Altınbaş Üniversitesi AUTONOM Merkez Müdürü Doç Dr. Süleyman Baştürk Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

“Ulaşımda elektrikli araçlara geçiş çok önemli”

Doç. Dr. SÜLEYMAN BAŞTÜRK

Altınbaş Üniversitesi

Elektrikli, Otonom ve İnsansız Araçlar Uygulama ve Araştırma Merkezi (AUTONOM) Merkez Müdürü

“Elektrikli araçlar için ihtiyaç duyulacak olan elektriğin, fosil bazlı enerji kaynakları yerine rüzgâr ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilmesi gerekiyor.”

Türkiye’de ve dünyada elektrikli araba kullanım oranları hangi doğrultuda ilerliyor? Yıl sonuna yaklaşırken, önümüzdeki dönemde nasıl bir büyüme bekleniyor?

Elektrikli araçlara olan ilginin dünyada ve ülkemizde sürekli olarak arttığını görüyoruz. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) geçtiğimiz Mayıs ayında yayınlanan Global EV Outlook 2022 Raporu’na göre; dünyada 2021 yılında elektrikli araç satışlarının rekor kırarak 6,6 milyon adede ve yaklaşık 280 milyar dolarlık bir hacme ulaştığı, bir önceki yıla göre de iki katına çıktığı görülüyor. Bu seviye tüm araç satışlarının yüzde 10’unu oluşturuyor. 2022 yılının ilk çeyreğinde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 75’lik bir artışla 2 milyon araç satıldı. Dünyadaki elektrikli araç modeli sayısı da 2015 yılına göre beş kat artışla yaklaşık 450 farklı modele ulaştı. Dünyadaki elektrikli araç satışının yaklaşık yarısının Çin’de gerçekleştiğini görüyoruz. Avrupa 2,3 milyon satışla Çin’in arkasından geliyor, ABD ise 630 bin satışla üçüncü sırada yer alıyor.

Türkiye’deki elektrikli araç satışlarına baktığımızda ise; TEHAD’ın raporlarına göre 2021 yılının ilk altı ayında 894 adet yüzde yüz elektrikli araç satışı varken, 2022 yılının ilk altı ayında üç katı bir artışla toplam 2 bin 413 adet elektrikli araç satışı gerçekleşti. Bu noktada, Türkiye’de yapılan elektrikli araç satışlarının bir kısmının distribütör kanalıyla değil, paralel ithalat yoluyla yapıldığını da dikkate almak gerekiyor. Hibrit araç satışlarına baktığımızda ise; 2021 yılının ilk altı ayında 11 bin 851 hibrit araç satışı yapılmışken, 2022 yılının aynı döneminde ise 9 bin 731 adet hibrit araç satışı yapıldı. Yaşanan bu düşüşün pandemi döneminde ortaya çıkan ve halen etkileri devam eden çip tedariğinde yaşanan sorunlardan kaynaklandığı değerlendiriliyor.

Elektrikli ve hibrit araç satışlarında yaşanan son yıllardaki bu yükselişin önümüzdeki dönemde de devam edeceği ön görülüyor. Yapılan projeksiyonlara göre; dünyada 2025 yılında toplam elektrikli araç satışlarının 18 milyon adede, 2030 yılında da 30 milyon adet seviyelerine çıkacağı tahmin ediliyor. Satışların bu hızla devam etmesi durumunda, 2021 yılında dünyada toplam 18 milyon olan elektrikli araç sayısının 2030’da 200 milyona çıkması bekleniyor.

“Ülkemizdeki enerji santrali yatırımları hedefe yönelik planlanmalı”

Elektrikli araçların karbonsuzlaşmadaki rolü nedir? Yenilenebilir enerji kullanımı konusunda Türkiye’de neler yapılıyor?

