Garanti BBVA Yatırım Baş Ekonomisti Nihan Ziya Erdem Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Nihan Ziya Erdem

Garanti Bankası Türkiye Baş Ekonomisti

“Salgın etkisi azalırsa, Türkiye 2021’de yüzde 5 büyüyebilir”

“2021’de salgının ekonomileri etkilemeyeceği varsayımı, yüksek bir büyüme eğiliminin yakalanacağını gösteriyor. Bu varsayıma göre Türkiye ekonomisinin 2021’de, potansiyeline yakın, yüzde 5 civarında büyüyeceğini tahmin ediyoruz. Küresel büyüme eğilimi yara almadan güçlü kalırsa Türkiye ekonomisindeki büyüme eğiliminin de bu seviyede devam etmesini bekliyoruz.”

Covid-19 salgınının dünya ekonomilerine gözlemlenen etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Covid-19 salgınının, küresel boyutta yayılmaya başladığı marttan itibaren dünya ekonomisine etkileri çok kuvvetli oldu. Neredeyse tüm ülkelerin etkilendiği yılın ikinci çeyreğinde küresel ticaretin yavaşlaması ve salgını zayıflatmak amaçlı alınan tedbirler daha önce deneyimlemediğimiz bir krizin ortaya çıkmasına yol açtı. Parasal ve mali desteklerin hızla devreye alınması ise salgının finansal ve ekonomik boyutta yarattığı etkileri azalttı. Ancak hem salgının henüz tam olarak gündemden düşmemesi hem de gelecek aylarda tekrar yayılımının artması ihtimali, olumsuzlukların tamamen geride kalmadığına işaret ediyor.

Covid-19 salgınının kuvveti, süresi ve alınan önlemlerin etkinliği gibi faktörler salgının dünya ekonomisine etkilerini belirleyecek ana değişkenler olacak. Önümüzdeki dönemde hayatın kısa sürede normalleşmesi durumunda, Covid-19’un ekonomi üzerindeki etkisi sadece 2020’de belirgin olabilir. Bu şok, IMF’in tahminlerine göre, dünya ekonomisinin 2020’de yüzde 5’e yakın daralmasına yol açacak. Tahminlere göre, salgının 2021’de etkisini yitirmesiyle, gelişmekte olan ülkelerin desteği ile dünya büyümesi yüzde 5,5 civarına çıkacak. Ancak dünya büyüme tahminleri üzerinde önemli bir belirsizlik olduğu da yine uluslararası kuruluşlar tarafından belirtiliyor. Salgının varsayılandan uzun sürmesi, özellikle şirketlerin işleyişinde, arz-talep ve sektörel değişimler yaratması nedenleriyle ekonomilerde kalıcı değişimler yaratabilir. Öte yandan kısa ya da uzun süreli de olsa salgının öngörülemeyen gelişimi, beklentileri olumsuz etkileyerek ekonomiler üzerinde ek olumsuz baskıya neden olabilir. Söz konusu bu riskler, hem salgına ilişkin gelişmelerin hem de öncü ekonomik göstergelerin sıkı şekilde takip edilmesini gerektiriyor.

Pandeminin Türkiye ekonomisine etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce bu etkiler ne kadar devam edecek?

Pandemi, tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye ekonomisini de olumsuz etkiledi. Mart ortasından itibaren genişleyerek hazirana kadar devam eden kısıtlamalar, aktivitenin hızla daralmasına neden oldu. Bu dönemde, Türkiye’deki daralma süreci diğer ülke ekonomilerine paralel gerçekleşti. Türkiye’de sağlık sektörünün güçlü altyapısı nedeniyle sağlık kaynaklı endişelerin azalmasıyla birlikte, ekonominin hızlı bir normalleşme sürecine girdiğini görüyoruz. Özellikle kısıtlamaların azaltılması sonrasında aktivitenin hızlanması, küresel ticaretin canlanması gibi faktörler, hazirandan başlayarak güçlü bir toparlanmaya işaret ediyor. Bu doğrultuda nisan ve mayıs aylarında önceki yıla göre yüzde 31 daralan sanayi üretimi, haziranda yıllık yüzde 17 arttı. Nisan-mayıs aylarında ihracattaki yıllık yüzde 41 azalma, haziran-temmuz aylarında yüzde 3 büyümeye döndü. Bu doğrultuda, ikinci çeyrekte ekonomide hızlı bir daralma olsa da sonrasındaki toparlanmanın kuvvetli olması, Covid-19 salgınının hane halkı ve şirketler üzerindeki olumsuz etkilerinin azalmasını sağladı. Yılın ilk çeyreğindeki yüzde 4,5’lik kuvvetli büyüme ve ikinci yarıda ekonomideki normalleşmenin desteği ile Covid-19 salgınına rağmen Türkiye’de ekonomik büyümenin 2020’de yüzde 0’ın sınırlı altında kalacağını tahmin ediyoruz.   

