Prof. Dr. Yankı Yazgan Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Kuşak farkı büyüdü mü?

İçerisinde bulunduğumuz dönemde teknolojiyi kullanmanın yanı sıra, iş hayatına yeni giriş yapan kuşakları da iş süreçlerine en iyi şekilde entegre edebilmek gerekiyor. Prof. Dr. Yankı Yazgan, bugün Y kuşağına atfedilen özelliklerin aslında her kuşakta olduğuna sadece yeni çağın bu özellikleri daha belirgin hale getirdiğine dikkat çekiyor.

Büyüklerimle aramda bir kuşak farkı olduğuna ilk ne zaman dikkat ettim? Daha doğrusu, aradaki farkın bir “kuşak” farkı olduğunu ne zaman düşündüm, hatırlamıyorum. Çocukken çoğumuz, büyüklerin sevdiği yemekleri pek sevmez, onların gündelik faaliyetlerini, alışkanlıklarını, dinledikleri müziği, arkadaşları ile konuştuklarını anlamsız ve sıkıcı buluruz. Büyükler de, bu burun kıvırmanın geçici bir çocukluk hastalığı olduğunu, büyüdükçe anlayacağımızı söyleyip durumu geçiştirirler. İşin ilginci, dedikleri doğru çıkar. Tabii, eğlencelerimizin, yediklerimiz ve içtiklerimizin onların bir zamanlar sevdikleriyle aynı olmaması çok doğal. Babamı “sushi vardı da, biz mi yemedik?” ya da “aypod vardı da biz mi kullanmadık?” derken gözümün önüne getirebiliyorum. Bizden önceki kuşaklarla, kuşak farkı konusunda aynı ve ortak olan yanımız, bizim de çocuklarımıza sıkıcı gelebilecek birçok alışkanlığımızın varlığı, çocuklarımızın çok iyi anladığı bir çok şeyden onlar kadar anlamamız... Tuşlu cihazları kastediyorum. Onlar da (bu satırların okurları arasında da var mı?)  kalemle yazıp çizmekten bizim kadar anlamıyorlar, ne yapalım?

Yeni kuşak ruh halleri

- Eğitim için Türkiye’de kaldığıma değecek bir şey yapmak istedim. O nedenle bu dalı seçtim.- ...

- Ama zevk ve keyif alamadığım bir alan olduğunu gördüm.-.....

- Nasıl mı keyif alıyorum bir işten? Ben ben olduğum için bir şey katabilmek istiyorum. Bir makinenin dişlisi, bir sürecin anonim bir parçası olmak çok korkutuyor.

Korkutuyor?

- Kaybolacakmışım gibi geliyor.

Başka böyle duygular var mı?

- Bundan 2 yıl sonra ne yapıyor olacağımı bilememek beni korkutuyor.

Ne olacağını bilebilmek istiyorsunuz. Bir kesinlik ihtiyacı diyebilir miyiz?

- Belirsizliğe tahammül edemiyorum hiç. Kesin olmayan durumları kesinleştirmek, hemen  netleştirmek istiyorum.

-....

- Mezun olduğum lisede, “isterseniz her şeyi yapabilirsiniz” demişlerdi. Oysa..

Bir vade vermişler miydi? Kendinize ne kadar zaman tanıyacağınızı?

- İstediğimiz anda olabilmeli, çok istiyorsak. Öyle değil mi?

- Hemen mi?

- Zaman kaybetmeden.

Bu telaş niye?

- Bilmiyorum. Sanki şu an olmazsa hiç bir zaman olamaz gibi hissediyorum. Az önce söylediğiniz kesinleştirme ihtiyacı ile ilgili olabilir mi?

Yeni kuşaklardan Y ile Z arasında yer alan Q ile konuşmadan alıntılar, kısacık bir etkileşimden bile bu kuşağa özgü sayılabilecek özellikleri çıkartabileceğimizi düşündürüyor:

·         Önemli olmak.

·         Keyif almak.

·         Hemen sonuç almak.

·         Bir etki yapmak.

·         Kesinlik ihtiyacı.

·         Belirsizliğe tahammülsüzlük.

Eleştirel bir göz bu kuşağa özgü sayılanların başka kuşaklarda olup olmadığını hemen sorabilir. Hepsi her kuşakta tıpkısıyla var. Peki, fark nerede? Önceki kuşaklarda 1 ise bu kuşakta 5 olmasında. Zaman ile ilişkideki değişimin bu “yoğunluk” artışında rolü var. İnternet ya da dijital teknolojiyle ilişkilendirilen yeni kuşakların iletişiminin süratlenmesi sonucunda bekleme sürelerinin kısalması, odaklanma gerektiren işlerden keyif alamaz hale gelmeleri, hemen sonuç vermeyen işlerden uzak durmaları, hayatta bir etki yapamadan gitmekten korkar hale gelmeleri ve belirsizliklerden, ne olacağını göremedikleri durumlardan huzursuzlanmaları onları önceki kuşaklara göre “farklı” kılıyor.

Bana sorarsanız, “telaş” ve “bir şey kaçıyor” hissi rekabetçi, kazanmaya odaklı, kaybetmeye tahammülsüz olan kuşak mensuplarını daha fazla vuruyor. “İstersen yapabilirsin” ya da “just do it” sloganlarını genç kuşak için icat etmiş benim kuşağımın ihtiyarları, niyet’inyöntem’den üstün olduğunu öne sürerek gençleri yanıltmış olmasınlar?

Freud'a yakıştırılan (alıntısını tam net veremediğim için böyle diyorum) ve kendisinin de itiraz etmeyeceğini düşündüğüm görüşündeki gibi insana insan olduğunu hissettiren ve karşılanması gereken iki ihtiyaç var: Sevmek ve çalışmak.

Bu ihtiyaçları aklında tutan işyerlerinde mutlu olunabilir.

(Yankı Yazgan’ın PERYÖN PY dergisinde yayımlanan yazısından alınmıştır.)


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next