TOBB Dijital Dönüşüm Görev Gücü Başkanı Mustafa Uğuz Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Mustafa Uğuz

TOBB Dijital Dönüşüm Görev Gücü Başkanı

“Türkiye’nin dijitalleşmeyle ilgili uluslararası platformlarda yetkin ve müzakereci kişilerce temsili son derece önemlidir”

“Dijital geçiş süreci için veri egemenliği kritik öneme sahiptir. Türkiye’nin güvenli ülke olarak kabul edilmesi için yapılması gereken birtakım değişiklikler mevcuttur. Bunlardan birincisi, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun, Avrupa Genel Veri Koruma Tüzüğü’ne uygun hale getirilmesidir. Bu da kanunun tamamının, Avrupa’daki muadili ile uyumlaştırılması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, Avrupa Birliği, kendi kullandığı kanunun büyük ölçüde benzerini kullanan Türkiye’yi güvenli ülke kabul edebilecektir.”

Yapay zekâ çalışmaları, önümüzdeki dönemde geleneksel sektörler de dahil olmak üzere teknolojiyi nasıl etkileyecek? Sektörler ve meslekler geleceklerini nasıl planlamalıdır?

Yapay zekâ verileri, algoritmaları ve işlem gücünü birleştiren bir teknolojiler topluluğudur. Hızla gelişmekte ve tüm sektörleri etkilemektedir. Bilgi işleme hızındaki ilerlemeler, yüksek hızlı işlemciler ve artan veri kullanılabilirliği yapay zekânın son dönemdeki çok hızlı yükselişinin arkasındaki temel unsurlardır. Yapay zekâ kullanımının yaygınlaşması sağlık hizmetlerinin iyileşmesini, teşhislerin daha kesin olmasını, tarımda verimliliğin artmasını ve iklim değişikliğinin etkilerinin hafifletilmesini sağlayacaktır.  Ayrıca kestirimci bakım yoluyla üretim sistemlerinin verimliliği artacaktır.

Teknik açıdan, günümüzde yapay zekâ, geniş veri tabanlarından bilgileri çıkarmak ve kullanmak için çeşitli matematiksel yöntemleri kapsayan makine öğrenimi tekniklerinin hakimiyetindedir. Bu da otomatik karar verme sistemlerinin hem güçlü hem de zayıf olmasını sağlayan temel etmendir. Makine öğrenimi modeli verilerden karmaşık yapıları otomatik olarak öğrenebilir, ancak öğrenilen modeller, açık kuralların olmaması nedeniyle gerçek hayatı anlamada sınırlı olmaktadır.  Makine öğrenimi algoritmaları, her türlü karmaşık veri arasındaki korelasyonları çıkarmak için güçlüdür, ancak bu korelasyonların anlamlı olduğuna ve gerçek nedensel ilişkilere karşılık geldiğine dair güçlü bir garanti yoktur.

Yapay zekâ karar verme ve otonom süreçler için hayati rol oynamaya başladı. Bu da yaşamlarımız için potansiyel sonuçlar doğurmaktadır. Yapay zekânın giderek birçok sektörde yaygın şekilde kullanılmasıyla birlikte hem kullanıcıları hem de üreticileri etkileyen ciddi sonuçları olacaktır. Bu sonuçlar, yakın gelecekte toplumlarda çok tartışılan konular haline gelecektir. Bu yüzden yapay zekâ kullanımı arttıkça sektörlerin, siber güvenlik, bilişim hukuku, mahremiyet konularında bilgili uzmanlara ihtiyacı olacaktır. Disiplinler arası çalışma yeteneği yüksek, siber güvenlik, yapay zekâ ve bilişim hukuku alanında bilgili kişilerin istihdam edilmesi, yetiştirilmesi ve ilgili departmanların kurulması sektörler için son derece önemlidir.

“Dijital dönüşüm, iklim değişikliğiyle birlikte Avrupa dönüşüm stratejisinin iki ayağından biridir” 

Türkiye’nin ihracatı için çok önemli bir pazar olan Avrupa Birliği’nde dijitalleşme konusunda ne gibi gelişmeler yaşanmaktadır?

Dijital teknolojiler ekonomiyi ve toplumu dönüştürerek günlük yaşamı ve tüm sektörleri   etkilemektedir. Veri bu dönüşümün merkezinde olup, veriye dayalı yenilikler örneğin kişiselleştirilmiş tıp vatandaşlar için önemli faydalar sağlayacaktır. Bireylerin sürekli artan miktarda veri üreteceği bir toplumda, verilerin toplanma ve kullanılma şeklinin Avrupa değerlerine uygunluğu, AB’de bireyin çıkarlarını ilk sıraya koymaktadır.

