YASED Başkanı Ahmet Erdem Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

“Türkiye en çok yatırım çeken ilk 10 ülke arasına girmeli”

Küresel uluslararası doğrudan yatırım (UDY) akışı 2015’te yüzde 36 artarak 1.7 trilyon dolara ulaştı. Ekonomilerde sürdürülebilir kalkınma ve sağlıklı bir eko-sistem yaratılmasında lokomotif bir rol üstlenen 

uluslararası doğrudan yatırımlar için ülkeler arasında yoğun bir rekabet yaşanıyor. Sermaye ise yönünü daima kendini güvende hissettiği, gelişen, öngörülebilir ve stabil coğrafyalara çeviriyor. Türkiye’nin geleceğine inanan uluslararası doğrudan yatırımcılar tarafından kurulan YASED, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve küresel rekabet gücünün artırılması için 36 yıldan bu yana çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye’ye, 2015’te 16,5 milyar dolar UDY yapıldığını belirten YASED Başkanı Ahmet Erdem, Türkiye’nin küresel UDY hareketinden aldığı yüzde1’lik payı yüzde 3’lere çıkararak dünyada en fazla UDY çeken ilk 10 ülke içinde olması gerektiğine inanıyor.

YASED olarak kuruluş amacınız, çalışma alanlarınız ve üyelerinizle ilgili genel bir bilgi verebilir misiniz?

YASED-Uluslararası Yatırımcılar Derneği, Türkiye’nin yatırım ortamının sürekli iyileştirilmesi ve küresel rekabet gücünün artırılması hedefiyle 36 yıldır tüm bilgi ve birikimiyle ülkemize azami katkı sağlamak üzere çalışmaktadır. YASED, Türkiye’nin geleceğine inanmış ve bunu da ülkemize yapmış oldukları doğrudan yatırımlarla göstermiş uluslararası doğrudan yatırımcıların Türkiye’deki tek temsilcisidir.

Yatırım ortamının iyileştirilmesine katkıda bulunmak suretiyle, uluslararası şirketlerin Türkiye’deki verimliliğini ve ülkenin yatırım cazibesini artırmak misyonuyla çalışmalarını sürdüren YASED, yatırım ortamıyla ilgili konularda, uluslararası örnek uygulamaların ülkemize uyarlanmasında en etkin referans ve Türkiye’deki yatırım ortamının iyileştirilmesinde en önemli elçi olmak üzere faaliyet göstermektedir.

YASED, “Türkiye’de yatırım ve iş yapmayı daha kolay ve daha cazip hale getirmek” olarak belirlediği temel hedefi çerçevesinde çalışmalarına yön veriyor. YASED’in bu noktada odaklandığı başlıca alanlar; yatırımların kârlılık ve sürdürülebilirliğine katkıda bulunmak ve özellikle mevzuat ve uygulama ile ilgili problemlerin çözülmesine yönelik somut aksiyonlar almak. YASED bu doğrultuda, üyelerin gündem ve sorunlarını çalışma grupları kanalıyla yakından takip ederek sektör bazında çözümlere de destek vermeye çalışıyor. Bunu yaparken üyelerle kamu arasındaki iletişimde de çok önemli bir köprü görevi üstleniyor.

Gündeminizdeki önemli projeler ve faaliyetler hakkında bilgi verebilir misiniz?

YASED üyelerinin beklenti ve taleplerinin daha iyi karşılanması, sorunlarının gündeme taşınması ve çözümü yönünde daha iyi hizmet verilebilmesi için, YASED Yönetim Kurulu tarafından belirlenen öncelikli konular ve üyelerin talepleri doğrultusunda, 11 adet sektörel ve 6 adet yatay olmak üzere, 17 Çalışma Grubu mevcuttur. Çalışma Gruplarımız, YASED’in 5 stratejik önceliği kapsamında yatırım ortamının iyileştirilmesine aktif katkıda bulunmayı sürdürüyor. Bunlar;