Türkiye ekonomisinde toparlanma son aylarda belirginleşse de bu toparlanma hizmet sektöründe sanayi sektörüne göre daha zayıf oldu. Özellikle salgının tüm dünyada turizm ve ilgili sektörlerde yarattığı olumsuz etkiler, Türkiye’de söz konusu sektörler üzerinde de yüksek gerçekleşti. Türkiye ekonomik büyüklüğünün yaklaşık yarısını oluşturan hizmet sektöründe güçlenmenin kademeli olarak devam etmesi, tüm ekonomi için kritik önemde olacak.

Pandeminin etkilerinin ne kadar devam edeceği ise Covid-19’a ilişkin sürecin nasıl ilerleyeceğini öngöremediğimiz için maalesef belirsiz. Yeni bir dalga görülmemesi durumunda ekonomilerde normalleşmenin daha hızlı olmasıyla, etkiler 2021’de ortadan kalkacaktır. Ancak dünyada ya da Türkiye’de yeni bir dalga bu sürecin aksamasına neden olabilir.

“TÜFE yıllık enflasyonu 2020 sonunda yaklaşık yüzde 11 olabilir”

Döviz kurlarında hareketliliğin devam etmesini bekliyor musunuz? Döviz kurlarının seyrinde neler etkili olabilir? 2020’de dolar, euro, enflasyon gibi veriler konusundaki beklentinizi paylaşabilir misiniz?

Haziran-temmuz aylarında oldukça düşük olan finansal piyasalardaki oynaklık, ağustosta arttı. Dönem dönem dış ve/veya iç gelişmeler finansal piyasalarda hareketlilik yaratabiliyor. Son yıllarda bu oynaklığı azaltmaya yönelik atılan adımların yanı sıra ağustos ortasından itibaren TCMB’nin TL likiditesini azaltıcı önlemleri, oynaklığın azalmasını sağlayacaktır. 2020’de küresel piyasalarda Covid-19 salgını etkisiyle risk alma iştahı azaldı. Bu da gelişmekte olan ülke ekonomilerinde portföy çıkışları nedeniyle ülke para birimlerinde değer kayıplarına neden oldu. Son dönemde Euro ise Euro Bölgesi’nde alınan mali önlemlerin ve Euro Bölgesi ekonomilerinin salgın etkisinden hızlı çıktığına ilişkin göstergelerin desteği ile birçok para birimine göre beklentilerin üzerinde değer kazandı. Ancak salgının önümüzdeki dönemdeki seyrine ilişkin belirsizlikler, finansal piyasalara ilişkin öngörü yapılmasını da zorlaştırıyor. 

2020’de TL’deki değer kaybı, enflasyon üzerinde yukarı yönde etki yapacak. Ancak yıl genelinde aşağı yönlü etkilerin daha kuvvetli olmasının desteği ile 2020 sonunda TÜFE yıllık enflasyonun 2019’a göre yaklaşık 1 puan azalarak yüzde 11 seviyesine yakın gerçekleşmesini bekliyoruz.

Tüketici ve finansman kredilerindeki durumu değerlendirebilir misiniz? Önümüzdeki

dönemde nasıl bir seyir izleyeceklerini düşünüyorsunuz?

Covid-19 salgınının ortaya çıkmasıyla birlikte küresel bazda para politikaları gevşetici yönde değiştirildi. Fed, faizi 150 baz puan indirerek yüzde 0-0,25 bandı ile en düşük seviyeye çekti. Faizde alanı olan ülkelerde merkez bankaları, faizi indirerek, diğer ülkelerde ise parasal destekler kullanarak finansal koşulları gevşetici yönde adımlar attı. Böylece salgından etkilenen ekonomilere para politikaları yoluyla destek olundu. Ayrıca maliye politikaları da bu süreci hızlandırıcı yönde kullanıldı.

Türkiye’deki politika uygulamaları dünyaya paralel gerçekleşti. Türkiye’de para ve maliye politikaları, likidite ihtiyacının karşılanması ve iç talebi destekleyerek tüm ekonomideki daraltıcı etkileri azaltmaya yönelik kullanıldı. Bu politikalar, kredi mekanizmasının güçlenmesine yardımcı oldu. Öncelikle ticari tarafta olmak üzere tüketici kredisinde de belirgin ivmelenme gerçekleşti. Ağustos ortası itibarıyla yıllık kredi artış oranları ticari kredide yüzde 30’lara, tüketici kredisinde yüzde 60’lara çıktı. Önümüzdeki dönemde hem tüketim tarafında doygunluğa yaklaşılması hem de TL likiditesindeki sıkılaşmanın yarattığı etkiler nedenleriyle kredi eğiliminin aşağı yönlü olmasını bekliyoruz. Sektörel bazda talebin normalleşeceğini tahmin ettiğimiz yılın ikinci yarısında, bu eğilimin kredilere de yansıyacağını düşünüyoruz. 

