“Veriyi iyi yöneten, dünya ekonomisini de elinde tutacak”
Ülkemizde inovasyonu geliştirmenin yolu, çokuluslu şirketlerle yerli şirketlerin beraber çalışmasını sağlamak diyebiliriz. Fakat şunu da unutmayalım; her şeyin başı da eğitim! Dijital çağın inovasyonda etkisini değerlendirerek, eğitim sisteminin geliştirilerek; merak etmeyi sağlayacak, araştırmayı teşvik edecek, icat yapmayı özendirecek bir yapıda şekillendirilmesi çok önemli.
Ar-Ge ve inovasyon günümüz iş dünyasının kilit unsurlarından biri haline geldi. İnovasyon deyince aklınıza ilk olarak ne geliyor?
Bence inovasyon eşittir yeni bir fikrin hayata geçirilmesi. İnovasyon, sadece yeni bir ürünün piyasaya sürülmesi diye düşünülmemeli, bir sürecin iyileştirilmesi, çalışanların verimliliğinin artırılması gibi çok geniş bir alan. Ama önemli olan sadece yenilikçi bir fikir değil, o fikrin başarılı ile uygulanarak desteklenmesi. Bunun yanında, inovasyon uzun soluklu bir süreçtir, bir problem çözme yöntemidir; sadece etkili bir sonuca ulaşmak değil. O nedenle, bir çözüm bulmak ya da ürün sunmaktan öte önemli olan sürekli inovatif bir anlayışa sahip olmaktır.
Sizce Türkiye inovasyon konusunda hangi aşamada? Ülkemizin Ar-Ge ve inovasyon anlamında küresel rekabette yol kat edebilmesi için gerekli reformlar nelerdir?
Ülkemizin ekonomik büyümesinde kilit role sahip olan inovasyon ekosisteminin gelişimini gözlemlemek çok önemli. Bu amaçla, GE olarak, 2010’dan beri hem küresel olarak, hem de Türkiye özelinde İnovasyon Barometresi araştırmasını yapıyoruz. İş dünyasının inovasyon konusundaki yaklaşımını mercek altına aldığımız, inovasyon stratejisi yönetiminde rol alan 2000’in üzerinde yöneticinin katıldığı araştırma önemli bulguları ortaya koyuyor. 2018 sonuçlarına göre, dünyada yöneticiler, inovasyonun sürükleyici gücünün çokuluslu şirketler olduğunu düşünüyor. 2014’te tüm dünyada ankete katılanların yüzde 19’u böyle düşünürken, bu sene bu oran yüzde 23’e çıkmış. Türkiye’de ise 2014’te yüzde 17 olan bu oran, bu sene yüzde 39’a çıkmış. Türkiye’de, “KOBİ’ler inovasyonun motoru” diyenlerin oranı yüzde 11, “startup’lar inovasyonun motoru” diyenlerin oranı ise yüzde 5. Bu araştırmaya göre, inovasyonu sadece start-up’lardan ve KOBİ’lerden beklemememiz gerektiği ortaya çıkıyor. Ülkemizde inovasyonu geliştirmenin yolu, çokuluslu şirketlerle yerli şirketlerin beraber çalışmasını sağlamak diyebiliriz.
Diğer taraftan araştırmanın sonuçları gösteriyor ki inovasyon sadece garajlarda yapılacak bir şey değil. İnternetin yaygınlaşması ve iş dünyasının daha da küresel hale gelmesiyle birlikte inovasyon, büyük kurumsal şirketlerden de gelmeli. Özellikle de enerji, sağlık, finans gibi, büyük şirketlerin bilgi, deneyim ve veriye sahip olduğu alanlarda bu çok daha fazla geçerli. Bu büyük şirketler, müşteriyi ve piyasayı en iyi tanıyanlar. Ama onların en önemli sorunları atalet ve aktif eylemsizlik; yani, başarılı bir modele takılı kalmak ve dönüşümü dikkate almadan aynı modeli devam ettirmek.
