ODMD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Berk Çağdaş Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Elektrikli araçlar sektörün yeni normali haline geliyor

OTOMOTİV SEKTÖRÜNDEKİ GÜNCEL GELİŞMELERİ DEĞERLENDİREN MAİS A.Ş GENEL MÜDÜRÜ DR. BERK ÇAĞDAŞ, KÜRESEL ÖLÇEKTE TEMKİNLİ BİR TOPARLANMA SÜRECİNDEN GEÇİLDİĞİNİ DİLE GETİRDİ. TÜRKİYE’NİN DOĞRU EKONOMİ POLİTİKALARIYLA HIZLA NORMALLEŞEBİLECEĞİNİ VURGULAYAN ÇAĞDAŞ, OTOMOTİV SEKTÖRÜNÜN SORUNLAR KARŞISINDA HIZLI ÇÖZÜM ÜRETEBİLEN BİR YAPIYA KAVUŞTUĞUNA DİKKAT ÇEKTİ.

Dr. BERK ÇAĞDAŞ

Mais A.Ş. Genel Müdürü

2022 yılı otomotiv sektörü yönünden nasıl bir yıldı? Sonuçları okuyucularımız için değerlendirir misiniz?

Global anlamda pandemi ile başlayan belirsizlikle birlikte otomotiv pazarına son 3 yıldır bulunabilirlik şekil veriyor. Çip krizi nispeten iyileşse de Rusya- Ukrayna krizi, mevcut tedarik sıkıntılarına yeni bir boyut katarken, enerji ve emtia fiyatlarındaki ani artışlar da beklenmedik gelişmeler olarak öne çıktı. Çoklu değişkene bağlı arz sıkıntıları ve lojistik problemleri otomotiv piyasasında birçok revizyon ve alternatif çözümler üretmemize neden oldu.

Tüketici gözünde arz sıkıntısının yanı sıra, fiyat artışı beklentisi de otomobili bir yatırım aracı haline getirdi.  Küresel enflasyonist ortamın sonucu artan üretim maliyetleri, tüketiciler nezdinde erişebilir modellerde bir daralmaya yol açtı. Bu da düşük ÖTV dilimindeki modellerin artan satış hacmini daha da güçlendirdi. Bunun yanı sıra otomotiv talebindeki en önemli faktörlerden finansman koşullarında yaşanan sıkılaşma da satış trendini negatif yönlü etkiledi. Tedarik sorunu öngörülebilirlik anlamında işimizi zorlaştırsa da tüm iş ortaklarımızla en iyi ve yeterli stok için mücadele ediyoruz.

Dünya ve Türkiye Otomotiv pazarı ciddi bir dönüşümden geçiyor. Otomotiv pazarı, fosil yakıtlı araçlardan çevreci araçlara evriliyor. Sizce Türkiye otomotiv sektörü bu değişime hazır mı? Atılması gerekli adımlar nelerdir?

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA)’nın yayınladığı son Küresel Elektrikli Araç Görünümü raporuna göre 2023 yılında satılacak her beş araçtan biri elektrikli olacak. Bu otomotiv sektörü için çok iddialı bir oran. 2020 yılında küresel otomobil satışlarının sadece yüzde 4’ünü oluşturan elektrikli araç talebinin, bu yılın sonunda yüzde 18’i bulacağı öngörülüyor. Tüm araştırmalar, dünya çapında pille çalışan modellere yönelik talebin rekor seviyelere yükseldiğini, 2023’te hem bataryalı modeller hem de şarjlı hibritler dahil olmak üzere satış adedinin 14 milyon araca yükseleceğini gösteriyor.