  • Uluslararası doğrudan yatırımların (UDY) Türkiye ekonomisine ve kalkınmaya olan önem ve katkısını kamuoyu nezdinde etkin paylaşmak,
  • Yatırımların sürdürülebilir ve rekabetçi olmasını sağlayan uluslararası standartlarda yasal ve yönetsel düzenlemelere sahip ve bu düzenlemelerin eşit, adil ve tutarlı şekilde uygulandığı bir yatırım ortamının tesisinde öncü rol almak,
  • Şirketlerin yönetim, üretim, hizmet, lojistik ve Ar-Ge faaliyetlerinde Türkiye’nin ‘Bölgesel Merkez’ olarak değerlendirilmesine öncülük etmek,
  • Başta sanayi alanında olmak üzere tüm sektörler için lisan ve eğitim düzeyiyle küresel yetkinliklere sahip nitelikli işgücünün yetiştirilmesi için stratejik öneriler üretmek,
  • Türkiye’deki mevcut yatırımların verimliliğinin artırılması amaçlı sektör bazında çözüm ve iyileştirme önerileri sunmaktır.

Çalışmalarımızda genel olarak Türkiye’yi kısa ve uzun vadede UDY alanındaki rakip ülkelerden üstün duruma getirebilecek özel alanları tespit etmekte ve geri kaldığı noktaların geliştirilmesine yardımcı olacak yol haritaları önermekteyiz. Bu çalışmalarımızın sonuçlarını, sürekli görüş alışverişi ile başta kamu yetkililerimiz olmak üzere paydaşlarımızla düzenli istişareler gerçekleştirerek duyurmayı sürdürmekteyiz.

Dünyada en fazla yatırım çeken bölge Asya

Küresel uluslararası doğrudan yatırım girişlerine ilişkin global trendler nelerdir? Küresel anlamda yatırımcıların yatırım tercihleri nasıl değişiyor, bunlara hangi faktörler etki ediyor? Kısa, orta ve uzun vadede bu eğilimlerde nasıl bir değişiklik bekliyorsunuz?

Uluslararası doğrudan yatırımcılar değerlendirdikleri ülkelerde ekonomik ve politik istikrar, öngörülebilirlik, hukuk güvenliği, pazar potansiyeli, kalifiye işgücü, lojistik konum ve altyapı gibi bilinen pek çok kritere bakmaktadırlar. Ayrıca, rekabetçi vergi ve teşvik mekanizmaları ve fikri sınai mülkiyet haklarının korunması diğer önemli faktörlerdir.

2015 sonu kesinleşmiş UNCTAD (Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı) rakamları henüz açıklanmamış olmakla birlikte, geçici verilere göre 2015 yılında küresel UDY %35 artışla 2008 krizinden sonraki en yüksek seviyesi olan yaklaşık 1,7 trilyon dolara ulaştı. Bu rakama 2017 yılında ulaşılabileceği öngörülmekteydi. Bu artışın kaynağı esas olarak gelişmiş ülkeler ve çoğunlukla M&A projeleri ve uluslararası şirketlerin reorganizasyonları oldu. Gelişmekte olan ülkelere yönelik UDY de bir önceki seneye göre %5 artış göstererek 741 milyar dolara yükseldi, bir kez daha kendi alanındaki en yüksek değerine ulaştı. Dünyada en fazla yatırım çeken bölge ise Asya oldu.

Bunun yanında küresel uluslararası doğrudan yatırım girişlerinin %55’inin yine ilk 10 ülkeye yöneldiğini görüyoruz.  İlk 10 ülke; ABD, Hong Kong, Çin, Hollanda, İngiltere, Singapur, Hindistan, Brezilya, Kanada ve Fransa olarak sıralanıyor. Bu bize ne gösteriyor? Tüm dünyanın UDY akışı için bir rekabet halinde olduğunu ve sermayenin yönünü daima kendini güvende hissettiği, gelişen, öngörülebilir ve stabil coğrafyalara çevirdiğini. Bu noktadan baktığımız zaman, Türkiye’nin yatırım ortamını sürekli iyileştirerek dünyada en çok doğrudan yatırım çeken ilk 10 ülke arasına girmesinin ne kadar büyük önem taşıdığı anlaşılıyor. 

