PwC Türkiye Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Türkiye, referans model olarak Avrupa ve Çin ile beraber elektromobiliteye geçiyor

Kağan Karamanoğlu

PwC Strategy& Europe ile ortak ve Strategy& Türkiye Ülke Lideri                   

 

Tolga Baloğlu

PwC Türkiye ve Endüstriyel İmalat ve Otomotiv Danışmanlık Lideri Ortağı      

  

“Türkiye, elektrikli araçlar için lider bir üretici ve pazar olmayı hedefliyor. Türk hükümetine göre, 2030 gibi erken bir tarihte, çoğunluğu yerli üretim olan yaklaşık 2 milyon elektrikli araç Türkiye yollarında olacak. e-Mobilitenin geleceği Avrupa ülkelerinde de parlak görünüyor. Türk ulusal otomobil projesi TOGG, hükümetin ülkede elektromobiliteyi teşvik etme motivasyonu ve elektrikli araçlara yönelik yüksek küresel talep Türkiye pazarını güçlendiriyor.”

Türkiye, elektrikli araçlar için lider bir üretici ve pazar olmayı hedefliyor. Türk hükümetine göre, 2030 gibi erken bir tarihte, çoğunluğu yerli üretim olan yaklaşık 2 milyon elektrikli araç Türkiye yollarında olacak. Böylece bu araçların üçte birinden fazlası elektrikli olacak. Burada rol oynayan faktörler arasında Türk vatandaşları arasında artan çevre bilinci ve buna bağlı olarak içten yanmalı motorlu araçlara ekolojik alternatiflere yönelik talep yer alıyor. PwC Autofacts® ve PwC'nin küresel strateji danışmanlığı ürünü olan Strategy&'nin en son “Elektrikli Araç Satış İncelemesi”ne göre, şarjlı elektrikli araçların (BEV) (891 adet) ve kabloyla şarj edilebilen elektrikli araçların (PHEV) (295 adet) satışları Haziran 2021'e kadar nispeten düşük seyretse de, hibrit araçların pazar payı yüzde 6,3'e yükselerek neredeyse Norveç pazarındaki tam hibritlerle aynı seviyeye (yüzde 7,1) ulaştı. Hedefine ulaşmak için Türkiye, altyapısına yani şarj istasyonlarına büyük yatırımlar yapmayı ve elektrikli araç üreticilerini vergi indirimi, ithalatta gümrük vergisi muafiyeti, ücretsiz arazi temini ve işgücü maliyetlerine yönelik devlet sübvansiyonlarıyla desteklemeyi planlıyor. Türk milli otomobil projesi TOGG'un, 2022'de planlanan ilk lansmanıyla önemli bir hızlandırıcı rol oynaması bekleniyor.

Avrupa ülkeleri iyi bir referans noktası oluşturuyor

e-Mobilitenin geleceği Avrupa ülkelerinde de parlak görünüyor: Brüksel'deki iklim düzenlemeleri, 2035'ten itibaren içten yanmalı motorlara yönelik planlanan yasak ve tüketicilerin artan çevre bilinciyle beraber, Avrupa’nın beş ana pazarı olan Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya ve İspanya, 2021'in ikinci çeyreğinde toplam 900 bini üzerinde araç satış hacmi ve yüzde 37,7'lik pazar payıyla küresel elektrikli araç pazarındaki lider konumlarını korumayı başardılar. Almanya, 2021'in ikinci çeyreğinde 289 bin 47 yeni elektrikli araç satışıyla bu alanda lider konumda. 2020'nin ikinci çeyreğine kıyasla, beş ana ülke pazarı yüzde 295 oranında büyüdü. Önceki çeyreklerde olduğu gibi, bu büyümeyi sağlayan ana faktörler yüzde 327 artışla şarj edilebilen hibritlerdi; onu yüzde 307 ile tam hibrit araçlar izledi. Akülü elektrikli araçlar da yüzde 242 ile bir önceki çeyreğe göre yüksek bir artış gösterdi.

Bir içten yanmalı motor (ICE), ortalama 20 yıl boyunca güvenilir bir şekilde çalışacaktır. Bu nedenle bugün içten yanmalı motorlu bir araç satın alan herkes 2035'ten sonra teorik olarak aracının hala çalışır durumda olacağını, ancak bu tarihten sonra Avrupa Komisyonu'nun iklim gereksinimlerini karşılamayacağını hesaba katmalı. Bu nedenle birçok tüketici halihazırda elektrikli bir modeli tercih ediyor ve sonuç olarak pazardaki talebi artırıyor. AB, iklim paketiyle, nüfusun daha iyi sağlık, yaşam kalitesi ve daha temiz çevre ihtiyaçlarına cevap veriyor. Bu “ikiz güçler” tarafından yönlendirilen Avrupalı ​​sürücüler, artık elektrikli araçlar için lüks içten yanmalı motorlu araçlarla karşılaştırılabilir fiyatlar ödemeye hazırlar. Üreticiler buna orta ve lüks segmentte yüksek kaliteli modeller üreterek cevap veriyor.

“Teknolojiye yatırım ve yasal gereklilikler Çin'deki pazarı güçlendiriyor.”

