TESİD (Türk Elektronik Sanayicileri Derneği) Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sıddık Yarman Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Dördüncü Sanayi Devrimi geldi ama görünen o ki son olmayacak. Teknoloji sürekli gelişiyor, ihtiyaçlar, talepler değişiyor ve çeşitleniyor... TESİD (Türk Elektronik Sanayicileri Derneği) Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sıddık Yarman, hızla değişen koşullar karşısında üretimde esnekliğin önem kazanacağına ve artan nitelikli işgücü ihtiyacına dikkat çekiyor. Türkiye’de ileri düzeyde bir bilişim ve yapay zeka altyapısı olduğunu belirten Yarman, otomotiv sektörünü beyin gücüne yatırım yapmaya ve katma değeri artırmaya davet ediyor.

Kısaca Sanayi 4.0’ı ve diğer sanayi devrimlerinden temel farklarını açıklayabilir misiniz?

Sürekli farklı kavramlar gelişiyor. Almanların öncülüğünü yapmış olduğu sanayi 4.0 -ki bu modern teknolojilerin sanayide kullanılmasını kapsıyor- diğer teknolojilere bağlı olarak gelişiyor. Yeni sanayi kuşağı nesnelerin interneti açısından değerlendirildiği zaman - özellikle bu konuda Amerika bazlı olarak gelişen bir yaklaşım tarzı mevcut - bütün makinaların içerisine konan sensörlerden toplanan bilgilerin, internet üzerinde bir merkezde toparlanması ve üretimde kullanılan bu araçların ihtiyaçlara cevap vermek üzere en uygun şekilde çalıştırılmasını amaçlıyor. Nesneler ve internet tabanlı sanayi devriminin temelini Amerika’nın önderliğini yaptığı veya daha açık bir ifadeyle özellikle kablosuz ağ/iletişim teknolojileri dediğimiz yani cep telefonları veya radyo frekanslarıyla bilgilerin taşındığı sensörlerin bu iletişime aracılık ettiği ve bilgilerin sunucularda yoğunlaşarak/işlenerek akıllı üretim yapılması kavramını içeriyor. Almanların özellikle dördüncü kuşak sanayi dediğiyse; “biz ilgili noktalara sensörleri koyalım, herkesin bilgisini toplayalım ve sonrasında bunlara uygun çözümler geliştirelim” şeklinde. Almanya tabanlı sanayi çözümleri üretmek, her ülkeye yerleştirilecek sensörler ile problemlerin tespit edilmesi ve Almanların da bu sorunların çözümüne yönelik önerilerde bulunmalarını kapsıyor. Bu aşırı bir şekilde tek taraflı bakış açısı gibi görünüyor. Halbuki nesnelerin internetine bağlı yapılarda herkes kendi yapısını izleyecek, kendi yapısını üretecek, toplanan bilgileri en uygun şekilde en güzel şekilde değerlendirip üretim altyapısını düzenleyecek. Dolayısıyla piyasa bazlı ya da piyasa ihtiyaçlarına dönük herhangi bir teknolojiye bağlı kalmaksızın, ne Almanların ne Amerikalıların ne İspanyolların ne de Fransızların teknolojilerine bağlı kalmaksızın, yeni bir tarz geliştirilmesi gerekir. Dolayısıyla ikisi arasındaki fark; bu dördüncü kuşak sanayi devrimi, Avrupa ya da Almanya odaklı mı olacak, yoksa dünya odaklı mı olacak sorusunun cevabında yatıyor.

“Beş yılda bir teknoloji değişiyor”

Sanayi 4.0’ın ekonomi ve iş dünyasına etkileri neler olacak? Gelecek 10 yılda neler görmeyi bekliyorsunuz?

Gelecek 10 yılda neler görmeyi bekliyoruz; bir defa bol bol nesnelerin interneti ve buna bağlı sanayi gelişmeleri kaçınılmaz. Çünkü her 10 yılda bir teknolojiler eskiyor ve altyapıların yenilenmesi gerekiyor. Önümüzdeki bu on yıllık dönemler günümüzde artık beş yıla kadar düştü.

Dünya pazarlarına ve bu pazarlara göndereceğimiz ürünlerin yapısına dikkat etmeliyiz. O pazarların yapısına ilişkin bilgileri değerlendirip bu bilgiler doğrultusunda kendi yapımızı organize etmeliyiz. Müşteri taleplerine ve dünya pazarlarına uygun ürünler ortaya koymamız gerekiyor. Artık eski klasik yaklaşımlarla dünyayı algılamamız mümkün değil. Dolayısıyla ihtiyaçlar sürekli değişiyor, üretim süreçleri sürekli değişiyor. Teknolojiler sürekli değişiyor. Sonuç olarak kişiye özgü yani müşteri özelliklerine göre “custom design” dediğimiz, müşterinin isteklerine uygun çalışmalar yapabilmeliyiz.