Türkiye’deki bugünkü yatırım ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’ye baktığımızda uluslararası doğrudan yatırımcılara cazip fırsatlar sunan ve gerçekleştirmekte olduğu reformlarla yatırım ortamını iyileştiren bir ülke olduğumuzu görüyoruz. Özellikle 2005 sonrası dönemde Türkiye’ye UDY girişlerinde radikal bir değişim gerçekleşti. 2005 yılına kadar yaklaşık yıllık 1-2 milyar dolar olan UDY girişleri, Türkiye’nin AB’ye giriş sürecinin başlamasının olumlu etkisi ve yapısal reformları gerçekleştirmesiyle önemli bir artış kaydetti. 2007 yılında 22 milyar dolarla en yüksek seviyesine ulaşan yıllık UDY, küresel ekonomik krizle bir miktar düşüş kaydetti. Türkiye’de UDY, 2015 yılında 16,5 milyar dolara ulaşırken, son 10 yıla bakıldığında Türkiye’ye 161 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım yapıldığı gözlenmektedir.

Ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasında ve sağlıklı bir eko-sistem yaratılmasında uluslararası doğrudan yatırımların lokomotif rol üstlendikleri açıktır. Yatırım ortamının iyileştirilmesi “sürekli” bir süreçtir. Türkiye de buna odaklanmış durumda… Daha fazla uluslararası doğrudan yatırım çekebilmemiz için hem ekonomik, yasal, yapısal reformlara hem de mevcut yatırımların özellikle belli sektörlerde verimliliğini arttırmaya ihtiyacımız var. Bugün rekabet ettiğimiz tüm ülkeleri sürekli karşılaştıran bir sistemle, gerekli teşvik ve düzenlemelerin sağlanması, hukuk güvenliğinin sağlanması,  serbest ticaret ve rekabet ortamının tesisi, Avrupa Birliği uyum sürecinin devamı, kalifiye işgücünün artırılması gibi konularda hiç vakit kaybetmeden somut sonuçlar alınması gerekiyor.

Bu noktada Türkiye’nin daha fazla doğrudan yatırım çekebilmek için öncelikli olarak iyileştirmesi gereken bazı alanlara yönelik gerçekleştirdiğimiz çalışmalarımızdan örnek vermek istiyorum:

a)     Vergi ve Teşvikler

  • Bölgesel yönetim ve hizmet merkezi konuları ile hizmet ihracatı faaliyetlerinin teşviği konusunda mevcut eksikliklerimizin giderilmesi, başarılı dünya uygulamaları paralelindeki iyileştirmelerin yapılması ve takibi,
  • Yatırım ortamının cazip hale getirilmesi için rekabetçi bir vergi ve teşvik sisteminin geliştirilmesi,
  • Yeni yatırım teşvik sisteminden daha fazla faydalanılması/etkinliğinin artırılması yönündeki iyileştirmeler. 

b)     Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları ve Ar-Ge

·       “Uluslararası yatırımcıların Ar-Ge yatırımlarını Türkiye’ye çekmek için gereksinimlerin belirlenmesi” konulu çalışmamızda, global Ar-Ge harcamalarının toplamı yaklaşık 200 milyar dolar olan bazı şirketlerin CEO’ları ile birebir yaptığımız görüşmeler sonucunda, bu firmaların arzu ettikleri Ar-Ge ortamının sağlanması halinde, önümüzdeki 5 yıl içinde Türkiye’deki yatırımlarını ve istihdamı 4 katına kadar rahatlıkla çıkarabilecekleri görüldü. Dolayısıyla daha rekabetçi bir Ar-Ge ekosisteminin oluşturulmasını, bu kapsamda daha etkin bir teşvik sisteminin uygulanmasını ve kamu-sanayi-üniversite işbirliğinin geliştirilmesini çok önemli görüyoruz. 