2023 yılında biz de MAİS olarak; Yeni Renault Megane E-Tech yüzde 100 elektrikli, Kangoo E-TECH yüzde 100 elektrikli ve Dacia Spring de dahil olmak üzere birçok yeni elektrikli modeli ülkemizde satışa sunacağız. 2023’ün ‘Satın Alınabilecek En İyi Otomobili” seçilen hibrit modelimiz Renault Austral’in ilk 500 adedini kısa bir süre önce ön siparişe açmıştık. Yeni modelimiz büyük ilgi görerek ön siparişe açıldığı gün tükendi. Bu yıl elektrikli araç pazarındaki altyapıyı ve tüketici nezdindeki farkındalığın çok artacağı bir döneme girdiğimizi düşünüyorum.

Sektörün hızlı gelişimini gözden kaçırmak imkânsız olsa da altyapı bazında Avrupa’ya kıyasla bakıldığında hâlâ alınacak yolumuzun ve sektör olarak ev ödevlerimizin çok olduğunu düşünüyorum. 

Dünyada ve Avrupa’da otomotiv sektöründe çevreci araçlarla ilgili gelişmeleri değerlendirir misiniz?

Küresel düzeyde sıkılaşan regülasyonlar, tüm büyük otomobil üreticilerini sıfır emisyonlu araçlara büyük yatırım yapmaya sevk etti. Tüm büyük üreticiler, yirmi yıl içinde yalnızca sıfır emisyonlu araçlar satmak üzere milyarlarca dolarlık plan ve yatırımlar açıkladılar.  Dünyada bu yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25 artışla 2,3 milyon elektrikli araç satıldı.  Dünya genelinde elektrikli otomobil satışlarına ilişkin beklentiler de yükselerek, bir önceki yılın yüzde 25’lik tahminine kıyasla, 2030 yılında küresel satışların yüzde 35’inin elektrikli olacağı tahmini öne çıktı.

Otomotiv sektörü dijitalleşme ile de dünyada önemli bir değişim ve dönüşümden geçiyor. Dijitalleşme tüm sektörler için büyük önem kazandı. Sizce dijitalleşmenin hayatımıza ve sektörlere etkileri nelerdir?

Dijitalleşme günümüzde sürdürülebilir ilerlemenin en stratejik parçası. Tedarik zinciri, akıllı fabrikalar, müşteri iletişiminde dijital ürün ve hizmetleri sunmanın yanı sıra, organizasyon içerisindeki süreç ve operasyonları dijital teknolojiler aracılığıyla etkin bir hale getirmemiz gerekiyor. Kendi organizasyonumuz altında uzun bir dönemdir, bu konuya dair yoğun bir ajanda ile bunun için çalışıyoruz. Kaldı ki, yakın gelecekte aslında beynin dijitalleşmesini konuşmaya başlayacağız. Bugün Chatgpt ile başladığımız dönüşüm, yetenek yönetimi açısından da çok farklı bir işe alım politikası yürütmemiz gerektiğini gösteriyor. 

“DAVRANIŞLARIN İNTERNETİ”NDEN GELECEK, ARAÇ VE MÜŞTERİLERLE İLGİLİ DAVRANIŞ VERİLERİ ÖLÇEKLENEBİLİR VE SÜRDÜRÜLEBİLİR GELİR AKIMLARI OLUŞTURMADA ÇOK ÖNEMLİ ROL OYNAYACAK. KISA DÖNEMDE SEKTÖR OLARAK CEVABINI BULMAMIZ GEREKEN KRİTİK SORU İSE, BU GELİRİN KİME DOĞRU AKACAĞI OLACAK.”

Mobilite kavramı nasıl ortaya çıktı ve ihtiyaçlara göre nasıl evrildi? Mobilite kavramı günümüzde neyi ifade ediyor? Önümüzdeki dönemde paylaşım ekonomisinin otomotiv sektörünü nasıl etkilemesini bekliyorsunuz? Globaldeki ve ülkemizdeki gelişmeler nelerdir?