Ülkemizde inovasyonun gelişimi için gerek devletin gerekse özel şirketlerin girişimleri var. Bu çalışmalar güzel ama dikkatle üzerinde durulması gereken, sürdürülebilir olmaları ve birbirini desteklemeleri. Yöneticilerin inovasyona inanmaları çok önemli. Şirketlerin risk alma konusunda iştahlarının artması ve üst yöneticilerin çalışanlarına inovasyon konusunda desteğini artırmaları lazım. Bu bilinç arttıkça inovasyonun gelişimi daha da hızlı olacaktır. Fakat şunu da unutmayalım; her şeyin başı eğitim! Dijital çağın inovasyonda etkisini değerlendirerek, eğitim sisteminin geliştirilerek; merak etmeyi sağlayacak, araştırmayı teşvik edecek, icat yapmayı özendirecek bir yapıda şekillendirilmesi çok önemli.
“Ülkemizdeki yöneticilerin yüzde 84’ü, sanayideki dijital dönüşümü fırsat olarak görüyor. Ancak bu görüşün uygulamaya yansıdığını söyleyemeyiz.”
Globalde ve ülkemizde Endüstri 4.0’da gelinen aşama nedir? Teknolojik gelişmeleri ve dijitalleşen çağı da göz önünde bulundurduğumuzda, ülkemizin de küresel arenada rekabet dinamiklerini destekleyebilecek gerekli altyapı çalışmaları neler olabilir?
Sanayide dijital dönüşüm küresel olarak hızla ilerliyor. GE olarak, bu durumu özellikle Amerika, Avrupa ve Çin’deki müşterilerimizde gözlemliyoruz. Otomasyonun geniş anlamda kullanan ve verimliliklerinde üst düzeylere ulaşan müşterilerimiz, dijital çözümlerimiz ile makinelerini birbirleriyle konuşturuyor, üretim hatlarının dijital ikizlerini oluşturuyor, fabrikalarını komuta kontrol merkezlerinden uzaktan takip ediyor. Üretim yönetim sistemleri, dijital ikizler, varlık perfomans yönetimi, veri bilimi ve yapay zekâ ile oldukça ileride olan bu müşterilerde OEE’de (Genel ekipman etkinliği) yüzde 20’ye varan, kalitede yüzde 15’e varan artışlar, maliyetlerde çok önemli azalmalar gözlemliyoruz.
GE Inovasyon Barometresi araştırmamızda, yöneticilere “Sanayide Dijital Dönüşüm sizin için bir fırsat mı?” diye sorduk. Dünya ortalamasında fırsat olarak gören yöneticilerin oranı yüzde 68 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 84. Öte yandan, ne yazık ki bu görüş uygulamaya yansımıyor. Türkiye’deki fabrikalarda yaptığımız çalışmalarda bu teknolojilerin ya hiç kullanılmadığını ya çok temel seviye çözümlerin kullanılarak sonuçların verime yansımadığını ya da çok uzun süren projelerle sonuç alınamadığını sıkça gözlemliyoruz.
Türkiye’de, üretim sektörünün değerli firmalarının, dijital dönüşüm ile doğru yatırımları yapması için uzman desteğine ihtiyacı var. Her firmanın ihtiyacı farklı ve tek tek ele alınması gerekli. Bu amaçla, GE olarak Dijital Dönüşüm Yol Haritası hizmetimizi vermeye başladık ve bu hizmetin Üretim Sanayimizde çok daha fazla firmaya ulaşması için İstanbul Sanayi Odası (İSO) ile iş birliği yaptık. Desteğimizle ISO üzerinden, İstanbul Kalkınma Ajansı ve Çalık Digital katkıları ile verdiğimiz bu hizmetten tüm Sanayi Şirketlerimiz yararlanabilir ve Dijital Dönüşüm Yol Haritalarının oluşturulması için ilk adımları atabilir.
