Brisa Genel Müdürü Hakan Bayman Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Teknolojinin getirdiği yenilikler, rekabete ve ekonomiye yeni bir boyut kazandırmaya başladı. Teknolojinin hızını yakalayan hatta ötesini öngörebilen ve rekabete yeni bir boyut katan şirketler, başarının da anahtarına ulaşmış oluyor. ODD, otomotiv sektörünü de içine alan ve otomotiv sektörünün geleceğini değiştirecek bilgi çağına ilişkin, Brisa işbirliğiyle bir toplantı düzenledi. Toplantıda Brisa Genel Müdürü Hakan Bayman, global fütürist ve ödüllü profesyonel konuşmacı Rohit Talwar, teknolojiyle birlikte nasıl yeni bir dünya yaratılacağını ve otomotiv sektörünün bu dünyaya nasıl hazırlanması gerektiğini anlattı.

ODD ve Brisa işbirliğiyle, 11 Aralık’ta Çırağan Palace Kempinski’de bir toplantı düzenlendi. Toplantıda, gelişen teknolojinin şirketlerin faaliyetlerini nasıl değiştireceği ele alındı.

Açılış konuşmasını ODD Genel Koordinatörü Dr. Hayri Erce’nin yaptığı toplantıda, Brisa Genel Müdürü Hakan Bayman ve global fütürist Rohit Talwar, “geleceğin dünyası” hakkında sunum yaptı.

Türkiye’nin en büyük lastik üreticisi

Brisa’nın yaklaşık 1 milyar dolara yaklaşan cirosuyla ve yıllık 12 milyon lastik üretim kapasitesiyle, Türkiye’deki en büyük lastik üreticisi durumunda olduğunu söyleyen Brisa Genel Müdürü Hakan Bayman “2014 Ocak – Eylül döneminde, tüm satış kanallarımızdaki toplam satış performansımıza bakıldığında, 2014’ün ilk 3 çeyrek döneminde geçen yılın aynı dönemine göre satış adetlerinde yüzde 6,7 ve toplam satış gelirlerinde ise yaklaşık yüzde 10,7’lik bir artış elde etmeyi başardık.

Türkiye’deki araç üretiminin azaldığı bir dönemde ticari orijinal ekipman lastikleri satış adedinde yüzde 40’lık artış sağlamamız önemli bir performans göstergesi. Türkiye lastik yenileme pazarında da bir önceki yılın aynı dönemine göre, yaklaşık yüzde 8,5 küçülme yaşanırken, Brisa olarak, pazardan daha iyi bir performans sergiledik. Dünya ekonomisi ve coğrafyamızdaki zorlayıcı koşulların etkilerini azaltacak önlemleri alırken, iç pazar ve uluslararası pazarlar arasındaki dengeyi kurmayı başardık. Müşterilerimizin bulunduğu ve ihtiyaç duyduğu her yerde olabilmek için satış kanallarımıza yatırım yapmaya ve yenilikçi satış noktası konseptleri geliştirmeye devam ettik. Vizyonumuzda da olduğu gibi, müşteri odaklı yenilikçi hizmetlerimizle, gelecek için en iyi yolculuğu tasarlamak için çalışıyoruz” dedi.

Yaşlanan nüfus ve değişen ihtiyaçlar

Günü kurtarmak yerine 10 yıl sonra otomotiv endüstrisinde tüketicileri nelerin beklediğinin tartışılması gerektiğini belirten Bayman, konuşmasına şöyle devam etti: “Dünyadaki en büyük sorunlardan bir tanesi yaşlanan nüfüs. Japonya’da önümüzdeki 20 yıl içinde, 90 yaşındaki kişilerin oranı yüzde 10’u geçecek. Bu insanları hem sosyal hayatın hem de işgünün içinde tutmak istiyorlar. Akıllı ve ucuz işgücü aynı zamanda büyümeyi farklı bir şekilde destekleyecek. Bu insanların aktif olarak iş hayatının içinde olması bazı ihtiyaçları da doğuracak. Otomobiller de bu ihtiyaçlara göre şekillenecek. Örneğin insanlar, tekerlekli sandalyelerini otomobillerinin arkasına rahatça koyabilecek. Bu, hem otomotiv hem de lastik sektörünü ilgilendiren megatrendlerden bir tanesi.”

Lastik yönetimiyle daha fazla tasarruf sağlanacak

Brisa olarak, Türkiye’deki 6 bin ticari aracın lastiklerini takip edebildiklerini söyleyen Bayman, “Bu uygulamamız sayesinde, müşterilerimizin her gün ne kadar tasarruf ettiğini ölçebiliyoruz. Müşterilerimize ‘Lastiklerinizin hava basıncı düşük olmasaydı daha fazla tasarruf edebilirdiniz ya da şoförünüzün yaptığı ani frenler lastiklerinizi aşındırmış’ diyoruz. Onlardan lastik yönetimlerini bize devretmelerini istiyoruz. Ticari otomobillerin içindeki iletişimi sağlayan çip, önümüzdeki 5-6 yıl içinde lastiğin içine yerleştiriliyor olacak. Yola çıkacağınız zaman, lastiğiniz cep telefonunuza mesaj gönderecek ve lastiğinizin havasının düşük olduğunu söyleyecek. Bu uygulamayla, değerli zamanınızı daha iyi kullanmanızı hedefliyoruz” dedi.