Paris Anlaşması’na göre, 2050 yılına kadar iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında binalarda kullanılan enerjide net sıfır emisyon hedefi bulunuyor. Bu anlaşmaya taraf olan ülkeler de bu hedefe yönelik çeşitli politikalar ve teşvikler geliştiriyorlar. İstanbul Politikalar Merkezi’nin raporuna göre, ülkemizde 2020 yılındaki enerji tüketiminden kaynaklanan karbondioksit emisyonu toplamı 342 milyon ton iken, bunun yaklaşık yüzde 23’ü, yani 80 milyon tonu ulaşım sektöründen kaynaklanıyor. 2050 sıfır emisyon hedefi için ulaşımdan kaynaklanan bu emisyon miktarının 2030 yılında 65 milyon tona, 2050’de de 29 milyon tona düşürülmesi beklenmektedir. Dolayısıyla hedeflenen emisyon değerlerine ulaşabilmek için ulaşım sektöründe elektrikli araçlara geçiş büyük önem taşıyor. Tabii burada elektrikli araçları şarj etmek için kullanılan elektriğin hangi yöntemle üretildiği de önem kazanıyor. Bu sebeple elektrikli araçlar için ihtiyaç duyulacak olan elektriğin fosil bazlı enerji kaynakları yerine rüzgâr ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilmesi gerekiyor. Ülkemizde 2020 yılı itibariyle fosil bazlı enerji kaynaklarını (taş kömürü, ithal kömür, linyit, doğal gaz gibi) kullanan enerji santrallerinin kurulu gücü 44,7 GW iken, güneş ve rüzgâr enerji santrallerinin toplam kurulu gücü 19,5 GW civarındadır. Yenilenebilir enerji santrallerinin kurulu gücünün sıfır emisyon hedefi doğrultusunda 2030 yılında 69 GW’a, 2050’de de 255 GW’a çıkarılması hedeflenmelidir. Dolayısıyla ülkemizdeki enerji santrali yatırımlarının da bu hedefe yönelik olarak planlanması gerekiyor.

Karbon emisyonu sizce tamamen ortadan kaldırılabilir mi? Bunun için hangi çalışmaları yapmak gerekiyor?

Bilinen fosil yakıt rezervlerinin 2040’lı yıllarda tükeneceği öngörülüyor. Olağanüstü yeni rezerv bulunmaması durumunda, 2040’lı yıllardan sonra zaten belki de zorunlu olarak sıfır karbon emisyonuna geçmiş olacağız. Ancak bu yıllara kadar sıfır emisyon hedefi doğrultusunda, gerek enerji santrallerinin yenilenebilir santrallerle değiştirilmesi, gerekse de elektrikli araçların kullanımının yaygınlaşmasıyla karbon emisyon değerleri büyük oranda azaltılabilir.

“Batarya teknolojilerinin gelişmesi gerekiyor”

Elektrikli araçların yaygınlaşabilmesinin önemi nedir? Geçiş sürecinde öncelikli olarak hangi alanlarda gelişme sağlanması gerekiyor?

Daha önce de belirttiğim gibi, 2050 yılındaki sıfır emisyon hedefi için elektrikli araçların yaygınlaşması büyük önem taşıyor. Toplam karbondioksit emisyonunun yaklaşık yüzde 23’ünü oluşturan ulaşım sektöründeki emisyonu azaltmanın en önemli ve etkin yolu, özel ve toplu ulaşımda elektrikli araçların yaygınlaşmasıdır. Tabii elektrikli araçların yaygınlaşabilmesi için özellikle batarya teknolojilerinde gelişmeye ihtiyaç duyuluyor. Batarya teknolojisinin gelişmesiyle birlikte batarya fiyatlarında büyük düşüş olacak ve elektrikli araçlar pazarda daha rekabetçi bir fiyata sahip olacak. Elektrikli araçlarda yaygın olarak kullanılan lityum iyon bataryaların fiyatları 2010-2020 arasında yüzde 89 düşüş göstermişken, sadece 2020 yılında yüzde 13’lük bir düşüş oldu. Bu alanda özellikle ar-ge çalışmalarının arttırılması gerekiyor. Bataryaların araçla birlikte satılması yerine kiralanması gibi farklı kullanım konseptlerinin devreye girmesi de elektrikli araç tüketicileri için tercih nedeni olabilir. Bir diğer konu da şarj istasyonları konusudur. Elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla birlikte batarya şarj istasyonlarının da yaygınlaşmasına ihtiyaç duyuluyor. Bununla birlikte hızlı şarj konusu da önem arz ediyor. Özel araç sahiplerinin özellikle uzun yolda elektrikli araç tercihlerini etkilemesinden dolayı hızlı şarj teknolojisinde de gelişime ihtiyaç duyuluyor. Öte yandan elektrikli aracın güç ünitesi olarak ele alabileceğimiz elektrik motoru ve kontrolü teknolojisi de enerji verimliliği açısından büyük önem taşıyor.