Aynı şekilde, YASED olarak önceliklerimiz arasında yer alan fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunması konusunda TBMM alt komisyonunda görüşmeleri tamamlanmış olan Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısının bir an önce yasalaşmasını ümit ediyoruz.

Ülkemizde gerek AB müktesebatıyla uyumun sağlanması gerekse daha rekabetçi bir ortamın yaratılması amacıyla kanun tasarısının vakit kaybetmeden TBMM Genel Kurulu’nun gündemine gelmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kanun tasarısında sınai mülkiyet hakları konusunda büyük ilerlemeler bulunmakta olup tasarı, konuya ilişkin tam ve kapsamlı bir mevzuat oluşturması bakımından büyük öneme sahiptir. Bu öncelikli konularımızın hükümetimizin gündeminde olmasından ve hali hazırda Ar-Ge ve patent gibi konuların reform paketleri ile hayata geçirilmiş olmasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Bundan sonraki çalışmalara da sahip olduğumuz uluslararası bilgi ve deneyimimizle katkı sağlamayı sürdüreceğiz.

“Türkiye’ye UDY girişi en az yıllık 50 milyar dolar olmalı”

Türkiye’ye uluslararası doğrudan yatırım girişleri ve çıkışlarının seyrini nasıl değerlendiriyorsunuz? 2016’da ve orta vadede Türkiye’de uluslararası doğrudan yatırım girişlerinin nasıl olacağını öngörüyorsunuz?

2016 yılının ilk çeyreğinde, Türkiye’ye UDY girişleri 2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu rakam, geçtiğimiz yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında %53 oranında bir azalışı göstermektedir. Ancak bu karşılaştırma yapılırken, dönemsel karşılaştırma yerine yılsonu verileri üzerinde bir değerlendirme yapmak daha sağlıklı olacaktır. Bununla birlikte, 2 milyar dolarlık UDY girişinin %53’ü yabancı gerçek kişilerin gayrimenkul alımlarından oluşmaktadır. 1 milyar dolarlık bu giriş, geçtiğimiz yılın aynı dönemi ile kıyaslandığında ise %40 oranındaki bir artışı göstermektedir. Doğrudan yatırım girişlerinin sürdürülebilir ve katma değerli alanlara odaklanması da öncelik taşımaktadır.

Burada bir diğer önemli konu, küresel UDY hareketinden aldığımız payın arttırılmasıdır. Küresel uluslararası doğrudan yatırım akışı 2015 yılında %36 artarak 1.7 trilyon dolara ulaştı. Türkiye’ye baktığımızda ise küresel UDY akışındaki artışa paralel olarak, ülkemize gelen UDY miktarının da arttığını görüyoruz. 2015 yılında ülkemize 16,5 milyar dolar UDY girişi gerçekleşti. Hâlihazırda yaklaşık %1 seviyelerindeki bu payın %3’lere çıkarılması hedeflenmelidir. YASED olarak Türkiye’nin dünyada en fazla UDY çeken ilk 10 ülke içinde olması gerektiğine, bunu sağlamak için de küresel UDY akışları içindeki payını artıracak potansiyele sahip olduğuna inanmaktayız. Bu da yaklaşık yıllık 50 milyar dolara kadar UDY girişleri gerektirmektedir. Bu doğrultuda, ülkemizin ihracat hacminin yükseltilmesi, bölgesel bir yatırım merkezi olması ve uluslararası doğrudan yatırımları arttıracak politikalara ağırlık verilmesi, içinde bulunduğumuz küresel ekonomik konjonktür göz önüne alındığında, her zamankinden daha da büyük önem taşımaktadır.

“UDY, GSYH üzerinde yıllık 84 milyar dolar katkı sağladı”

Türkiye’deki uluslararası doğrudan yatırımların son yıllardaki Türkiye ekonomisinin gelişimine ve sürdürülebilir kalkınmasına katkısını ölçtüğünüzde hangi sonuçları elde ediyorsunuz?

