IMF Türkiye 4.Değerlendirme Raporu Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

IMF Türkiye 4. Değerlendirme Raporu

Türkiye’ye yönelik 4. madde raporunu açıklayan IMF, ekonominin 2016’da 2,7 2017’de 2,9, 2018’de ise yüzde 3,3 büyümesini bekliyor. Raporda Türkiye’ye dönük uyarılar; güvenlik ve jeopolitik risklerin getireceği dış finansman sorunu, mali disiplin, sıkı para politikası ile bankaların kredi riski başlığında toplandı.

Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye’ye dönük 4. Değerlendirme Raporu’nu açıkladı. Raporda, 2015’teki güçlü performanstan sonra büyümenin yavaşladığına dikkat çekiliyor. Raporun öne çıkan başlıkları şöyle:

Temmuz ayındaki başarısız darbe girişimi, siyasi belirsizliği artırdı ve Rusya’nın yaptırımları da güveni olumsuz etkiledi.

Büyüme, tüketim odaklı olmaya devam ediyor. Belirsizliğin arttığı ve kredi büyümesinin hız kestiği bu ortamda yatırım zayıf düzeyde seyrediyor.

Enflasyon ılımlı bir düzeye geldi ancak hala hedefin çok üstünde. Cari işlem açığı oldukça fazla olmaya devam ederken, turizmdeki azalışa rağmen düşük enerji fiyatları sayesinde denge sağlanıyor.

Yapısal reformlardaki gelişim yavaş seyrediyor.

2016’da maliye politikası genişlemeci hale geldi. Yüksek devlet harcamaları; güvenlik harcamalarının yanı sıra asgari ücret, devlet yardımları, eğitim ve sağlık sektörlerindeki işe alımlara da dayalıydı.

Hükümet bazı geçici vergi indirim ve muafi yetleri uyguladı, büyümeyi canlandırmak için yılın ikinci yarısında yatırım teşviklerini de genişletti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, 2016 Mart-Eylül döneminde faiz koridorunu daraltma sürecinde, gecelik borçlanma faiz oranını 250 baz puan azaltarak mali koşulları rahatlattı. Kasımda TL’nin sert bir şekilde değer kaybetmesinden sonra, TCMB repo oranını yüzde 8’e çıkararak başarısız darbe girişiminin ardından bankalara sağlanan likiditeyi kısmen geri çekti.

Bazı sermaye tamponlarının düşmesine karşın banka sermayeleri seviyesi yüksek durumda. Artan karlar, sermaye yeterliliğinin yükselmesi, kısmen gecelik borçlanma maliyetlerinin düşmesi ve tedbir normlarının hafi fl emesi olarak yansıdı.

Batık krediler artmaya başladı. 2016’da kredi büyümesi, hem arz hem de talep unsurları dolayısıyla önemli derecede yavaşladı.

Finansal istikrar yapısını güçlendirme konusundaki ilerleme, IMF’nin finansal sektörü ve ilişkili politikaları analiz eden Finansal Sektör Değerlendirme Programı’nın (FSAP) bir parçası olan 4. Madde Konsültasyonu’nda ayrıntılı olarak değerlendirildi.

Büyüme oranı potansiyelin altında kalacak

2016-2017 döneminde büyümenin potansiyelin altında kalacağı tahmin ediliyor. Başkanlık sistemine geçişe odaklanılması, ABTürkiye ilişkilerinin geleceği ile ilgili sorulara yenilerini ekledi. Güneydoğudaki gergin durumla komşu ülkelerdeki çatışmaların, belirsizliği sürdürmesi ve iç talebi düşük seviyelerde tutması bekleniyor. Mali canlandırma ve Rusya’nın yaptırımlarının tamamen kaldırılacak olmasının büyümeyi desteklemesi bekleniyor. Orta vadede büyümenin yüzde 3,5 civarında olacağı tahmin ediliyor. Enflasyonun hedefin üstünde kalması ve cari işlem açığının çok büyük miktarda kalmaya devam etmesi öngörülüyor.