Kısacası bundan sonraki sanayi devrimi müşterilerin kitlesel olarak ihtiyaçlarına cevap verebilecek yapıların oluşması yönünde ilerliyor. Dolayısıyla böyle bir yapıyı oluşturmak için bir defa üretimde temel yapıtaşları olabilecek düzeydeki modelleri ortaya koymak ve bu modellerin esnekliğini sağlayabilmek gerekiyor. Örneğin bir çamaşır makinesi istiyorum; benim için şu veya şu özellikler de olsun diyebilmeliyim. Dolayısıyla bir tüketici, çamaşır makinasını alıp kendi ihtiyaçlarına göre düzenleyebilmeli, kullanabilmeli. Sistemin bu altyapıyı sağlaması gerekiyor. Benim gömleklerime göre, benim pantolonlarıma göre uygun bir yapıya uyarlanabilir olması gerekiyor. Benzer şekilde bir elektrik süpürgesinin evin yada kullanıcının kendi ihtiyaçlarına göre çok basit bir şekilde programlanabiliyor olması gereği doğuyor.

TESİD olarak Sanayi 4.0 dönüşümüne yönelik neler yapıyorsunuz?
Türk Elektronik Sanayicileri Derneği (TESİD) olarak ülkemizin ihtiyaçlarına uygun, geleceğimizi şekillendirecek sanayi devrimleri üzerine çalışıyoruz. Biz elektronikçiyiz, yapay zeka biliyoruz, yazılım biliyoruz, gömülü yazılımları biliyoruz, ülkemizin ihtiyaçlarını biliyoruz. Ülkemizden dünyaya açılabilecek pazarları ve hangi pazarlarda neler satabileceğimizi biliyoruz. Bu doğrultuda yol haritalarımızı şekillendirmeliyiz. TESİD olarak bakış açımız dünya odaklı, pazar odaklı, kendimize en iyi şekilde tanıyacak, bilgileri toparlayarak en uygun çözümleri, kendi yapımıza uygun, kendi altyapımıza ve pazar ihtiyaçlarına uygun çözümler arayacak yapıları Türkiye'ye getirmek.

Türkiye’de yapılan Ar-ge, inovasyona yönelik çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmaları son derece pozitif buluyoruz. Aynı zamanda Ulaştırma Bakanlığımızın da bu konuda Türk halkına vermeye çalıştığı bilişim ağı, ulaştırma ağı katkılarını fevkalade önemli buluyoruz. Özellikle Ar-ge çalışmalarını kolaylaştıracak, teşvik edecek birçok kanun teklifleri yapıldı. Kanunlar geçirildi. Ar-ge merkezlerinin oluşumu ve devlet teşvikleri kolaylaştırıldı. Türk Elektronik Sanayicileri olarak hükümetten ve bakanlıklarımızdan pozitif geri dönüşümler alıyoruz. Diyorlar ki “siz ne öneriyorsanız getirin, biz bunları kanunlaştıralım”. Özellikle Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın bizden beklentileri bu yönde. Bakanlığın sanayi altyapımızı geliştirmek, modernize etmek üzere bizden özel istekleri var. Bunları sağlamaya çalışıyoruz. Türkiye’nin Ar-ge altyapısını yeniden organize etmek üzere yeni çalışmalar yapılıyor.

“Eğitim altyapısının yeni teknolojilerle modernize edilmesi şart”

Sanayi 4.0 yüksek nitelikli insan gücü ihtiyacını da gündeme getiriyor. Bu nitelikler ve beceriler nelerdir? En çok hangi alanlarda nitelikli insan gücü ihtiyacının ortaya çıkmasını bekliyorsunuz?

Çok güzel ve çok önemli bir soru. Değişen teknolojiler doğrultusunda bizim üniversitelerimizdeki teknik ara eleman yetiştirme konusundaki eğitim sistemimizi güçlendirmemiz gerekiyor. Üniversitelerimiz modern teknolojilerin gerisinde kaldı. Yeni yatırımlar gerekiyor. Nano, enformasyon, bilişim teknolojileri gerekiyor. Programlama teknolojileri, yapay zeka ve ona bağlı programlama, robot teknolojileri öne çıkıyor. Ülkemizde bu altyapı eğitim teknolojileri henüz yok. Dolayısıyla üniversitelerimizin, teknik okullarımızın, liselerimizin piyasanın dünya ihtiyaçları doğrultusunda gelişen eğitim altyapısında modernize olması gerekiyor. Bizim öncelikle daha iyi programlama yapabilen, daha iyi tasarım yapabilen çok değerli işgücüne ihtiyacımız var. Hem ara eleman hem de mühendis açığımız mevcut. Maalesef Türkiye’deki eğitim sistemi dünyanın gelişen teknolojik ihtiyaçlarının gerisinde kaldı. Bu programların gelmesi lazım. Yapay zeka, enformasyon, nano teknoloji, siber güvenlik önem kazanıyor. Ülkemizi korumak durumundayız, bu uzmanlıklara sahip kişilere ihtiyaç duyuyoruz.