YASED olarak 2014 yılında tamamladığımız “Türkiye’nin Sürdürülebilir Kalkınmasında Uluslararası Doğrudan Yatırımların Katma Değeri Raporu” ile ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasında uluslararası doğrudan yatırımların katma değerini çarpıcı rakamlarla ortaya koyduk. Geçtiğimiz dönemde 10 yıllık bir perspektifte yapılmış olan çalışmaya göre Türkiye’ye sıfırdan yapılan (greenfield) uluslararası doğrudan yatırımlar, GSYH üzerinde yıllık 84 milyar dolar katkı sağlamıştır. Bu ekonomik katkı, 2013 yılı GSYH’sinin %10,2’sini ve aynı dönemdeki GSYH artışının %19,4’ünü oluşturmaktadır. Ayrıca, bu yatırımlar, on yıllık dönemindeki istihdam artışının %36’sını karşılayarak 1,9 milyon kişiye iş imkânı yaratmıştır. 

Türkiye’de 10 yıllık perspektifte yapılmış olan ortalama uluslararası doğrudan yatırım miktarları ve GSYH büyüme oranları baz alındığında, 2009-2018 yılları arasında öngörülen sıfırdan uluslararası doğrudan yatırımların katkısının, 2018 yılı GSYH’sinin %12,2’sini oluşturması beklenmektedir. Türkiye uluslararası doğrudan yatırım çekerek bölgesel bir ekonomik cazibe merkezine dönüşebilir.

Ayrıca YASED üyesi şirketler olarak Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında önemli bir paya sahibiz. 2015 İSO 500 listesinde çoğunluğu üyemiz olan 125 uluslararası yatırımcının; toplam ihracatın %42’sini, üretimden satışların %31’ini, yaratılan katma değerin %40’ını, istihdamın %29’unu, Ar-Ge yatırımlarının ise %37’sini gerçekleştirdiği görülüyor.

“Gelişime açık 4 temel alan belirlendi”

Uluslararası yatırımcılara cazip gelen Türkiye’nin güçlü yanları neler? Türkiye, son dönemde öne çıkan BRIC ülkelerine göre yatırım cazibesini artırması için bu özelliklerini nasıl iyileştirilebilir?

Ülkemizin önümüzdeki dönemde 500 milyar dolar sanayi ihracatı ve 150 milyar dolar hizmet sektörü ihracatı hedeflerine ulaşma yönünde bir sıçrama yapması gerekmektedir. Ekonomik büyüme hamlesine devam edilmesi ve bu atılımın yapılması için gerekli ivmenin sağlanmasında uluslararası doğrudan yatırımların önemli bir rolü bulunmaktadır. Türkiye’nin uluslararası doğrudan yatırımcılar tarafından özellikle ihracatı destekleyecek ve Ar-Ge gibi katma değerli alanlarda bir bölgesel merkez olarak konumlandırılması, ekonomik büyümede çarpan etkisi yaratacaktır. Bu süreçte, Türkiye’nin bölgesel bir merkez niteliği kazanması, hem büyümeyi katalize edebilmek hem de ihracat hacminde istenen artışı sağlayabilmek adına stratejik önem arz etmektedir. Türkiye’nin orta ve uzun vadeli büyüme stratejisini ‘Bölgesel bir merkez’ olma adımıyla temellendirmesi ve bu bağlamda edinilmesi gereken yetkinlikleri ve yol haritasını belirleyerek, hızla bu hedefe odaklanması kritiktir.

YASED olarak, Türkiye’nin Bölgesel Merkez olarak konumlandırılmasına yönelik stratejik önceliğimiz doğrultusunda, bu konuda bir yol haritası sunan “Sürdürülebilir Küresel Rekabet için Bölgesel Merkez” raporunu tüm kamuoyuyla paylaştık. Rapor kapsamında Singapur, Dubai, Viyana gibi dünyada başarılı merkez örnekleri incelendi; bölgesel merkezlerin ‘İş kurma ve sürdürme kolaylığı’, ‘Siyasi ve ekonomik faktörler’, ‘Sosyal faktörler’ ve ‘İnsan sermayesi’ olarak 4 temel alanda rekabetçiliğe sahip oldukları saptandı ve bu faktörler ışığında iyileştirilebilecek alanlara yönelik yol haritası belirlendi. 