“Bugüne değil geleceğe odaklanalım”

Çevreci teknolojilerin otomotiv ve lastik sektörünü ilerleyen yıllarda daha da etkileyeceğine değinen Bayman, şunları kaydetti:

“Avrupa’da yeşil lastikleri kullanan ve karbon emisyonu daha iyi olan taşıma araçlarına özel yollar yapılıyor. Yeşil enerjiyi kullanan araçların 2030’lu yıllarda dünya üzerindeki toplam araç miktarının yüzde 20’sine kadar çıkacağını tahmin eden varsayımlar var.

Yolda giderken kendi enerjisini üreten, şarj etme gereği olmayan araçlar olacak. Kullanılan enerji gittikçe azalıyor ve enerjinin başka alanlarda kullanılması ihtiyacı da bununla birlikte artıyor. Bütün bu değişimlerin içinde büyümeyi sağlayacak tek şey inovasyon.

Gençler ekonomiye girdikçe ve hayatlarını daha farklı yaşamaya başladıkça dünya değişecek. Bu dünyada bugünün şartlarıyla ayakta duramayacağımız kesin.”

Konuşmasında şirketlerin geleceğe odaklanması gerektiğine vurgu yapan Bayman, “İnsanlar otomobil satın alırken yakıt verimliliğine, çevreci olmasına, kişiselleştirilebilmesine ve güvenliğe dikkat ediyor. Biz ülkemizde bugünü ve gelecek yılı kurtamaya çalışırken önümüzdeki 10 yıl içinde sektörün baştan yazılacağını fark etmeliyiz” diye konuştu.

Yeni dünya

Bayman’ın ardından global fütürist ve ödüllü profesyonel konuşmacı Rohit Talwar, ODD üyeleriyle bir araya geldi.

Teknolojiyle birlikte yeni bir dünya yaratıldığını söyleyen Talwar,

“Önümüzdeki yıllarda bizleri nelerin beklediğini, değişeceğini ve ortadan kaybolacağını düşünüyoruz. Asıl sorumuz da‘Değişimlerin üstesinden nasıl geleceğiz ve bu değişimler bizi nasıl şekillendirecek? İki dünyanın olduğunu düşünelim: Birincisi evler inşa ettiğimiz, otomobiller ürettiğimiz dünya, yani eski dünya… İkincisi ise teknolojik dünya. Bu dünya yazılımların ön planda olduğu, her şeyin daha hızlı ilerlediği yeni dünya. Bugün ve gelecekte bu iki dünyanın çarpışmasını görüyoruz. Artık yazılım firmaları, otomobiller ve telefonlar üretebiliyor. Geleneksel olarak otomobil üreten şirketlerin yanı sıra yazılım firmaları otomobil üretmeye karar verip bir anda piyasaya girebiliyor. Peki bu yeni piyasada eksiden beri içinde olduğumuz kurallarla mı oynayacağız?

Şirketler nasıl mevcut durumlarını koruyarak ilerleyecek? 4-10 yıl içinde nelerin bizi beklediğini tahmin ederek, kendimizi yeni teknolojik değişimlere hazırlayıp harekete geçebiliriz” dedi.

“Geleceği düşünürken bir çerçeve çizin”

Herkesin ulaşım sistemini daha “akıllı” yapmak için uğraştığını belirten Talwar, şunları kaydetti: “Daha efektif, akıllı, hızlı ve maliyeti düşük ulaşım sistemlerinin yapılması hedefleniyor. Avrupa Komisyonu ulaşım sistemi planı yapıyor. Gelecekteki ulaşım sisteminin daha akıllı olması bizim verileri nasıl yönettiğimiz ve insanları nasıl daha kolay ve hızlı şekilde taşıdığımızla alakalı olacak. Ayrıca biliyoruz ki teknolojik değişim hızla geliyor ve bu değişim bütün iş dünyasını etkileyecek.”

Geleceği düşünürken bir çerçeve çizmemiz ve geleceğe onun içinden bakmamız gerektiğini söyleyen Talwar, “Dünyada çok fazla veri var. Değişim trendlerini oluşturacağımız çerçeveden takip edebiliriz. Bu çerçeve karar alıcıların (şirketler vs) geleceği düşünmelerini ve karar vermelerini kolaylaştıracak.

Çerçeve 4 dış, 4 iç faktörden oluşuyor:

DIŞ FAKTÖRLER:

Piyasalar - Gelecekteki değişimin etkileri piyasalara nasıl yansıyacak? Var olan piyasalar nasıl etkilenecek?

Yeni piyasalar yaratılacak mı?

Ön plana çıkmak - Nasıl ‘sihir’ yapacağız?