Türkiye’nin yüksek nitelikli insan gücü ihtiyacının boyutları nelerdir? Sizce bu ihtiyacı karşılamak için neler yapılması gerekiyor?

Hem sanayiciyim hem de eğitimciyim. Bütün hocalarıma mevcut ders programlarını artık değiştirmemiz gerektiğini söyledim. Bütün mühendislik uygulamalarında bugünün koşullarına cevap veren programlar yapmalıyız. Burada malzeme teknolojileri ve bilişim teknolojileri çok önemli. Haberleşme teknolojileri fevkalade önemli. Programlama, yapay zeka, algılayıcılar ve benzeri tüm konular, görsel teknolojiler en çok önem taşıyan konular arasında.

Bakarsanız üretim altyapısını değiştirecek olan mühendisler, bunları kullanacak olan da işletmeciler; dolayısıyla multidisipliner çalışmalar yapmaya çok ihtiyaç var. Eğer işletmeci teknoloji kavramlarını bilmiyorsa, eğer yatırımcı modern dünyanın ihtiyaçlarını bilmiyorsa zaten yol almak mümkün değil. Yatırımcıların modern teknolojiyi, robot teknolojilerini bilmemesi Türkiye’nin en büyük sorunudur. Enformasyon teknolojilerini bilmemesi ve bunun için para harcamaktan, kredi almaktan, yabancı ortakları buraya getirmekten korkmaları... Halbuki bizim her konuya açık olmamız lazım. Dünyada artık “çekirdekten yetişmiş yatırımcı” kavramları kalmadı. Cahil girişimciye ihtiyacımız yok.

Üniversitenizin mezunlarının Sanayi 4.0’ın gerektirdiği niteliklere sahip olması için ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?

Üniversitelerdeki öğrencilerimiz zaten bizim önümüze geçti, profesörlerin önündeler. Biz onlara ders anlatıyoruz, ardından gelip diyorlar ki “hocam biz x şirketinin verdiği şu kurslara katılmak istiyoruz.” Yani öğrenci bizim kendisine vermediğimizi, piyasadaki şirketlerden almaya çalışıyor. Üniversitelerin, endüstri ile birleşip, uluslararası üreticilerle bütünleşip, onların sunmuş olduğu ürünleri öğrencilere anlatması gerekiyor. Dünyanın yenilenmesi buna bağlı. Biz İstanbul Üniversitesinde bunu bir miktar yapmaya çalışıyoruz.

“Türkiye’nin çıkış noktası yapıcı, yaratıcı, girişimci beyinlerde, gençlerde”

Neler yapıyorsunuz?

Ben TESİD başkanıyım, üniversitelerde eğitimci olarak bulunuyorum, ayrıca teknoparklar, teknokentler ve kuluçka merkezleri kurduk; onları yönlendiriyoruz, hedefler koyuyoruz, KOSGEB, TÜBİTAK çok güzel adımlar attı. Öğretim üyelerinden inovasyon merkezleri, kuluçka merkezleri kurmalarını istiyorlar. Gerçekten de devletimiz, üniversitelerin ötesine geçti. Ama üniversitelerdeki eski zihniyet, şirket kuran hocaları hala eleştirir durumda. Hocaların para kazanmamasını, yenilikçi olmamasını istiyor. Ama bunu artık aşmaya başlıyoruz. Devletin varlığıyla, bizi yönlendirmesiyle, TÜBİTAK’ın ve Bilim Sanayi Teknoloji Bakanlığının rehberliğiyle benim dönemimdeki hocalarımızın çoğu bizim teknokentimizde şirketler kurdu. Bundan 20 yıl önce rüyasını bile göremeyeceğimiz şeyler gerçekleşiyor, yani benim hayallerim gerçekleşiyor. Türkiye’nin çıkış noktası yapıcı, yaratıcı, girişimci beyinlerde, gençlerde. Dünyaya ayak uydurmanın yolu, üniversitelerdeki yapılanmanın dünyaya ayak uydurmasıyla olacak. TESİD olarak da teknoloji, elektronik ve bilişim alanında farkındalık yaratmaya çalışıyoruz, bütün merkezlerimizi de geziyoruz.

