Kağan Dağtekin

ODMD Yönetim Kurulu Üyesi
2025 SONUNDA 1,2 MİLYONLUK SATIŞ RAKAMI GERÇEKÇİ BİR HEDEF
“OTOMOTİV SEKTÖRÜ TARİHİNİN EN BÜYÜK DÖNÜŞÜM SÜRECİNDE. ARTIK SADECE ARAÇ ÜRETMİYORUZ; DİJİTALLEŞEN, BAĞLANTILI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR MOBİLİTE DENEYİMİ SUNUYORUZ” DİYEN DOĞAN TREND YÖNETİM KURULU ÜYESİ, CEO’SU VE ODMD YÖNETİM KURULU ÜYESİ KAĞAN DAĞTEKİN, TÜRKİYE’NİN BU DÖNÜŞÜMDE GÜÇLÜ ÜRETİM KAPASİTESİYLE ÖNE ÇIKTIĞINI BELİRTİYOR VE EKLİYOR: “ANCAK BATARYA YATIRIMLARI, ŞARJ ALTYAPISI VE GERİ DÖNÜŞÜM STRATEJİLERİ OLMAZSA OLMAZLARIMIZ OLMALI.”
Otomotiv sektörü açısından 2025 yıl sonu beklentilerinizi paylaşır mısınız?
2025’e girerken otomotiv sektörünün, önceki yıla göre daha düşük bir seviyede seyredeceği düşünülüyordu. Ancak yılın ilk çeyreğindeki satış temposu beklentileri yukarı taşıdı. Yıl sonunda satışların 1,1 - 1,2 milyon adet aralığında gerçekleşmesi muhtemel. İkinci el otomobil tescil sayısının 6,5 - 7,5 milyona ulaşacağını, bireysel satışların ise 4 - 5 milyon seviyelerinde olacağını öngörebiliriz.
Elektrikli ve hibrit araçlara olan ilgi hızla artıyor. Geçen yıl %28 seviyesinde olan ilgi, bu yıl %45’e çıkmış durumda. Bu oranın %16’sını tam elektrikli, %8’ini ise fişe takılan hibrit araçlar oluşturuyor. Türkiye, bu dönüşümde hızla ilerliyor.
Sektörde ön plana çıkan başlıklar arasında araç alımında krediye erişim, regülasyonlar, yüksek finansman maliyetleri, faiz indirimleri, döviz kuru, teşvikli araçların fiyatlaması ve şarj altyapısındaki gelişmeler yer alıyor. Ayrıca yerli üretim konusunda yürütülen çalışmalar da yakından izleniyor.
Küresel belirsizlikler, Avrupa’daki talep daralması ve Çin’in otomotiv alanındaki yükselişi, Türkiye pazarında rekabeti artırırken kârlılığı baskılıyor. Diğer yandan, elektrikli araç pazarının büyümesi ve teknolojideki gelişmeler sektöre yön veriyor.
Türkiye otomotiv sektörü çevreci araçlara geçişe hazır mı? Sizce hangi adımlar atılmalı?
Türkiye otomotiv sanayisi, güçlü üretim altyapısı, nitelikli iş gücü ve gelişmiş tedarik zinciriyle önemli bir avantaj taşıyor. Ancak özellikle Avrupa pazarındaki dönüşüme ayak uydurmak için üretim kabiliyetlerimizi geliştirmemiz şart.
Elektrikli araç üretimini hızlandırmak, batarya teknolojilerine yatırım yapmak ve iç pazarı desteklemek için şarj altyapısını yaygınlaştırmak gerekiyor. Yerli üreticilerin model çeşitliliğini artırması, üretim kapasitesini genişletmesi ve ticari araçlarda da dönüşüme katkı sunması önemli.
Batarya üretimi ve geri dönüşüm alanında stratejik yatırımlar yapılmalı. Şarj altyapısının ülke geneline yayılması için kamu-özel sektör iş birliğiyle hızlı şarj istasyonlarının kurulmasına hız verilmeli. Bu konuda Türkiye’nin birçok gelişmiş ülkeden daha kararlı ve hızlı adımlar attığını da görüyoruz.

Dünyada ve Avrupa’da çevreci araçlarla ilgili gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Otomotiv dünyası, çevreci araçlara yönelerek sürdürülebilir ulaşımı hedefliyor. Elektrikli araçlar, karbon salımını azaltma amacıyla ön plana çıkarken, batarya teknolojilerindeki ilerlemeler ve şarj altyapısının genişlemesi bu geçişi kolaylaştırıyor.
Elektrikli araç satışları dünya genelinde artıyor:
• 2022’de 10 milyon,
• 2023’te 14 milyon,
• 2024’te 17 milyon,
• 2025’te ise 20 milyonu aşması bekleniyor.