Dijital dönüşüm, iklim değişikliğiyle birlikte Avrupa dönüşüm stratejisinin iki ayağından biridir.  Covid-19 salgını AB’nin dijital dönüşümünü her zamankinden daha gerekli hale getirmiştir. Dünya, dördüncü sanayi devriminin bir sonraki aşamasının eşiğindedir. Avrupa veri işleme, yapay zekâ, nesnelerin interneti ve siber güvenlik alanlarında yoğun bir şekilde çalışmaktadır. Avrupa dışındaki ABD’li aktörlerin kişisel veri toplama ve bulut bilişimde başı çektiği ilk yıllara göre, bu çalışmalar Avrupa'yı çok daha avantajlı bir konuma getirecektir.

450 milyonluk pazarı ve bununla birlikte kanun yapıcı ve düzenleyici gücüyle AB dijitalleşme konusunda öne çıkmaktadır. Ünlü "Brüksel etkisi" AB’nin oluşturduğu mevzuatları dünya çapında yaygınlaştırırken, AB vatandaşlarının da en yüksek standartlarda ürün ve hizmetlere ulaşmasını sağlamaktadır. Bu etki dijital dönüşüm alanında da geçerlidir. 2018'de yürürlüğe giren “Genel Veri Koruma Yönetmeliği” (GDPR) bunun en güzel örneğidir. Tüm dünyada GDPR örnek alınarak benzer yasal düzenlemeler yapılmıştı. Bu düzenlemeler halen devam etmektedir.

Dijital geçiş süreci için veri egemenliği kritik öneme sahiptir. Bu nedenle AB, “GAIA-X AB Bulutu” projesini başlatmıştır. GAIA-X’in amacı Avrupa veri altyapısı için ortak gereksinimler geliştirmektir. Bu nedenle açıklık, şeffaflık ve diğer Avrupa ülkelerine bağlanma yeteneği GAIA-X'in merkezinde yer almaktadır. Avrupa ülkeleri, şirketler ve üniversiteler şu anda GAIA-X projesinde aktif olarak destek vermektedir.

Avrupa Birliği, pandemiden dolayı 750 milyar euro'luk “Kurtarma Planı”nı devreye almıştır. Bu kurtarma planının en az yüzde 20'si dijital yatırımı finanse edecektir. 150 milyar euro’luk bu plan Avrupa'nın şimdiye kadar gördüğü en büyük dijital yatırım planıdır. Bu kapsamda, çalışanların dijital geçiş için ihtiyaç duydukları becerilere yatırım yapılacaktır. Ayrıca, güvenlik, gizlilik ve veri taşınabilirliği konusunda en yüksek standartlarla veri depolamak ve yönetmek için birinci sınıf bir altyapı olan Avrupa bulutu GAIA-X’in oluşturulması, dijital inovasyon merkezlerinin kurulması ve genişletilmesi de desteklenecektir. Bunlar, işletmelerin ihtiyaç duydukları dijital çözümleri bulabilecekleri merkezler olacaktır. Dijital inovasyon merkezleri sayesinde, geleneksel endüstriler veri ve yapay zekâ kullanır hale getirilecektir. AB ayrıca, güvenli ve yüksek hızlı bağlantıyı yaygınlaştırmaya odaklanmıştır. Bu geniş bant kapasitesi, özellikle 5G ve 6G altyapısını artırmak anlamına gelmektedir. AB, 5G -6G'nin ötesi ile ilgili çalışmalara da şimdiden başlamıştır. Bugün küresel üretimin yüzde 10'unu oluşturan AB’nin amacı, AB Komisyon başkanı Ursula Von der Leyen‘nin belirttiği gibi “Dışarıya daha az bağımlı olarak küresel üretimdeki payını iki katına çıkarmaktır”.

Avrupa dijitalleşme ile rekabetçilik için daha iyi veri kullanımının faydalarının yanı sıra sağlık, refah, çevre, şeffaf yönetim ve uygun kamu hizmetlerinde iyileştirmeler elde etmeyi amaçlamaktadır. Böylelikle AB, tek pazar genelinde veri ve veri etkin ürün/hizmetlerin kullanımını ve taleplerini artırmayı amaçlayan veri ekonomisine kapsamlı bir katkı sağlayacaktır.

“AB, ticaretimizde büyük ortağımızdır. Ticaretin bu kadar yoğun olduğu ortamda veri transferi kaçınılmazdır. Mevzuatın GDPR ile tam uyumlu hale getirilmesi ülkemiz ekonomik çıkarlarına son derece güçlü bir şekilde hizmet edecektir.”

Teknolojik gelişmeleri ve dijitalleşen çağı da göz önünde bulundurduğumuzda, ülkemizin de küresel arenada rekabet dinamiklerini destekleyebilecek gerekli altyapı çalışmaları neler olabilir?