Çin'in Şanghay, Pekin veya Shenyang gibi büyük şehirlerinde yaşadığı en büyük zorlukları çevre ve sağlık üzerindeki ağır yük oluşturuyor. Şehirlerini daha temiz hale getirmek için kullandıkları unsurlar arasında çevre dostu mobilite için destek ve nüfusun elektrikli araç satın alması için teşvikler yer alıyor. En son yayımlanan “Elektrikli Araç Satış İncelemesi”nde yer alan verilerimiz, Çin'in teknolojik gelişmeler ve yasal gereklilikler sayesinde küresel e-mobilite sıralamasında yüzde 14,9'luk nispi pazar payıyla ikinci sıraya tırmanmayı başardığını gösteriyor. Buradaki ana büyüme faktörü şarf edilebilen elektrikli araç (BEV) satışı oluşturuyor. BEV’lerin payı 2020'nin ikinci çeyreğinde yüzde 3,8'den şimdi yüzde 11,1'e yükseldi. Avrupa’nın ana pazarları bile bu tip elektrikli araçlarda sadece yüzde 8'lik bir paya sahip.

ABD'nin, küresel araç liginde önemli bir rakip

PHEV'lerin, BEV'lerin ve tam hibritlerin satışları çeyreklik olarak üç haneli büyüme kaydetmesine rağmen, ABD yüzde 7,0'lık bir payla küresel elektrikli araç liginde bir rakip olmaya devam ediyor. Elektrikli araçların üretimi ve satın alınması için gelecekteki olası teşvikler, nüfus arasında artan çevre bilinciyle birleştiğinde, elektrikli araç pazarında daha güçlü bir büyümeye yol açabilir, ancak şehirler dışında ülke genelinde elektromobilitenin kabulünü artırmak bir zorluk olmaya devam ediyor. Elektrikli araç satışlarının göreceli büyümesine baktığımızda, ABD'de çevre bilincinin ve çevreci eğilimlerin arttığını görebiliriz: 2021'in ikinci çeyreğinde, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 264 daha fazla PHEV, yüzde 121 daha fazla BEV ve yüzde 104 daha fazla tam hibrit araç satıldı.

AB, Çin ve ABD'de farklı pazar etmenleri

Avrupa, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki gelişmeleri karşılaştırırsak, piyasaların aynı itici güçlere tabi olmadığını görebiliriz. Pazar gelişimini şekillendiren faktörler oldukça çeşitlidir, bu nedenle otomobil üreticilerinin ürün yelpazesini her bölge için buna göre uyarlaması gerekir.

Çin pazarı stratejik bir yaklaşımla hareket ediyor. Hükümetin elektrikli araç gündemini zorlamak için iki ana motivasyonu var: Biri teknolojik, diğeri çevresel. Bu motivasyonlar Çin'i önde gelen bir yüksek teknoloji ülkesi haline getirmeyi amaçlarken, kirliliği azaltarak erken ölümleri azaltıp yaşam kalitesini iyileştirme arzusu içindedir. Bu hedeflere ulaşmak için ülke, elektrikli araçların geliştirilmesi, üretimi ve satışı için kapsamlı bir sübvansiyon programı oluşturdu. Çin'de mevcut olan elektrikli araçların çoğu küçük ve ucuz. Bu uygun fiyatlar, maliyetlerin devlet tarafından sübvanse edilmesiyle mümkün olabiliyor.

Avrupa'da ise yetkililer, kirlilik ve iklim değişikliğiyle ilgili endişelerden kaynaklanan önemli bir halk hareketine gecikmeli de olsa tepki gösterdi. Başlangıçta üreticiler, elektrikli modellerini müşterilerin ihtiyaçlarına göre uyarlayamadı. Bunu, özellikle özel müşterileri caydıran yüksek alım fiyatları engeli izledi. Bununla birlikte, devlet tarafından finanse edilen programlardan gelen teşviklerle desteklenen elektrikli araç pazarı büyüme yörüngesine girdi. Gelecekte, düşen üretim maliyetlerinin doğal fiyat düşüşlerine yol açması bekleniyor, böylelikle mevcut yüksek talep karşılanabilecek. Fransa'daki Renault ZOE ve Almanya'daki Golf sınıfı VW ID.3 gibi Avrupa'daki en popüler BEV modelleri, Avrupa pazarının ana akım bir pazar olduğunu gösteriyor.

Amerika Birleşik Devletleri'nde talep çoğunlukla en yeni cihazları talep eden yüksek teknoloji meraklısı müşterilere hizmet veren lüks pazarla sınırlı. Biden yönetiminin yatırımları ve teşvikleri, artan çevre bilinci ve sürekli gelişen teknoloji, piyasanın ana akım haline gelmesine yardımcı olabilir. Ford F-150 Lightning için ön siparişlerin yüksek olması bu yönde önemli bir adım atıldığını gösteriyor.

“Türkiye başarılı bir e-mobilite ülkesi olma hedefine doğru ilerliyor.”

Türkiye'de gelişen bir elektrikli araç sektörünü temsil eden birkaç işaret var: Türk ulusal otomobil projesi TOGG, hükümetin ülkede elektromobiliteyi teşvik etme motivasyonu ve elektrikli araçlara yönelik yüksek küresel talep Türkiye pazarını güçlendiriyor. Türkiye bir otomotiv ihracat merkezi. Yüksek eğitimli iş gücü ve nispeten düşük işçilik maliyetleri avantajına sahip. Hükümetin güçlü teşvikiyle, bu faktörler artık iç pazarın yararına daha da fazla kullanılıyor, ki bu Türkiye'de elektromobilite için iyi bir haber.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next