Otomotiv sektöründe oyunun kuralları değişiyor Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

2015’i ihracat, üretim ve iç pazarda rekorla kapatan otomotiv sektörü yöneticilerinin önümüzdeki beş yıla dair öngörülerini içeren ‘KPMG Türkiye Otomotiv Araştırması 2016 – Geleceğin İş Modelleri’ araştırması yayımlandı.

Bu yıl dördüncüsünü hazırlanan “KPMG Türkiye Otomotiv Yöneticileri Araştırması 2016” sektörde yükselen trendleri ve gelecekte karşılaşılabilecek risklerle fırsatları ortaya koyarak yatırımcılara ve sektörün diğer oyuncularına yol gösteriyor. Araştırma, KPMG Türkiye yönetiminde Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD), Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) ve Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD), Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) ve bu derneklerin üyelerinin destekleriyle ERA Research and Consultancy tarafından gerçekleştirildi.

İlki 2012 yılında gerçekleştirilen çalışma; üretim ve kapasite rakamlarını analiz edip araştırmaya katılan yöneticilerin beklentilerini ortaya koyarken, Türkiye otomotiv sektörünü yakından ilgilendiren Sanayi 4.0, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı, Bölgesel Yönetim Üssü vb konular ile geleceğin iş modellerine yönelik KPMG uzmanlarının yorumlarıyla da otomotiv sektörünün geleceğine ışık tutuyor.

Araştırmanın içinde yer alan özel bölümde ise KPMG’nin küresel ölçekte gerçekleştirdiği iki araştırmanın, üreticileri; araç üreticisi mi, bilişim uzmanı mı olmak istediklerine dair karar vermek zorunda bırakacak yol ayrımını ele alan “Araç Üreticisi mi? Bilişim Uzmanı mı?” araştırması ile Silikon Vadisi’ndeki yenilik hızının Detroit’teki gelişme hızından farklı olmasının otomotiv sektörüne etkilerini inceleyen “Gelişme Hızı İkilemi” araştırmasının detaylı bulguları yer alıyor. 

Raporu tanıtan KPMG Türkiye Otomotiv Sektör Lideri ve Şirket Ortağı Ergün Kış, otomotiv sektöründe büyük değişimler olan bir dönemde yaşandığını belirterek; “Değişimlerin daha da büyük olacağından emin olabiliriz. Tek soru: değişim akıllı telefonlarda yaşadığımız şekilde bir devrim ile mi gerçekleşecek yoksa otomotiv sektöründe alışık olduğumuz gibi adım adım bir evrim mi yaşanacak?” dedi. Raporda öne çıkan 7 sonuç ile ilgili değerlendirmelerini paylaştı, ardından konuyla ilgili basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Yöneticiler pazarın 1 milyonun üzerinde kalmasını bekliyor. Ancak satış vergilerinin düşürülmesi, öncelikli konu olmaya devam ediyor.

İlk kez BRIC ülkeleri üreticilerinin Avrupa pazarına girmesi beklenmiyor.

İlk kez Türkiye’ye yeni üreticilerin girmesini bekleyenler çoğunlukta değil; yeni üretici bekleyenler ve beklemeyenler arasında eşitlik görünüyor.

  1. BRIC üreticilerinden umut kesildi

3 yıl üst üste BRIC ülkelerindeki üreticilerin Avrupa pazarına girmesinden emin olan Türkiye otomotiv yöneticileri, bu yıl fikir değiştirmiş görünüyor. Geçmiş yıllarda yöneticilerin yüzde 60’ından fazlası Çinli şirketlerin Avrupa pazarına girmesini beklerken bu yıl rakam yüzde 45’e geriledi.

Uzun yıllardır konuşulan ancak yoğun çabalara rağmen başarılı olamayan Çinli üreticilere olan inanç sarsıldı. Avrupa pazarının isteklerinden oluşan bariyerler Çin şirketleri için aşılamayacak kadar yüksek görünüyor. En çarpıcı örnek ise Qoros. Alman mühendisleri ve yöneticileri transfer ederek Alman teknolojisi ile Çin aracı üretip Avrupa pazarlarını kazanmak isteyen ortaklar, büyük ilgi toplamalarına rağmen bu hedeften vazgeçmek zorunda kaldılar. Çin’de bile başarılı olamayan şirket önceliklerini değiştirmek zorunda kaldı. Araçlar, kalitelerinin uluslararası düzeyde olduğu düşünülmesine rağmen birçok bariyere takıldı. Düşük marka bilinirliği, Çin araçlarının düşük kalite imajı, satış ağının yetersizliği ve sınırlı model sayısı başarısızlığa yol açtı. Yeni stratejiye göre şirket ancak Çin pazarında başarılı olduktan sonra Avrupa pazarına açılacak.

2- Pazarın büyümesi “milli gelirde artış”a bağlı

Otomotiv pazarının büyümesi için kişi başına düşen milli gelirin artış hızı, pazar oyuncuları tarafından en önemli etken olarak görülüyor. İlk defa bu beklenti sektör üzerindeki vergi yüklerinin azaltılmasından daha önemli olarak ortaya çıktı. Kar merkezlerinde gelecek 5 yıl değişiklik beklenmiyor.

Sadece artış değil, milli gelirin dağılımı da önemli. Zaten kullanılmış araç pazarının yeni araca göre 3-4 kat fazla oluşu da bunun bir göstergesi sayılabilir. Ancak bu pazarın gelişmesi düşük gelir nedeniyle yeni araç alımına yansımıyor.
Bu durum, sektörün sanayiden ticarete her kesimindeki olumsuz etkilerinin azaltılması için daha dengeli bir sisteme ihtiyaç duyulduğunu ortaya koyuyor.