“Otomotiv mevcut teşvik sisteminden daha çok faydalanmalı”

Çalışma gruplarınızın içinde “Otomotiv” de yer alıyor. YASED olarak sektöre yönelik ne tür çalışmalar yürütüyorsunuz?

Sektör bazında çözümlere destek vermek amacıyla gerçekleştirdiğimiz çalışmalardan biri de Türkiye’nin katma değer üretiminin önemli bir kısmını gerçekleştiren, ihracatına liderlik eden ve bu nedenle de Türkiye ekonomisinin “stratejik” sektörlerinden biri olan otomotiv sektörüne yönelikti. YASED bünyesinde 2009 yılında “Otomotiv ve Yan Sanayi Çalışma Grubu”nu kurduk. Bu çalışma grubunun amacı, YASED’in kamu idaresi tarafından da benimsenen görüş oluşturma yetkinliğinden faydalanarak, sektördeki paydaşlarımızın pozisyonlarının üst düzey strateji belgelerine yansıtılmasını sağlamaktır. Otomotiv ve Yan Sanayi Çalışma Grubu, YASED’in diğer sektörlere yönelik çalışma gruplarıyla bilgi paylaşımı içinde ortak inisiyatif geliştirilmesine de katkı sağlıyor.

Otomotiv sektörünün Türkiye ekonomisi için öneminden bahsedebilir misiniz? Sektördeki uluslararası doğrudan yatırım girişlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Yatırım ortamının daha cazip hale gelmesi için neler yapılabilir?

Türkiye ekonomisi ve ihracatının öncü lokomotif sektörlerinden biri olan otomotiv sektörünün mevcut teşvik sisteminden daha fazla faydalanmasının sağlanması önem taşıyor.

65. Hükümet Programı’nda da atıfta bulunulan;

-Piyasaların etkin işlemesini sağlayacak ve yatırım ortamının güçlendirilmesi,

-Vergi düzenlemelerinde öngörülebilirlik ve istikrarın gözetilmesi,

-Fikri mülkiyet ve patent haklarını korunması,

-Katma değerin artırılmasını ve çevreye duyarlı yeni teknolojilerin geliştirilmesi,

-Öncelikli sektörler arasında sıralanan otomotiv sektörünün teknolojik ürün yatırımlarının ve kümelenme çalışmalarının desteklenmesi,

-Küresel rekabet gücümüzün artırılabilmesi için sektörel ve sektörler arası entegrasyonun güçlendirilmesi gibi konular YASED için de önem taşımaktadır.

Bu kapsamda ayrıca Hükümetin gündeminde olan aşağıda belirtilen konularda da mevcut çalışmalara katkı ve katılım göstermekteyiz. Bu konuları şöyle sıralayabiliriz:

- Sektörün gelişimi açısından çok önemli olan Ar-Ge mevzuatındaki çalışmalar,

- AB ile ABD arasında yürütülen “Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı” (TTIP) sürecinin potansiyel etkilerinin değerlendirilmesi ve olası senaryolar doğrultusunda ulusal stratejiler geliştirilmesi amacıyla kamu idaresi ile yakın bir danışma mekanizması tesis edilmesi,

- Gümrük Birliği’nin güncellenmesi için yürütülecek müzakereler kapsamında, otomotiv sektörüne ilişkin olarak gündeme gelebilecek hususlarda, savunulabilir bir pozisyon belirlenmesi amacıyla, kamu idaresiyle sektör arasında işbirliği yapılması.

65. Hükümet Programı ve Otomotiv Strateji Belgesi başta olmak üzere bu alanda yapılmakta olan tüm çalışmalara katkı ve katılım sağlamayı sürdüreceğiz.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next