi ve teknoloji yapısını belirleyen pek çok etken bulunur. Bunların en önemlileri doğal kaynakları, coğrafi konumu ve tarihidir. Bir anlamda doğal kaynaklar ve coğrafya başlangıç koşullarını belirler, bu koşullar üzerinde bir gelişme sağlanır. Gelişmenin yapısı ve yönü (yani tarihi) geleceğini de yönlendirir. Bu gelişme sürecinde ülkenin izlediği ekonomi politikaları (eğitim, kentleşme, seçim sistemi gibi) ve özel olarak da sanayi ve teknoloji politikaları belirleyici önemdedir. Bir anlamda doğal kaynaklar ve coğrafya verili üstünlüklerdir, iktisat politikaları da nitelikli iş gücü, yenilikçilik ve teknoloji gibi yeni üstünlüklerin oluşturulmasını sağlar.

Sanayi ve teknoloji yapısını gösteren en önemli ölçütlerden biri ülkenin ihracat yapısıdır, çünkü ihracat yapısı ülkenin hangi ürünlerde uluslararası piyasalarda rekabetçi olabildiğini, uluslararası iş bölümünde hangi ürünlerde uzmanlaştığını gösterir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye son 100 yılda önemli bir atılım gerçekleştirmiştir. 1990’larda makine ve ulaşım araçları gibi orta teknolojili ürünler en önemli ihracat ürünü haline geldi. Bu yapısal dönüşümler sonucu hem sınai alt yapı güçlendi, hem de kişi başına milli gelir yılda ortalama yüzde 3-3.5 oranında arttı. Fakat sanayi ve teknoloji yapısındaki bu dönüşüm, Güney Kore gibi ülkelerle karşılaştırıldığında, yeteri kadar hızlı olamadı, bu nedenle Türkiye ile gelişmiş ülkeler arasındaki fark ciddi oranda kapatılamadı.

Ülkemizin sanayileşmesinde, ekonomik refahında ve yenilik politikalarında dijital dönüşümün etkisi nedir?

Türkiye’nin orta teknoloji ürünlerinden sonra dijital teknoloji ürünlerine doğru bir dönüşüm gerçekleştirmesi gerekirdi fakat böyle bir dönüşüm gerçekleşmedi, hatta henüz başlamadı. Türkiye’nin ihracatında yüksek teknoloji ürünleri ile dijital teknolojilerin payı ihmal edilebilecek düzeyde.

Türkiye’nin önümüzdeki dönemde sanayileşmesini sürdürmesi ve ekonomik refahı artırmasında en önemli engel, dijital dönüşümdeki gecikme ve yetersizlik olacaktır. Bu engeli aşabilmek için acilen dijital dönüşüme yönelik politika ve stratejiler belirlenmeli ve bu dönüşümü sağlayacak yatırımlar yapılmalıdır.

Türkiye dijital dönüşüm açısından yeterli alt yapıya sahip mi?

Günümüzde dijital dönüşüm derken, bunun aynı zamanda bir yeşil dönüşüm olduğunu da özellikle vurgulamamız gerekli çünkü insanlığın karşısındaki en önemli sorun artık çevre sorunudur. Doğa olağanüstü bir hızla tahrip edildiği için dünyamız giderek yaşanamaz hale geliyor. İklim değişikliği artık ciddi ekonomik maliyetlere de yol açıyor. Ayrıca iklim değişikliğine ilişkin önerilen politikalar ve Sınırda Karbon Vergisi gibi tedbirler Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin üretim maliyetlerini artırıyor. Bu sorunlarla başa çıkabilmek için Türkiye’nin yeşil-dijital dönüşümü gerçekleştirmesi çok önemli.

Yeşil-dijital dönüşümü sağlamanın üç ön koşul var: Nitelikli iş gücü, dijital haberleşme altyapısı ve yasal düzenlemeler. Bu üç alanda da ciddi eksikliklerimiz bulunuyor. Örneğin çalışanlar arasında bilişim teknolojisi uzmanlarının oranı çok düşük. Avrupa ülkeleri arasında bilişim uzman oranı en düşük ülke Türkiye. Bir yanda yeteri kadar bilişim uzmanımız yok, diğer yanda da en önemli avantajlarımızdan biri olan genç nüfusa yeteri sayıda ve nitelikte istihdam yaratamıyoruz. Son deprem felaketinde de açık olarak görüldüğü gibi dijital haberleşme altyapısı yetersiz, çağın gereklerini karşılayamıyor. Son olarak da bu konudaki yasal düzenlemeler ve teşvikler yeşil-dijital dönüşümü destekleyemiyor. Bu nedenle önümüzdeki üç öncelikli konu, bilişim uzmanı yetiştirilmesi, dijital altyapının yaygınlaştırılması ve yeşil-dijital dönüşümü sağlayacak politikaların tasarlanmasıdır.

Türkiye’nin uluslararası iş bölümündeki payı ve buna dijital dönüşümün etkisi nedir? Bu kapsamda otomotiv sektörünü ele alır mısınız?