Türkiye, elektrikli araçlar konusunda küresel üretime ne gibi katkılar sunabilir? Bu alanda ülkemizde yapılan önemli çalışmalar nelerdir?

Elektrikli araç üretimi alanında ülkemizde yatırımlar artıyor Bunlardan en önemlisi Türkiye’nin Otomobili Ortak Girişimi olarak kurulan ve artık bir marka haline gelen TOGG’dur. TOGG yetkililerinin verdiği bilgiye göre, 2023 yılının ilk çeyreğinde TOGG marka yüzde yüz elektrikli araçları yollarımızda görmeye başlayacağız. TOGG, sadece iç pazarı hedeflemiyor, küresel anlamda pazardan pay almayı amaçlıyor. Binek araç üretimi dışında Bozankaya ve Belka gibi elektrikli otobüs üreten ve ihracat yapan firmalarımız da bulunuyor. Ayrıca raylı sistemlerde de zaten büyük oranda elektrikli lokomotifler kullanılıyor. Bu sektöre yapılan yatırımların ve talebin artmasıyla küresel ortamda rekabetçi olabilecek firma sayımızın da artacağını ve bu alanda dünyada söz sahibi olabileceğimizi öngörüyoruz.

“Elektrikli araçlar enerji maliyetleri açısından büyük avantaja sahip”

Elektrikli araçlar konusunda 2022 yılını Türkiye kullanıcıları açısından nasıl buluyorsunuz? Gelecek tahminlerinizi alabilir miyiz?

Türkiye’de 2022 yılında özellikle hibrit araçlarda Toyota’nın yanında Fiat Egea ve Honda’nın Hibrit modellerinin de pazara girdiğini ve pay aldığını görüyoruz. 2023 yılının ilk çeyreğinde TOGG’un da yollara çıkmasıyla kullanıcılar açısından alternatiflerin artacağı anlaşılıyor. Ayrıca, yakıt fiyatlarında özellikle son dönemde yaşanan ve neredeyse bir yılda 4 kata varan artışlar, elektrikli araçların enerji maliyetleri açısından büyük bir avantaja sahip olduğunu ve tüketiciler açısından cezbedici bir faktör olacağını gösteriyor.

Altınbaş Üniversitesi bünyesinde elektrikli araçlar konusunda yaptığınız çalışmaları anlatır mısınız?

Elektrikli araçların gelecekte artık daha fazla hayatımızda yer alacağı görülüyor. Hem binek araç hem de toplu taşımada elektrikli araçların yaygınlaşması söz konusu olacak. Bununla beraber de batarya teknolojisinden elektrik motoruna ve motor sürücülerine, otonom sistemlerden mobilite ekosistemine kadar gelişmeye açık ve ar-ge yapılmasına gerek olan birçok alan bulunuyor. Söz konusu süreçlerde elektrikli otomobil üreticileri ile üniversitelerin ortak çalışma yapması büyük önem taşıyor. Biz Altınbaş Üniversitesi olarak, 2018 yılında elektrikli araç takımımız EVA TEAM ile başlattığımız bu alandaki çalışmalarımızı, 2021 yılında Elektrikli, Otonom ve İnsansız Araçlar Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne (AUTONOM) dönüştürerek büyük bir atılım yaptık. Merkez bünyesinde hâlihazırda yürüttüğümüz birçok projenin yanında elektrikli araç üreticileri ile de proje çalışmaları yürütüyoruz. Üreticilerin bu tarz iş birliklerini artırmaları hem bu alanda akademik alt yapının gelişimini ve sorunların çözümünü sağlayacak, hem de sektörün yetişmiş insan gücü ihtiyacına büyük katkı oluşturacak.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next