Pazar paylarına baktığımızda Çin %50, Avrupa %25, ABD ise %7 seviyesinde. Avrupa, 2035’e kadar içten yanmalı araç satışını yasaklamayı hedefliyor. Bu karar üreticiler arasında tartışma konusu olsa da yasa koyucular kararlılığını sürdürüyor. Çinli üreticilerin Avrupa pazarında daha etkili olması ise rekabeti artırıyor.
Dijitalleşmenin otomotiv sektörüne ve genel olarak hayatımıza etkileri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Dijitalleşme, otomotiv sektöründe büyük bir değişim yaratıyor. Türkiye, teknolojiye hızlı uyum sağlayan bir ülke olarak bu dönüşümde avantajlı bir konumda. Türk tüketiciler dijital araçlara çabuk adapte oluyor. Bu da sektöre doğrudan yansıyor.
Araçlar artık sadece ulaşım aracı değil; yapay zekâ destekli, akıllı sistemlerle donatılmış birer teknoloji platformu. Otonom sürüş sistemleri gelişiyor. Mobil uygulamalarla araç servisleri, yol yardımı, bakım gibi birçok hizmete erişim kolaylaşıyor.
Dijitalleşme sadece üretimi değil, kullanıcı deneyimini de dönüştürüyor. Kişiselleştirilmiş araç içi sistemler, gerçek zamanlı veri paylaşımları ve bağlantılı araç teknolojileri sürüş deneyimini yeniden tanımlıyor.
Mobilite kavramı günümüzde neyi ifade ediyor? Paylaşım ekonomisinin otomotiv sektörüne etkisi ne olabilir?
Mobilite, artık sadece bir yerden bir yere ulaşmak değil; bu hareketin verimli, sürdürülebilir, güvenli ve entegre bir sistemle gerçekleşmesi anlamına geliyor. Sanayi devriminden bugüne ulaşım teknolojileri çok yol kat etti. Ancak kentleşme, trafik ve çevresel sorunlar, mobilite anlayışını da değiştirdi.
Paylaşım ekonomisiyle birlikte bireysel araç sahipliğinin yerini, araç paylaşımı, kısa dönemli kiralama ve mobilite hizmetleri almaya başladı. Bu dönüşüm, otomotiv sektörünün iş modellerini yeniden şekillendiriyor.
10 yıl sonra otomotiv sektöründe hangi yenilikleri görmeyi bekliyorsunuz?
Gelecek 10 yıl, elektrikli araçlar, otonom sürüş teknolojileri ve sürdürülebilir üretim süreçleriyle şekillenecek. Elektrikli araçların pazar payı hızla artacak. Pek çok marka 2030’a kadar modellerinin çoğunu elektrikli hale getirmeyi planlıyor.
Tedarikçiler, artık sadece parça üretmek yerine yazılım, batarya ve yeni malzeme teknolojilerine yoğunlaşacak. Araç üreticileri de yalnızca üretici değil, aynı zamanda mobilite hizmet sağlayıcısı kimliğini kazanacak.
Kentler, otonom araçlar ve elektrikli taşımaya uygun şekilde yeniden planlanacak. Müşteri deneyimi daha bağlantılı ve kişiselleştirilmiş hale gelecek. İkinci el araç piyasası da bu dönüşümden etkilenecek.
Otomotiv sektörünün Türkiye ekonomisine katkısı hakkında ne söylersiniz?
Otomotiv sektörü, Türkiye ekonomisinin lokomotiflerinden biri. Geniş bir değer zincirine sahip olan sektör; üretim, yan sanayi, ihracat ve istihdam açısından büyük katkı sunuyor. Türkiye, Avrupa’nın önemli otomotiv pazarları arasında yer alıyor. 1 milyon sınırını aşan yıllık üretim kapasitesiyle dikkat çekiyor.
Birkaç çarpıcı veri:
• İç pazarda 1,2 milyon araçlık satış yaklaşık 45-50 milyar USD, ikinci el satışları ise 120-140 milyar USD’lik hacim oluşturuyor.
• 1,7 milyon adetlik üretimle 200 bin kişiye doğrudan, 30-35 bin kişiye satış ve servis tarafında istihdam sağlanıyor. Toplamda 700 bin kişinin geçimine katkı sunuluyor.
• 2024 yılında sektör, 37 milyar dolarlık ihracatla toplam ihracatın %17’sini karşıladı ve 20 yıldır ihracat şampiyonu konumunu sürdürüyor.
• 2024’te iç pazarda yapılan satışlardan elde edilen ÖTV geliri 580 milyar TL. 2025’te bu rakamın 800 milyar TL’yi aşması bekleniyor. KDV ve ithalat vergileriyle birlikte otomotiv sektörü, vergi gelirlerinde çok önemli bir paya sahip.