Hız çağında mobilite kavramı da yolcuları ve eşyaları A noktasından B noktasına taşımanın en etkin ve en sürdürülebilir yolunu bulma hedefi ile ortaya çıktı. Otomotiv sektörü olarak eskiden sadece sürücü koltuğunda olması gerektiğini düşündüğümüz müşterimiz artık “ulaşım” kavramını çok farklı şekilde değerlendiriyor. Sadece bir iletişim aracı olarak cebimize giren cep telefonları şu an tüm hayatımızı yönetmek için kullandığımız, tüketim tercihlerimizi baştan aşağıya dönüştürdü.

Biz “tüketici” olarak dönüştük ve şimdi de otomobillerin de tekerlekleri olan cep telefonlarına dönüşmesini istiyoruz. Mobilite için tekerlek gerekli mi, bunu da yakın zamanda sorgulayacağız bence. Orta vadede sattığımız araçları değil de sattığımız kilometreleri konuşuyor olabiliriz. Akıllı mobilite açısından geleneksel araç satışları, leasing ve araç kiralamaları ile alternatif mülkiyet, abonelik, paylaşım, paylaşımlı yolculuk ve talebe bağlı yolculuk arasındaki ayrım giderek azalıyor.

Globaldeki gelişmeleri de göz önüne aldığımızda 10 yıl sonra otomotiv sektöründe faaliyet gösterecek paydaşları ne gibi yenilikler bekliyor?

Sürdürülebilirlik bugün her sektörden şirketin önceliği ve gelecekte önemi katlanarak artacak.  Yenilenebilir ve alternatif enerji kaynaklarıyla çalışan araçları artan bir trendle yollarda görmeye devam edeceğiz. Daha uygun, verimli ve esnek seyahat imkânı sağlayan yeni teknolojiler ile sağlanan ulaşım çözümleri sektörün yeni normali olacak.

Artan bağlantısallık fonksiyonları ile; otomotiv endüstrisindeki iş modellerinin başarısını belirleyen en önemli faktör; “nesnelerin interneti” değil, “davranışların interneti” haline gelecek. “Davranışların interneti” nden gelecek, araç ve müşterilerle ilgili davranış verileri ise ölçeklenebilir ve sürdürülebilir gelir akımları oluşturmada çok önemli rol oynayacak. Kısa dönemde sektör olarak cevabını bulmamız gereken kritik soru ise, bu gelirin kime doğru akacağı olacak.

Otomotiv sektörünün Türkiye ekonomisine olan katkısı hakkında ne düşüyorsunuz?

Otomotiv sektörü, yıllardır Türkiye’nin lokomotif sektörü tanımını ziyadesi ile hak eden güçlü bir konuma sahip. Türkiye otomotiv sektörü, çok yönlü ve artan üretim kapasitesiyle ülkenin gayri safi hasılasının yüzde 4-5’ini oluşturan kilit bir sektör. Tedarik zincirindeki dönüşümler ile doğru hamleleri yapabilirse, otomotiv sektörünün katkısı ilerleyen dönemde daha da artacak. Global pazardaki önemi de son dönemde imzalanan iş birlikleri ile daha da katlanıyor.

Son olarak sektörün 2023 beklentilerini ve öngörülerini okuyucularımızla paylaşır mısınız?

Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki; tüm sektör oyuncuları olarak artık hepimiz perde açılırken senaryo değiştirmeye hazırlıklı hale geldik. 2023 yılını küresel ölçekte temkinli toparlanma yılı olarak öngörüyoruz. Yarı iletken bulunabilirliği nispeten iyileşse de pandemi öncesi üretim kapasitelerine ulaşmanın 2024 öncesinde mümkün olamayacağını düşünüyoruz. Şu an için 2023 yılını iç pazarda, seçim öncesi ve sonrası olarak 2 bölümde değerlendiriyoruz. Seçim ekonomisi- bulunabilirlik paralelinde, pazarı canlandırsa da seçim sonrası için alternatifler biraz daha değişken. İnancımız doğru ekonomi politikaları ile potansiyeli ve dünyada önemi artan Türkiye’nin hızla normalleşebileceği ve bunun da otomotiv gibi güçlü bir sektöre de pozitif katkı sağlayacağı yönünde.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next