3- Yetkili satıcılar internet üzerinden 2. el satışına yöneliyor

Yetkili satıcıları etkileyen en önemli dış faktörler arasında, yoğun rekabette değişen tüketici beklenti ve davranışları yer alıyor. Yetkili satıcılar profesyonel olarak kullanılmış araç (2. el) satış organizasyonu kurmayı hedefliyor. Yüzde 88 ile bu konu yetkili satıcıların yatırım eğilimlerinin başında geliyor. Bu satışların elektronik ticaret sistemi üzerinden yapılması bekleniyor. Yeni araç satışlarında kullanılmış aracın uygun bedelle değişimi müşteri için kolaylık sağlıyor. Bayiinin bu araçların satışını internet üzerinden hızla gerçekleştirmesi, işletmede nakit yönetimi acısından da önem taşıyor. TÜİK verilerine göre son 12 ayda 4,4 milyon adet ikinci el binek otomobil el değiştirmiş durumda. 2020’de bu rakamın 7,8 milyona yükselmesi bekleniyor.

Tüketici ise bayiden daha fazla hizmet ve seçenek sunmasını bekliyor. Pazarda artan marka ve model seçenekleri de bayilerin showroomlarında daha fazla modelle tüketicinin karşısına çıkmasını gerektiriyor.

4- Üretim ve kapasite açıklamaları beklentileri solladı

Yöneticilerin büyük çoğunluğu üretimde artış bekliyor. Üretimin 1,2 milyondan (baz yılı 2014) 1,4 milyonun üzerine ve kapasitenin 1,7 milyondan 1,9 milyonun üzerine çıkmasına yönelik beklenti net. Ancak gerçekler daha hızlı ilerledi ve beklentileri solladı. Toyota, Mercedes, Tofaş ve Ford’un 2016 yılının başında yaptıkları açıklamalarla üretim ve kapasitenin beklentilerin üzerine çıkacağı kesinleşti.

Otomotiv sanayisi, yeni Ar-Ge ve yatırım teşvikleriyle son yıllarda önemli bir gelişme ivmesi yakaladı ve gelişmeler olumlu devam ediyor. Yeni bir marka yatırımı kısa vadede görülmemekle birlikte mevcut şirketlerin yeni yatırımlarla genişlemesi önem taşıyor. Bu gelişmenin özellikle “tedarik zinciri” bütünlüğünde olması da sevindirici.

Ayrıca otomotiv sektörü için stratejik önem taşıyan yassı çelik, özel çelik ve plastik sanayisinin yanısıra elektronik ve yazılım sektörleri ile de daha sıkı ve uzun vadeli işbirliği kurulması gerekliliği öne çıkıyor. Hızla gelişen Ar-Ge yetkinliğinin ulaştığı düzeyde tümüyle yerli olarak tasarlanan taşıtların küresel standartlarda yapılacak geliştirme testleri için önemli altyapı yatırımının en kısa surede tamamlanması gerekiyor. Bu sorunun Ar-Ge’nin bir bütünleyicisi olarak görülerek, mevzuatın yeniden düzenlenmesi ve genişletilmesi şart. Otomotiv ihracatının en önemli sorunu ise lojistik altyapısı. AB pazarına ulaşımda demiryolu sisteminin yeniden kurulması öncelik taşırken otomotiv limanı ihtiyacı her geçen yıl daha da artıyor.

5- Türkiye, BRIC ülkelerine karşı rekabet gücünü artırmalı

Türkiye’de üreticiler iç pazarın daha büyük olması gerektiğini düşünüyor. Türkiye şu an AB’nin üretim üssü konumunda bulunuyor. BRIC ülkelerinin yatırım cazibesi Türkiye için engel teşkil ediyor. Türkiye’nin ihracat sürekliliğinin sağlanması için serbest ticaret anlaşmalarına katılım ve gelişmekte olan pazarlar ile ikili anlaşmaların yapılması şart.

6- Fırsatlar ülkesi İran

Tedarik sanayisinin işbirliğinin artacağı düşünülen bölgeler arasında geçen sene gündemde olmayan İran, bu yıl ikinci sıraya; yatırım yapılması planlanan ülkeler arasında ise dördüncü sıraya yükseldi. Özellikle tedarik ve yan sanayide Ortadoğu’nun en büyük pazarı olan İran’ın çok dikkatle izlenmesi gerekiyor. BRIC ülkelerinin İran üzerinden AB’ye girecekleri tahmin ediliyor.

7- Geleceğin kritik teknolojileri önem kazanıyor

Tedarik sanayisinin odaklanması gereken alanların arasında en önemli artışı, kritik teknolojiye yatırım gösterdi. Geleceğin kritik teknolojilerine entegre olmadan ilerleme mümkün görülmüyor. Küresel gelişmeler karşısında tedarik sanayinin elektronik ve gömülü yazılım alanlarında da daha hızlı bir gelişmeye ihtiyacı var. Bugüne kadar mekanik teknolojideki ulaşılan başarıların bu alanlarda da sağlanması öncelik gerektiriyor. Mekanik teknolojilere kıyasla yeni teknolojilere verilen önceliğin arttığı görülüyor.

Bu amaçla tedarik sanayisinin kendi içinde ve özellikle taşıt aracı üreten sanayi ile belirli konularda sürekli işbirlikleri oluşturması gerekiyor. Özellikle iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişme karşısında rekabetin sürdürülmesi için bu işbirlikleri stratejik önem kazanıyor. Bu konu küresel projelerde işbirliği açısından da önem taşıyor. KPMG İngiltere’nin araştırmasına göre bu alandaki yeni teknolojiler Birleşik Krallık’ta 2030 yılına kadar 320 bin kişiye istihdam sağlayacak.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next