Türkiye’nin dünya ihracatındaki payı yaklaşık yüzde 1, en büyük ihraç kalemleri ise ulaşım araçları, makine, mineral yakıt ve yağlar, demir-çelik ve elektrik-elektronik ürünler. Geleneksel emek yoğun tekstil ve hazır giyim ürünleri de önemli bir ihraç kalemi. Ulaşım araçlarının hemen hemen tamamını otomobil oluşturuyor. Burada görüldüğü gibi ulaşım araçları en büyük ihraç kalemini oluşturuyor, fakat bu sektör Avrupa değer zincirleri ile entegre olduğu için ithalat düzeyi de çok fazla. 2022’de ulaşım araçları ithalatı 17.7 milyar dolardı. Bir başka deyişle ulaşım araçları net ihracatı, yani sektörün Türkiye’ye kazandırdığı döviz miktarı 2022’de 9.1 milyar dolardı. Aynı yıl tekstil ve hazır giyim ithalatı ise sadece 4.4 milyar dolardı. Görüldüğü gibi 2022’de hâlâ Türkiye’nin en önemli döviz kazandıran sektörü tekstil ve hazır giyim sektörü (net ihracat 24.0 milyar dolar). Makine, mineral yakıt ve yağlar, demir-çelik ve elektrik-elektronik ürünlerde Türkiye net ithalatçı.

Bu veriler bize Türkiye’nin uluslararası iş bölümünde hâlâ emek yoğun ve orta teknolojili ürünlerde uzmanlaştığını gösteriyor. Türkiye’nin güçlü olduğu otomotiv sektöründe hızlı bir dönüşüm yaşanıyor. Bu dönüşümde üç teknoloji grubu öne çıktı: Temiz enerji (elektrik motorlu otomobiller), sensörler ve elektronik (kontrol sistemleri) ve yazılım (otonom otomobiller). Bu teknolojiler sadece otomobillerin kendisini değil, karayolları alt yapısından ulaşım hizmetlerine, bakım onarımdan benzin istasyonlarına kadar otomotiv sektörüne destek sağlayan tüm ürün ve hizmetlerde de köklü değişimlere yol açıyor. Türkiye’deki otomotiv sektörü bu teknolojilere adapte olabilecek sınai ve teknolojik birikim ve yeteneğe sahip fakat bu teknolojilerin geliştirilmesi konusunda önemli kısıtlar var. Bu kısıtların en önemlisi Türkiye’de elektronik ve yazılım sektörlerinin yeterince gelişmemiş olması.

Otomotiv sektörü mevcut haliyle orta dönemde (yaklaşık 10 yıllık dönemde) istihdam, üretim ve ihracat açısından Türkiye’nin en önemli sektörlerinden biri olmaya devam edecek fakat bu konumunu koruyabilmesi ve Türkiye’nin uzun dönemde büyümesine katkıda bulunabilmesi için dijital dönüşüme çok hızlı bir şekilde adapte olması ve yeni teknolojileri geliştirebilmesi gerekli. Bu da sadece otomotiv sektöründe değil, tüm sınai yapıda dijital dönüşümün gerçekleşmesiyle mümkün olabilir.

Dijital dönüşümle birlikte iş kollarında ne tür yenilikler öngörüyorsunuz?

Firmalar açısından dijital dönüşümün üç önemli etkisi var: Ürünlerde dönüşüm, üretim süreçlerinde dönüşüm ve her alanda verinin ön plana çıkması. Otomobil örneğinde olduğu gibi artık hemen hemen tüm ürünler dijital dönüşümden etkilenmiş durumda. En basit ürünlerde bile dijital teknolojiler ve yazılım kullanılıyor. Bazı durumlarda ürün tamamen dijital hale dönüşüyor ve yeni ürünler ortaya çıkıyor. Bu dönüşüme ayak uyduramayan firmaların piyasa payı hızlı bir şekilde düşüyor ve sonuçta bu firmalar piyasadan tamamen çıkmak zorunda kalıyor.

Üretim süreçlerindeki dönüşüm de ürünlerdeki dönüşüm kadar köklü. Basın-yayım gibi sektörlerde üretim süreci toptan değişiyor, pek çok sektörde dijital teknolojiler üretim sürecinin her aşamasında yaygın olarak kullanılıyor. Son olarak, verinin toplanması ve işlenmesi tüm firmalar açısından hayati öneme sahip oluyor. Müşteri ihtiyaçlarını belirlemekten tedarik ve satış kanallarının optimizasyonuna kadar her aşamada çok çeşitli verilerin derlenmesi ve işlenmesi gerekli. Verinin önem kazanması, veri güvenliği konusunu da gündeme getiriyor.

Firmaların bu üç alandaki dönüşüme en azından ayak uydurabilmesi gerekli. Bunun için dijital teknolojilerin sunduğu olanakların farkında olmak ve en uygun dijital çözümleri hızlı bir şekilde uygulayacak bilgi ve birikime sahip olmak çok önemli. Her firma hem teknolojik gelişmeleri çok yakından takip etmeli hem de dijital teknolojileri etkin bir şekilde kullanabilecek ve geliştirebilecek personeli yetiştirebilmeli. Aslında dijital teknolojiler bu alanda da yeni olanaklar sunuyor. Özellikle açık kaynak yazılımlar firmalara ücretsiz ve nitelikli seçenekler sunuyor, tabii bu seçeneklerden faydalanabilmek için firmaların açık kaynak topluluklarında aktif olabilecek personeli istihdam etmesi gerekli.

Sonuç olarak, yeşil-dijital teknolojiler tüm dünyada çok büyük dönüşümlere yol açıyor. Bu dönüşümde öncü rolü oynayan firmalar hızla büyüyecek ve küresel ölçekte belirleyici olacak, dijital teknolojilere uyum sağlayanlar varlığını koruyabilecek, uyum sağlayamayanlar ise kısa bir süre içerisinde piyasadan çekilmek zorunda kalacaklar. Bir başka deyişle, “yaratıcı yıkım” olarak adlandırılan teknolojik değişim sürecinin “yaratıcı” kısmında yer alamayanlar, büyük olasılıkla “yıkım”la karşılaşacaklar.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next