Detaylı bilgi için tıklayınız.
Küresel Umut: Sürdürülebilir Enerji
Özellikle ikinci dünya savaşı sonrasında, insan nüfusunun giderek artması ve gelişen teknolojiyle birlikte insan ömrünün uzamasına paralel enerji tüketimine olan ihtiyaç da arttı. Mevcut enerji kaynaklarının bir noktadan sonra mevcut nüfusun ihtiyaçlarını karşılayamayacağı açık bir gerçek. Üstelik geleneksel enerji kaynaklarının, atmosfere ve doğaya verdiği zararlar da dünyanın iklim dengesini bozarak sıcaklık artışları, mevsimsel farklılıklar, su seviyelerinin yükselmeleri gibi sadece ülkemizi değil tüm dünyayı ilgilendiren büyük problemlerin ortaya çıkmasına sebep oluyor.
İnsan neslinin devamını etkileyecek boyutlara ulaşacağı açık olan bu durum, sürdürülebilir enerji kaynaklarının Dünya’nın geleceği açısından önemi her geçen gün daha fazla artırıyor.
Dünyada özellikle gelişmiş ülkelerde bu alana ciddi yatırımlar yapılmakta. Ülkemiz bu konuda henüz yeterli atılımı sağlayamamış olsa da, Serhan Süzer gibi genç ve çevre bilincine sahip başarılı iş adamlarının bu alana yatırım yapması bizlere umut veriyor.
Süzer Holding’deki kariyerine devam etmek yerine; tüm enerjisini kurmuş olduğu EkoRE isimli şirket ile bu alana yönlendiren Serhan Bey ile sürdürülebilir enerji hakkında keyifli bir söyleşi yaptık.
Sürdürülebilir enerji alanında çalışmaya nasıl karar verdiniz?
Serhan Süzer:
90’lı yılların ikinci yarısında Kanada’da üniversitemde ne zaman sürdürülebilirlikle ilgili önüme bir makale gelse büyük bir merak ve heyecanla okurdum. O dönemde Greenpeace’e üye oldum. Bir süre ABD’de çalışıp memlekete döndükten sonra aile şirketinde çalışmaya başladım. Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en kötü ekonomik krizin olduğu 2001 senesinde başladığım kariyerimin daha ilk günlerinde, 10 sene sonra her şey yolunda giderse kendi firmamı kurup beni gerçekten heyecanlandıran işlere gireceğime dair kendi kendime söz vermiştim.
Nitekim öyle de yaptım. 2011 senesinin Temmuz ayında, aile şirketinde 10 senelik kariyerimin ardından babamın kapısını çaldım ve uzun bir ikna sürecinden sonra yılın sonuna doğru kendi şirketimi kurdum. İlk kurduğum şirket güneş enerjisi alanında çalışıyordu.
Güneş ışımasından iki tip enerji üretebilirsiniz; elektrik ve ısı (dolayısıyla buhar). Ben ilk olarak suyun herhangi bir sentetik yağ olmadan direk ısıtılarak yüksek ısı ve basınçlı buhar elde edilen CSP (Concentrating Solar Power) parabolik oluk (parabolic trough) teknolojisinin ticarileşmesi üzerine bir şirket kurdum.
Şirketiniz EkoRE’nin Türkiye’deki faaliyetleri ile ilgili bilgi verebilir misiniz?
Serhan Süzer:
EkoRE güneş ve rüzgar enerjisi alanlarında proje geliştiren, EPC (engineering, procurement, construction – mühendislik, tedarik ve inşaat / kurulum) yapan bir şirkettir. Ayrıca yine yenilenebilir enerji alanında enerji santrallerine yatırım yapar veya yatırımcıların yatırımlarını yönetir.
GES (güneş enerji santrali) ve RES (rüzgar enerji santrali) kurduğumuz gibi, niş alanlarda da hizmet veriyoruz. Örneğin; GES beslemeli tarımsal sulama projelerine imza atıyoruz veya çatı üstü GES projeleri müşterilerimizin talebi üzerine gerçekleştiriyoruz. Yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılması için elimizden gelen katkıyı vermeye devam edeceğiz.
Sektörde karşılaştığınız en büyük zorluklar neler? Nasıl üstesinden geliyorsunuz?
Serhan Süzer:
Özellikle yenilenebilir enerji, fazlasıyla kapital ihtiyacı olan ve kamunun iradesine bağlı bir sektör ve bu işi yapabilmeniz için çok fazla çaba sarf etmeniz gerekiyor.
Faaliyet gösterdiğimiz tüm alanlarda, girişimcilikten kurumsal bir yapı kurmaya uzanan yolu inşa ederken zaman zaman bir takım güçlükler yaşayabiliyoruz. Çünkü sürekli dinamikler değişiyor, insanlar değişiyor, konjonktür değişiyor.
Sermaye sıkıntısı, proje geliştirmede yaşadığımız bazı zorluklar, insan kaynağının yetersiz olması ve sektördeki etik dışı olarak tanımlanabilecek bazı eğilimler yaşadığımız başlıca zorluklar arasında. Her probleme ayrı ayrı strateji geliştiriyor olmanız gerekiyor. İşinizi çok iyi takip ediyor olmanız gerekir yoksa birçok konuda ciddi sıkıntı yaşayabilirsiniz. Bir de ne olursa olsun motivasyonunuzu yüksek tutmanız gerekir.Ve elbette insan ilişkilerini düzgün yönetiyor olmanız gerekir.