Çağımızda her alanda dijitalleşme önemli gündem maddelerinden biri olmaya devam ediyor. Dijitalleşme neden önemli? Bu konuda yapılması gereken çalışmalar ve önerileriniz nelerdir?
Son yıllarda dünyanın dijitalleşme ile nasıl dönüştüğünü hepimiz gözlemledik. Bireysel olarak, bilgiye ulaşmaktan, alışverişe, eğitimden, medyaya, bankacılıktan, ulaşıma her alanda hayatımıza önemli ve olumlu katkılarını gördük. Bu süreçte, yeni iş modelleri ile doğru yatırımları yapan firmalar hayatta kaldı, yenileri hayatımıza girdi, birçok büyük firma da silinip gitti. Bugünkü değişim de endüstride, yani enerji, üretim, havacılık, sağlık gibi alanlarda. Dolayısı ile çok daha büyük ve çok daha etkili. Dünya ekonomisinin geleceğine yön veren ülkeler ve şirketler dijitalleşme ile ortaya çıkan veriye sahip olan, o veriyi en iyi kullananlar olacak. Bizim yapmamız gereken, sürekli okumak, araştırmak, eğitim sistemimizi bu anlamda gözden geçirmek, yaptığımız işlerde risk almaktan korkmadan denemeler yapmak, firmalar ve kurumlar olarak bu ülkenin geleceği için birlikte çalışmak.
Günümüzde büyük veri oldukça önemli bir kavram ve dijitalleşme ile beraber birçok sektöre yön veren bir konu haline geldi. Büyük veri ve yönetimi konusunda dünyada ne gibi gelişmeler oluyor? Ülkemizde ne gibi hazırlıklar yapılmalı?
Veriye sahip olan ve o veriden doğru anlamları çıkarıp, sonuçlar üretebilenler dünya ekonomisinin geleceğinde söz sahibi olan firmalar ve ülkeler olacak. Veriyi incelemek için öncelikle onu doğru şekilde toplamalısınız. Nesnelerin internetini her alanda nasıl kullanırım, çalışanlardan ve süreçlerden elde ettiğim verilerle nasıl birleştiririm diye düşünmeniz lazım. Ama bu işin kolay kısmı. Esas zor olan, o verilerin konsolide edilmesi, temizlenmesi ve anlamlandırılması. Bunu yapanlar da veri bilimciler. Örneğin, biz GE olarak fabrikalarda veya enerji tesislerinde çok farklı kaynaklardan gelen verileri bir araya getiriyoruz. Bu verileri, veri bilimi uzmanlarımız, mühendislerimiz ve fizikçilerimiz ile birlikte değerlendirip, dijital ikizleri oluşturuyoruz. Bu dijital ikizler, tesisteki fiziksel ikizleri çalışırken, kendileri binlerce simülasyon yaparak en yüksek verimliliği sağlayacak değerlendirmeleri yapıyor, derin öğrenme ile geleceği tahmin ediyor ve kullanıcıya önerilerde bulunuyor. GE olarak Gebze’de yer alan ve 450’ye yakın mühendisimizin görev yaptığı Türkiye Teknoloji Merkezi’nde veri bilimcilerimiz, uçak motorları, havaalanları ve enerji santrallerinde verimliliği artıran dijital ikizleri geliştirmek için çalışmalar yürütüyor.
Yapay zekâ ve nesnelerin interneti konusunda son dönemde dünyada ne gibi gelişmeler var? GE olarak yapay zekâyla ilgili çalışmalarınızı paylaşır mısınız?