Üzülerek belirtiyorum ki maalesef ülkemizdeki sanayicilerin birçoğu modern üretim teknolojilerinin gerisinde. Bilgi altyapısı yok. Yenileşmeye karşı direnç gösteriyorlar. Bu çok doğal ama bunu aşmak zorundayız ve aşacağız. Bunun için devletten tek bir beklentimiz var o da finansman gücünü bize yönlendirmesi gerekiyor. Biz sanayiciler olarak yurt dışına yatırımlar yapıyoruz, bunun önünü açması lazım. Kendi ülkesinde başarılı olamayan bir sanayinin yurt dışında başarılı olması mümkün değil. Dolayısıyla önce ülkemizde başarılı olup ondan sonra yurt dışında başarılı olacağız.

 “Bütün sanayicilerin ileri teknolojileri çok iyi anlaması gerekiyor”

Otomotiv, Türkiye’nin önemli sektörlerinden birini oluşturuyor. Sizin sektör hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Ülkemiz sektörlerinde çok büyük fırsatlar olduğu açıktır. Hibrit ve elektrikli araçlar günümüzün çok önemli konularından. Sürücüsüz araçlar yani yapay zeka kullanılarak yapılan araçlar da günümüzde çok önemli. Amerika’da bu konuda epey mesafe kat edildi. Ülkemizdeki yabancı kökenli otomobil üreticilerinin ülkemizdeki potansiyeli değerlendirmede maalesef çok istekli olmadığını görüyorum. Üniversitelerimizden mühendislerimizden yeteri kadar yararlanmıyorlar. Ar-ge altyapılarını Türkiye’ye getirmekte çok da istekli davranmıyorlar. Türkiye’de üretim yapan ana sektörün, Türkiye’nin lokomotifi olan otomotiv sektörünün, Türkiye’de ki Ar-ge altyapısına da önem vermesi lazım. Özellikle sensörler, elektronik tasarım, program geliştirme konularında Türkiye’deki üniversitelerden, mühendislerden çok fazla yararlanması lazım. Sınırlı miktarda yararlanma var, bu konuda epey bir çaba var ama ben elektronik sektörünün temsilcisi olarak bu çabalardan tatmin olmuş değilim. Türkiye’de çok ileri düzeyde bilişim altyapısı var, ileri düzeyde yapay zeka altyapısı var. Birçok konuda araştırmalar yapabileceğimiz, katma değeri artırabileceğimiz halde yeteri kadar sektörümüzün ne bilişim ne de elektronik sektörü ve otomotiv sektörüne katkı verdiğini göremiyorum. Bunun böyle devam etmeyeceğini biliyorum. Daha hesaplı olan gelişmiş işgücü, mekanik sanayinde olduğu gibi otomotiv sektöründe de etkili olacak. Yabancı yatırımcıları Türkiye’deki beyin gücüne yatırım yapmaya davet ediyorum. Türkiye de Ar-ge yatırımı yapmaktan elleri titremesin, rahat olsunlar. Eğer Türkiye’deki işgücünü kullanamayan bir yabancı yatırımcı varsa sonunda bu tezgahı kapatmak, daha pahalı yerlerde yatırım yapmak zorunda kalır.

Başarılı bir Sanayi 4.0 dönüşümü için firmalara temel önerileriniz neler olur?

Bütün yatırımcıların-sanayicilerin ileri teknolojileri çok iyi anlaması gerekiyor. Elektrik-elektronik altyapısını kullanan bütün sanayicilerin TESİD’e üye olmasını öneriyorum. Ar-ge mühendisleri istihdam etmelerini öneriyorum. Gençleri istihdam etmekten kaçınmamalarını bekliyorum. Üniversitelerimizi çok kolay eleştirmesinler. Üniversitelerimizle ortak çalışmalar yapsınlar. Kaliteli mühendisler kullanmak istiyorlarsa üniversitelere yatırım yapmaları gerekiyor. Türkiye’deki sanayicilerin uluslararası sermayelerle bütünleşmesini bekliyorum. Ar-ge yatırımlarına önem verilmeli. Devlet Ar-ge’ye önem veriyor, sanayici de Ar-ge’ye önem vermeli.

Türkiye’deki üretim altyapısının modernizasyonu açısından en önemli ihtiyacımız; tüm üretim sektörünün ve ilgililerinin dahil olabileceği ve ayrıca açık kaynak kodların/yazılımların kullanılabileceği bir endüstriyel internet ağ altyapısıdır. Bu yapının güvenli olması bir gerçektir, dışarıdan gelebilecek siber saldırılara karşı dirençli olmalı. Bu noktada çalışmaya dahil olacak kurumlar bir konsorsiyum oluşturarak güç birliği oluşturmalı. Bu altyapı oluşumu ile tüm katılımcılar kendi ihtiyaçlarına ilişkin uygulama ve yazılımları yine bu altyapı aracılığıyla pazarlayabiliyor olmalı ya da kullanıma/ paylaşıma açık hale getirebiliyor olmalı. Tüm bilgiler, konu olan bu endüstriyel internet altyapısı altında muhafaza edilebilir olmalı.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next