Türkiye yenilenebilir enerji konusunda çok yüksek potansiyele sahip ancak henüz potansiyelini gerçekleştirebilmiş değil. Sizce ülkemizde bu atılım nasıl ve ne zaman gerçekleşecek?
Serhan Süzer:
Yenilenebilir enerji sektörü Türkiye’de hala oldukça geride. Halbuki ülkemiz yenilenebilir enerji sektöründe lider ülkelerden biri olmak için birçok özelliğe sahip. Bir kere, yenilenebilir enerji kaynakları anlamında oldukça zengin bir ülke. Örneğin; güneş ışıma oranları açısından Avrupa’da İspanya’dan sonra ikinci sıradayız. Uzmanlara göre 50 GW gibi bir rüzgar potansiyelimiz var. Bunun dışında jeotermal, biyogaz, biokütle, bioyakıt, dalga, akıntı gibi farklı yenilenebilir enerji tiplerinin hepsinin ciddi bir potansiyeli var.
Farklı dallardaki mühendisliklerin barındığı çok iyi bir insan kaynağımız var. Bir tek teknoloji ve ARGE alanında zayıfız. Bunu da geliştirebilecek entelektüel sermaye, ülkemizin insanlarında mevcut.
Ülkemizin yenilenebilir enerjide atılım yapması için, siyasetin desteğini alması şart. Çünkü enerji, regülasyonu çok olan ve ciddi kurallara tabi bir sektör. Siyasi irade arkasında olduğu zaman çok kısa zamanda %100 yenilenebilir enerji hedefine ulaşabiliriz.
Türkiye’de kullanılan enerji kaynaklarını düşündüğünüzde yenilenebilir enerjinin payı nedir?
Serhan Süzer:
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın planlamasına göre, 2023 yılına dek toplam elektrik ihtiyacının %30’unu yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılayacak hale gelmeyi amaçlıyoruz. Şu an geldiğimiz noktada, HES’leri (hidroelektrik santraller) saymazsak (ki bana göre HES’ler yenilenebilir enerji kaynağı değildir, çünkü su kaynaklarının bir sınırı vardır) yenilenebilir enerjinin toplam enerji arzında payı %10’u geçmez.
Bana göre ekonomik ve ekolojik açıdan %100 yenilenebilir enerjinin hedeflenmesi gerekir. Bu hedefin halihazırda oldukça gerisindeyiz diyebilirim. Daha kat edecek çok yolumuz var.
Yenilenebilir enerjinin otomotiv sektöründeki kullanım alanlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Serhan Süzer:
Elektrikli araçların günümüzde kullanımı her geçen gün artıyor. Bunun birinci sebebi ekonomik. İnsanlar artık benzine bu kadar para harcamak istemiyorlar çünkü fosil yakıtlara ödenen bedeller kendi kişisel ekonomilerini ciddi anlamda etkiliyor. İkinci sebep de ekolojik. İnsanların bilinci arttıkça daha ekolojik çözümlere doğru yöneliyorlar. İşte bu anlamda elektrikli araçların elektriğini mutlaka yenilenebilir enerji kaynaklarından alıyor olması gerekir. Çünkü elektrikli aracınızın kullandığı elektrik eğer kömür santralinden sağlanıyorsa aracınızda kömür yakıyorsunuz demektir. Bu anlamda, ulaşımda en doğru yaklaşım elektrikli araç kullanıp elektriğinizi yenilenebilir enerjiden almanızdır. Hatta mümkünse “yerinde üretim yerinde tüketim” ilkesine dönmek gerekir. Yani kendi evinizde veya ofisinizde güneş panellerinden elektrik üretip bunu aracınızda kullanmak maliyeti hem minimize eder hem de ekolojik anlamda en optimum çözüm olur.
Siz de özel hayatınızda elektrikli bir araç kullanıyorsunuz. Bu konudaki deneyiminizi paylaşabilir misiniz bizlerle?
Serhan Süzer:
2013 senesinde fosil yakıt tüketen aracımı sattım ve %100 elektrikli araç kullanıyorum. Bunun ekonomik faydasını da gördüm diyebilirim. Çünkü artık dizel kullanmadığım için yaptığım tasarrufla, elektrikli aracın kredisini ödedim, üstelik cebime fazladan nakit de kaldı.
Tabii benim araç, yeni çıkan elektrikli araçlara göre oldukça primitif kaldı. Örneğin; aracımın dolu batarya ile maksimum menzili ilk başta 90 kilometreydi. Daha sonra batarya değiştirildi ve menzil 120 km’ye çıktı. Ayrıca araçta bulunan batarya normal bir prize bağlanarak 10 saatte doluyor, şarj istasyonlarında ise 5 saatte doldurabiliyorum. Bugün gelinen noktada, elektrikli araçların menzili 600 - 700 km’ye kadar çıktı. Bataryaları şarj istasyonlarında maksimum 45 dakikada dolabiliyor. Geçmişe göre performansları ciddi arttı ve her sene bu araçlar daha da gelişiyor.
Kendi deneyimlerimden ve bilgi birikimimden şunu söyleyebilirim; bence ileride herkes elektrikli araç kullanacak. Enerji ise sadece yenilenebilir enerji kaynaklardan karşılanacak. Bu devrime hepimiz tanıklık edeceğiz.
Çok teşekkür ederiz bize zaman ayırdığınız için.
Serhan Süzer:
Ben teşekkür ederim.
Röportajı gerçekleştiren; Özge Hatunoğlu