Yönetim Kurulu değerlendirmesi

İcra Kurulu Direktörleri, otoritelerin yakın dönemde gerçekleşebilecekolası bir durgunluğu geçiştirme çabaları ve artan zorluklar karşısında Türkiye ekonomisinin gösterdiği esnekliği takdir etti. Aynı zamanda direktörler, ekonominin jeopolitik ve güvenlikle ilgili zorluklarla baş etmeye çalışırken, önemli risklerle (yüksek enflasyon, dış kaynaklı dengesizlikler ve dışarıdan sağlanan fi nansmana olan güvenin hassas noktalar oluşturmaya devam etmesi vb.) karşı karşıya olduğuna dikkat çekti. Güçlü, güvenilir ve birbiriyle iletişim halinde olan kamu kurumları ve politika altyapıları sağlarken, yurt içi tasarrufl arı ve potansiyel büyümeyi hedefl eyen politikalarla ekonomiyi yeniden dengelemenin öncelikli olduğunun altını çizdiler.

Daha sıkı mali politika gerekiyor

Çoğu direktör, mevcut mali olanaklar göz önünde bulundurulduğunda konjonktürel gelişim sağlamak için kısa vadeli, ılımlı bir mali genişlemeyi destekledi. Ancak direktörler, orta vadede dış kaynaklı dengesizlikleri azaltmak ve enfl asyonu düşürmek için daha sıkı bir mali tutumun gerekli olduğunu ifade etti. Koşula bağlı borçların (özellikle altyapıya bağlı satın alma gücü paritesinde devam eden bir genişleme nedeniyle) arttığı göz önünde bulundurulursa, otoriteleri mali risk yönetimi çerçevesini güçlendirmeye teşvik ettiler. Direktörler, otoritelerin para politikası çerçevesini sadeleştirme adımlarını uygun buldu. Bu konuda devam eden çabalar, iletişimi daha da geliştirerek para politikası aktarımı ve güvenilirliğini iyileştirecektir. Direktörler, otoritelerin tetikte olması gerektiğini, TL’nin sert bir şekilde değer kaybedişini hedef alarak para politikasını sıkılaştırmaları gerektiğini, artan enfl asyonu kontrol altına almaları ve yoğunlaşan dış kaynaklı baskılara karşı savaşmaları gerektiğini vurguladı. Şartlar elverdikçe uluslararası rezerv tamponlarını canlandırmalarını da tavsiye etti.

Daha etkin bir risk yönetimi desteklenmeli

Bankacılık sektörünün sermaye yönünden güçlü olmaya devam etmesinden memnuniyet duyduğunu ifade eden direktörler, varlık kalitesindeki gerilemenin göz önünde bulundurularak ihtiyatlı olunmasını da önerdi. Bankaların önemli derecede yüksek kredi riskleriyle karşılaştığına dikkat çektiler ve banka denetimlerinin daha da güçlendirilmesi gerektiği çağrısında bulundular. Yabancı para ve diğer sistem risklerine odaklanılarak makroihtiyati politikaların güçlendirilmesi, ancak bunların talep yönetiminde kullanılmaması gerektiği de öneriler arasında yer alıyor. FSAP’nin bulgu ve önerilerini iyi karşılayan ve mali sektörün denetleyici kurumlarının bağımsızlığının güçlendirilmesini dile getiren direktörler, mali denetim ve takibin risk değerlendirmesinin genişletilmesi ve derinleştirilmesi, daha etkin bir sistem riski yönetimini desteklemek için Finansal İstikrar Komitesi’nin rolünü güçlendirme isteğinin altını çizdiler. Direktörler, otoriteleri ekonominin yeniden dengelenmesini desteklemeye ve verimliliğin artırılması için yapısal reform adımlarını yoğunlaştırmaya da teşvik etti. Bireysel emeklilik sistemini yeniden düzenlemek için kaydedilen mesafeyi takdir eden direktörler, yurt içi tasarrufu artırmak için devamlı olarak çaba gösterilmesini ısrarla tavsiye etti. Aynı zamanda yatırım ortamı ve işgücü piyasası rekabet gücünün geliştirilmesinin öneminin üstünde durdular. Direktörler, devamlı uluslararası yardımın öneminin üzerinde dururken, otoriteleri çok sayıda mülteciyi konuk ettikleri için ve onları işgücü piyasasına dahil etmek için gösterdikleri çabaları takdir etti.

 

 


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next