“ABD’de, 3 Kasım 2020’de gerçekleştirilecek başkanlık seçiminin sonuçları finansal piyasalarda oynaklık yaratabilir.”

2020’de pandeminin de etkisiyle takip edilmesi gereken önemli göstergeler ve ekonomideki seyri etkileyebileceğini düşündüğünüz önemli başlıklar nelerdir?

Covid-19’un dünya genelindeki seyrine ilişkin veriler hala önemini koruyor. Ağustos 2020’de tekrar artma eğilimindeki vaka sayısının önümüzdeki aylarda nasıl seyredeceği, ekonomilerin toparlanma hızını belirleyecek ana faktör olacak gibi görünüyor. Bu süreçte Covid-19 aşısına dair olumlu/olumsuz gelişmeler, salgının etkisinin ne zaman ortadan kalkabileceğini gösterecek. Bu da finansal piyasalar ve ekonomi için çok önemli. Salgının seyrine paralel aktivite ve istihdam seviyesindeki iyileşmenin durumuna ilişkin göstergeler yakından takip edilecek. Öte yandan ABD’de 3 Kasım 2020’de gerçekleştirilecek başkanlık seçimine ilişkin beklentiler ve seçim sonuçları finansal piyasalarda oynaklık yaratabilir.  

Halen Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı konumundaki Avrupa Birliği ülkelerinde hangi gelişmeleri bekliyorsunuz?

Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ve Ocak 2020’de birlikten çıkan İngiltere, Türkiye için hem ihracat hem de turizm gelirlerine katkıları nedenleriyle en önemli ticaret pazarları. 2019’da ihracat içinde AB ve İngiltere’nin toplam payı yüzde 42, turist sayısındaki payı da yüzde 41. Bu nedenle salgın etkisinin azalması sonrasında bu ülkelerdeki toparlanma, Türkiye ekonomisini olumlu etkileyecektir. Son aylarda özellikle AB ekonomilerinin beklentilerden hızlı normalleşmesi, Türkiye ekonomisini de destekleyen önemli bir faktör oldu. Türkiye ihracatı içinde payı en yüksek ülkelerden olan Almanya, İngiltere, İtalya ve İspanya’da salgının zayıf seyretmesi ve ekonomide normalleşme sürecinin devam etmesi, Türkiye’de ihracat performansını destekleyerek dış dengeye katkı sağlayabilir. Bu doğrultuda AB ülkelerinin pandemi sürecinde ekonomiyi desteklemek amacıyla mali desteği artırma kararı önemli bir gelişme oldu. Özellikle Almanya ekonomisinde 2020’de gerçekleşmesi beklenen daralmanın AB geneli tahmininden daha sınırlı olması, Türkiye ekonomisine yönelik beklentiler için olumlu. Ancak İtalya ve İspanya’da 2020’de öngörülen daha hızlı daralma, bu olumlu etkiyi sınırlandırabilir. Öte yandan İngiltere’nin önümüzdeki dönemde yeni ticaret anlaşmaları yapması bekleniyor. Bu anlaşmalar Türkiye ekonomisi için de önemli.

Türkiye ve dünya ekonomileri için 2021 ve sonrasına dair ekonomik beklenti ve öngörüleriniz nelerdir?

2020’de ortaya çıkan Covid-19 salgını, dünya ve Türkiye ekonomisine ilişkin yılbaşında ortaya konan beklentilerin tamamen değişmesine neden oldu. 2021 ve sonrasına ilişkin öngörüleri oluştururken salgının seyrine ilişkin varsayımlar yapıyoruz. Uluslararası kuruluşların dünya ekonomisine ilişkin beklentileri, 2021’de salgının ekonomileri etkilemeyeceği varsayımı ile yüksek bir büyüme eğiliminin yakalanacağını gösteriyor. Bu varsayımı, Türkiye için yaptığımızda 2021’de ülke ekonomisinin, potansiyeline yakın, yüzde 5 civarında büyüyeceğini tahmin ediyoruz. Küresel büyüme eğiliminin yara almadan, sonraki yıllarda da güçlü kalmasıyla birlikte Türkiye ekonomisinde de büyüme eğiliminin bu seviyelerde devam etmesini bekliyoruz. Ancak ekonomiler üzerindeki etkisi geçtiğimiz aylardaki kadar yüksek olmasa da pandeminin seyri, bu beklentiler üzerinde aşağı yönlü risk yaratabilir. Öte yandan Covid-19 aşısına ilişkin olumlu gelişmeler ya da virüsün etkisini tamamen yitirmesi ise orta-uzun vadeli büyüme eğilimini yukarı yönde destekleyebilecek gelişmeler olacaktır. 


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next