Dijital Dönüşümde gündem endüstri. Endüstri’deki veri büyüklüğü ve bu büyük verinin nesnelerin interneti ile toplanıp, veri bilimi, derin öğrenme ve yapay zekâ ile işlenmesi önümüzdeki yılları en etkili şekilde şekillendirecek alan. GE olarak, biz veriyi her zaman alan uzmanlığı ile birleştirmek ve anlamlandırmak gerektiğini görüyor ve bunun üzerine çalışıyoruz. Tüm dünyadaki veri bilimcilerimiz, ilgili alan uzmanı mühendislerimiz, malzeme bilimcilerimiz ve fizikçilerimiz ile birlikte çalışarak veriyi, tasarım ve fizik ile birleştiriyor ve dijital ikizleri hayata geçiriyor. Bir otomobil motorundan, enerji santralindeki rüzgar türbinine, bir üretim hattından, hastaneye kadar çok çeşitli seviyelerde dijital ikizler oluşturuyoruz. Bu dijital ikizler, yapay zekâ algoritmaları ile, tarihsel ve anlık veriyi işleyip, sürekli optimizasyon ve ileriye dönük öngörüler sağlıyor. Örneğin, müşterilerimizden Caterpillar, kamyonlarının dijital ikizlerini izleyerek bakım ihtiyaçlarını ve olası arızaları önceden tespit ediyor. Schindler, dünyadaki asansörlerini bakım optimizasyonunu yapıyor. Fly Dubai, uçuş planlamalarını yapay zekâya dayalı sistemlere dayandırıyor.
Dünyada önümüzdeki beş yıl içinde ne gibi önemli teknolojik gelişmeler bekleniyor?
Geleceğimizi şekillendirecek teknolojilerin; yapay zekâ, enerji depolama, nesnelerin interneti, blockchain ve katmanlı imalat olduğuna inanıyorum. Elektrik dünyayı nasıl çarpıcı bir biçimde etkileyip değiştirdiyse, yapay zekâ da benzer biçimde etkileyerek değiştirecek. Ürettiğimiz cihazları, nasıl elektriğe bağlayıp çalıştırıyorsak, artık internet üzerinden yapay zekâ için oluşturulan makinalara bağlayıp akıllandıracağız.
Enerji üretimi fosil yakıtlardan yenilenebilir kaynaklara doğru kayıyor. Bu noktada enerjinin depolanmasına yönelik teknolojiler önem kazanıyor. Batarya ve diğer depolama teknolojilerinin gelişmesi ile birlikte küresel ekonomi dinamiklerinde ciddi bir değişim olmasını bekliyoruz.
Nesnelerin interneti bir süredir tüketici ürünlerine uygulanıyor. Ama esas etkisini yeni başlayan endüstriyel uygulamalarda gösterecek.
Katmanlı imalat ile gerek üretim gerekse de bakım sürelerinin ve maliyetlerinin ciddi biçimde azaltılabildiğini gösterdik. Örneğin, uçak motorlarımızın 20 parçadan oluşan yakıt pompasını tek parça olarak üretmeyi başardık.
Yapay zekâ ve nesnelerin interneti konularındaki gelişmelerin etkilediği sektörlerden biri de otomotiv sektörü. Otomotiv sektörü için ne tür fırsatlar görüyorsunuz? Gelecek 10 yılda otomotiv teknolojilerinde ne tür gelişmeler bekliyorsunuz?
Otomotiv sektörü Türkiye’de hem üretimin hem ihracatın lokomotifi. Bu nedenle üzerinde hassasiyetle durmamız gereken, gelişen teknolojileri uygulamaya önem vermemizin yanı sıra, inovasyonu destekleyerek dünyada öncü ülkeler arasındaki pozisyonumuzu koruyacak yenilikler yapmamız gereken bir sektör. Endüstriyel Nesnelerin İnterneti, Yapay zekâ, Katmanlı İmalat sektörü ciddi şekilde dönüştürüyor. Otomotiv pazarında, otonom araçlar, ortak araç kullanım iş modelleri, araçlarda mobil servisler, filo servisleri, abonelik servisleri gibi oluşmakta olan yeni iş modelleri ile pazarın 1.5 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Bu çok büyük bir fırsat. Bence, önde gelen otomotiv firmalarının en önemli ve belki de tek gündemi dijital çözüm ve servisler olmalı. Çünkü, gelecekte otomotiv firmaları için büyüme ve kârlılığın bu alanda olacağına inanıyorum.