İnsanları nasıl şaşırtacağız?

İş modelleri - İlerlediğimiz yeni dünya için iş modellerimizi n asıl değiştireceğiz?

Müşteri ilişkileri -Yaptığımız inovasyon ve piyasaya sürdüğümüz ürünün, pazarda verdiğimiz mesajlarla eşleşeceğinden nasıl emin olacağız?

İÇ FAKTÖRLER:

Ustalık/Hüner - Hangi konularda çok iyi olmamız gerekiyor?

Güç - Rekabet için gereken yeni vasıflar neler?

Zihniyet - Doğru zihniyeti kurumumuzda nasıl yaratırız?

İşletme - Bu denli hızla değişen dünyada kurumların başarısını nasıl yöneteceğiz?”

Bilgi çağı

Konuşmasında, ekonomik öngörülerini de paylaşan Talwar, şunları kaydetti: “Önümüzdeki 10 yıl içinde ekonomide durgunluk bekleniyor. Politik olarak istikrarsız bir dönemdeyiz.

Çevresel açıdan küresel ısınma gibi büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Ortalama yaşam süresi her geçen yıl uzuyor. Bugün doğan çocuklar yüzde 90 ihtimalle 120 yaşına kadar yaşayacak. Bu yüzden, nasıl başarılı olacağımızı ve bizi hangi bilginin/ uzmanlığın başarıya götüreceğini öğrenmemiz gerekiyor.”

Bilgi çağında yaşadığımızı ve insanlar hakkında birçok bilginin kaydedildiğinin altını çizen Talwar, bilginin nasıl güce dönüşebileceğini anlattı: “Müşterilerimiz hakkında sahip olabileceğimiz bilgi, yeniliklerin kapısını açabilir. Bu bilgiler sayesinde, otomotiv şirketleri en büyük pazarlama platformlarından biri haline gelebilir. İnsanlar otomobillerinde ince ekranlar kullanarak şirketlerinin, ürünlerinin reklamını verebilecek. Belki otomobillerdeki teknoloji beni yaya olarak tanımlayabilecek ve reklamı bana göre kişiselleştirebilecek. Ve ben de yaya olarak bir alım yapabileceğim. Bu sayede otomobilin şoförü bundan para kazanabilecek. Belki gelecekte otomobillerin bedava verildiğini ve yalnızca reklamdan gelir elde edileceğini görebileceğiz. Yeni teknolojiler her zaman olduğu gibi çok farklı iş modellerini olanaklı kılıyor. Bunun sonucunda da rekabet şiddetleniyor. Şirketler, ‘Her yıl nasıl 10 kat daha fazla büyüyebiliriz?’ sorusunu soruyor.”

“Çevre faktörü otomotiv sektörünü yenilik yapmaya zorluyor”

Teknolojinin masaüstü bilgisayarlardan, cep telefonlarına, akıllı telefonlara ve giyilebilir teknolojilere taşındığını söyleyen Talwar, “Bunun bir sonraki adımı ise deri altına gömülü teknolojiler olacak. Burada, doğal, hareketi kavrayabilen akıllı teknolojilerden bahsediyoruz. Beş duyumuzu uyarabilen teknoloji, çok sensörlü olarak etrafımızı saracak. Giysilerimizin,evimizin kısaca her şeyin sensörleri olduğunu ve bunlardan bilgi topladığımızı düşünün. Aslında internet her şeyi birbirine bağlayacak. Örneğin otomobilinizin ara yüzleri daha akıllı oldukça hareketlerimizi algılayabilecek ve bunlara uygun işlem yapabilecek. Öğrenme kabiliyeti olan teknolojiler ileride her şeyi değiştirerek yenisini kurma kapasitesine sahip olabilecek. Yeniden ekonomiyi kurup, yepyeni sektörler yaratabilirler. Ama yüzleşeceğimiz ve halen var olan zorluklar geçerliliğini koruyor” dedi.

Konuşmasında, otomotiv sektöründeki değişimlere de değinen Talwar, şunları söyledi: “Bugün çevre faktörü, otomotiv sektörünü yenilik yapmaya ve ülkelerinde önlem alarak yeni taktikler geliştirmeye zorluyor. Trafik problemi Meksika’da belli plaka sahiplerinin belli günlerde trafiğe çıkmasını yasaklayarak çözülmeye çalışılıyor. Avrupa Birliği düşük

CO2 emisyon alanları belirliyor, bazı ülkeler trafiğe çıkacak yüksek karbon salınımlı otomobilleri engellemeye yönelik tedbir alıyor. Elektrikli otomobiller üretiliyor. Hem sektör hem de çevre, şartları belirliyor. Toplu taşıma için de çok modelli entegre taşıma sistemleri oluşturuluyor. Birden fazla türde ulaşım aracı zamansal olarak birbirine eklenerek yürütülüyor. Mevcut altyapıyı nasıl daha iyi değerlendirebileceğimizi yeni teknolojilerle sağlayabiliyoruz.”


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next