Dijitalleşen dünyanın en önemli kaynağı veridir. Verinin saklanması, işlenmesi ve transferi, verinin yönetilmesi açısından çok önemlidir. Veri egemenliği kavramı tüm dünya devletleri açısından ulusal güvenlik seviyesinde ele alınmaktadır. Bu derece önemli hale gelen veriyi teknik olarak yönetebilmek için bulut bilişim altyapılarına yatırım yapılması, veri merkezleri kurulması ve Türkiye’nin kendine ait bir bulutunun olması rekabet dinamikleri açısından önemlidir.

Veri merkezlerinin oluşturulması gibi diğer altyapı çalışması yapılması gereken bir konu da verinin uluslararası transferini sağlamak için gerekli mevzuatsal altyapıyı oluşturmak ve Türkiye’nin veri transferi açısından güvenli bir ülke haline gelmesini sağlayacak gerekli düzenlemeleri yapmaktır. Türkiye’nin Avrupa Birliği nezdinde “Güvenli ülke” statüsü kazanması oldukça önemlidir. Ülkemizin bu statüyü kazanması durumunda kişisel veri aktarımları Türkiye ile Avrupa Birliği arasında serbestçe yapılabilecektir. Şu an mevcut yapıda, yurt dışına kişisel veri aktarımı oldukça zor şartlarda sağlanmaktadır ve çağımızın mevcut hızlı yapısına aykırı durumdadır. Türkiye’nin, Avrupa Birliği nezdinde güvenli ülke sayılması, kişisel veri transferini oldukça kolaylaştıracak ve ülkemizin küresel rekabetteki yerini sağlamlaştıracaktır.

Türkiye’nin güvenli ülke olarak kabul edilmesi için yapılması gereken birtakım değişiklikler mevcuttur. Bunlardan birincisi, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun, Avrupa Genel Veri Koruma Tüzüğü’ne uygun hale getirilmesidir. Burada bahsedilen, sadece belirli maddelerin değiştirilmesi değil, kanunun tamamının, Avrupa’daki muadili ile uyumlaştırılmasıdır. Söz konusu değişiklik yapıldığı takdirde, Türkiye ve Avrupa Birliği’nde uygulanan kanunlar büyük oranda denk hale gelecektir. Dolayısıyla, Avrupa Birliği, kendi kullandığı kanunun büyük ölçüde benzerini kullanan Türkiye’yi güvenli ülke kabul edebilecektir. AB, ticaretimizde büyük ortağımızdır. Ticaretin bu kadar yoğun olduğu ortamda veri transferi kaçınılmazdır. Mevzuatın GDPR ile tam uyumlu hale getirilmesi ülkemiz ekonomik çıkarlarına son derece güçlü bir şekilde hizmet edecektir.

Hızla dijitalleşen rekabet ortamında yeni standartlar, yeni mevzuatlar oluşturulmakta ve devreye alınmaktadır. Bu dijital alanda oluşan standartların, mevzuatların içinde Türkiye’nin etkinde bir şekilde yer alması sadece uygulayıcı değil aynı zamanda yönlendirici ve oluşturucu da olması, son derece kritiktir. Bu yüzden Türkiye’nin dijitalleşme ile ilgili tüm uluslararası platformlarda yetkin ve müzakereci kişilerce temsili son derece önemlidir.

Dünyada önümüzdeki beş yıl içinde ne gibi önemli teknolojik gelişmeler bekleniyor?

Bağlanabilirlik alanındaki gelişmeler, 5G/6G’nın yaygınlaşması, endüstride ve günlük hayatta kullandığımız cihazların ağlara kolayca bağlanabilmesi, elektrik şebekelerinin akıllanması (Smart Grid), interoperability, elektrikli ve internete bağlı araçların hayatımıza girmesi önümüzdeki beş yıl içinde yaşayacağımız önemli teknolojik gelişmeler olacaktır.

2025’de 50 milyar cihazın internete bağlı olması ve bu cihazların 100 zettabyte büyüklüğünde veri üretmesi beklenmektedir. Nesnelerin bu kadar yoğun bir şekilde ağlara bağlandığı ortamda kuşkusuz karşılaşılacak en önemli problemlerden biri de siber saldırılar olacaktır. Nesnelerin hızla internete bağlandığı günümüzde logaritmik olarak siber saldılar da artmaktadır. Teknolojik açıdan yatırımlar yapılırken siber güvenlik alanında da yetkinliklerin, uzmanlıkların geliştirilmesi ve bu alanda yatırımlar yapılması, sektörlerin varlık-yokluk meselesi haline gelecektir.  


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next