2016 Küresel Ticaret Yönetimi Araştırması
Thomson Reuters ve KPMG International işbirliği ile düzenlenen 2016 Küresel Ticaret Yönetimi Araştırması, ticaret ve tedarik zinciri departmanlarının gereken otomasyon sistem ve süreçlerine sahip olmadıklarını gösteriyor. 22 Mart - 20 Mayıs 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilen araştırma; katkı sağlayan 30 farklı ülkeden 1.700’den fazla ticaret profesyonelinin katılımıyla hem bölgesel hem de küresel seviyedeki genel dinamikleri, trendleri ve büyüme fırsatlarını ortaya çıkarmakla beraber operasyonel uygulamalar, riskler gibi küresel ticaret departmanlarını etkileyen zorluklar hakkında da çok önemli görüşlere yer veriyor.
Manuel süreçler kaynakları bağlıyor ve riski artırıyor
Araştırma sonuçları, ithalat ve ihracatın operasyonel mekaniklerinin ticaret ekiplerinin zamanını oldukça aldığını, özellikle ithalat belgelendirme ve ruhsatlandırma, ürün ithalatı sınıfl andırması ve küresel tedarik zinciri yönetiminin en fazla zaman ve kaynak harcanmasına yol açan konular olduğunu gösteriyor. Bu da otomasyon konusunda daha fazla fırsat yaratıyor.
Katılımcıların genel olarak fazla zaman ve kaynak harcadıklarını söyledikleri gümrük müşavirliğinde de, daha fazla müşavirlik hizmetinin daha fazla maliyet anlamına geldiğini görebiliyoruz. Şirketler, müşavirlerin sistemlerine bağlanarak müşavir yönetiminin yarattığı işgücünü küresel ticaret yönetimi sistemleri kullanarak hafi fl etebilir. Bu sistemler özellikle dosyalama işlemlerini kendi yapmayan ancak çalıştıkları gümrük müşavirinin yasalara uygun hareket etmesinden kendileri sorumlu olan şirketler için oldukça uygun bir seçenek.
Otomasyon eksikliği en büyük güçlük olarak görülüyor
Ticaret ekiplerinin büyük bir kısmı otomasyonun değerli olduğunu düşünüyor ve hem riskleri azaltacak hem de işlerini daha kârlı ve dinamik hale getirecek teknolojileri benimsemeye istekliler. Küresel ticaret yönetimi teknolojilerini kullanmayan katılımcıların belirttiği en büyük güçlük, otomatik sistemlerin eksikliğiydi. Küresel ticaret yönetimi teknolojilerini kullanan katılımcılar, tedarik zinciri ve taşımacılık yönetimine bu teknolojileri kullanmayan katılımcılardan daha az zaman ve kaynak harcadıklarını belirtti. Katılımcıların sadece yüzde 34’ü ithalat veya ihracat faaliyetlerinin herhangi bir unsuru için şu anda bir küresel ticaret yönetimi sistemi kullanıyor. Genel olarak, küresel ticaret yönetimi teknolojisi kullanımında en yüksek oran Kuzey Amerika (yüzde 42), en düşük oran ise Asya’da (yüzde 21).
Katılımcıların yüzde 53’ü, yeni teknolojileri, ticaret uyum programlarını geliştirme konusunda kendilerine yardımcı olacak kilit bir araç olarak görüyor. Bu da, ticaret profesyonellerinin “sahip oldukları” ile “ihtiyaç duydukları” arasında önemli bir fark olduğunu ortaya koyuyor.
Serbest ticaret anlaşmasından yeterince yararlanılamaması küresel bir sorun
Katılımcıların sadece yüzde 23’ü şirketlerinin kendilerine sunulan tüm serbest ticaret anlaşmalarından eksiksiz faydalandığını belirtti. Araştırmaya göre, serbest ticaret anlaşmalarından eksiksiz faydalanmanın önündeki başlıca engeller menşe ülke kurallarının karmaşıklığı, gerekli belgeleri toplamada yaşanan zorluklar ve kurum içi uzmanlık eksikliği. Katılımcıların büyük çoğunluğu serbest ticaret anlaşmalarını belirleyip bunlardan faydalanmanın yatırım geri dönüşünü olumlu etkilediğini kabul ediyorsa da, serbest ticaret anlaşması mevzuatına uyum konusuna çok az zaman ve kaynak ayrılıyor. Küresel ölçekte baktığımızda, katılımcıların sadece yüzde 8’i serbest ticaret anlaşmalarından faydalanmanın ithalat vergilerini azaltmadığını belirtiyor. Serbest ticaret anlaşması yeterliliği sürekli değişen bir hedef olabilir. Sisteme yeni SKU’lar (Stock Keeping Unit - Stok Tutma Birimi) girdikçe ve ürün faturası yapıları sürekli değişip geliştikçe, serbest ticaret anlaşması yeterliliklerini güncel tutmak için sürekli çalışmak gerekiyor.
Faydalanma oranının yanı sıra, araştırmaya katılanların üçte biri, şirketlerinin, Trans-Pasifi k Ortaklığının nasıl kullanılacağı konusunu düşündüğünü belirtti. Araştırma sonuçları, Japonya (yüzde 45) ve Vietnam’da (yüzde 44) bu konuya hazırlanma faaliyetlerinin ortalama seviyenin biraz üzerinde olduğunu gösteriyor. Araştırmaya katılan ABD’li şirketlerin sadece yüzde 32’si Trans-Pasifi k Ortaklığına yönelik planlar yaptıklarını belirtirken, Kanada ve Meksika’da bu oran sırasıyla yüzde 46 ve yüzde 32.
Sınıflandırma karmaşası artıyor
Doğru ürün sınıfl andırması yapmak, ülkeler arası ürün ticaretinin temel bileşenlerinden biri. Araştırmaya katılanların yüzde 91’i ürün sınıfl andırması konusunda zorluklar yaşadığını belirtiyor. Ürün tanımlarındaki belirsizlikler, farklı ithalatçı ülkelerin farklı ürün sınıfl andırmaları yapıyor olması ve yönetmeliklerin sık sık değiştirilmesi, en çok belirtilen ürün sınıfl andırma zorlukları olarak ortaya çıkıyor. Oysa tüm bunların bir çözümü var. Ticaret departmanı yüksek kalitenin önemi ve ürün tanımlarının kendine özgü yapısı konusunda diğer departmanları bilinçlendirdiği takdirde ortaya çıkan tutarlılık ve netlik, sınıflandırma kararlarını da kolaylaştırıyor. Aynı derecede önemli bir başka unsur ise, hem kuruluş çapında bir tutarlılık sağlamak hem de yapılan sınıflandırmaları olası bir gümrük denetiminde savunabilmek amacıyla, alınan sınıflandırma kararını destekleyecek bilgileri paylaşmak. Katılımcılar, iş akışı verimliliğinin de önemli bir sorun olduğunu belirtti. Doğru yapıldığı takdirde, sınıflandırma iş akışının otomatik hale getirilmesi, sınıflandırmaya harcanan zaman ve kaynakları azaltabilir, doğruluğu artırabilir ve ticaret departmanı ile şirketin diğer departmanları arasındaki işbirliğini güçlendirebilir. Sınıflandırma konusunda giderek güçlenen başka bir trend de, farklı ülkeler arasında doğru ürün sınıflandırması yapmayı destekleyebilen paylaşımlı hizmet merkezlerinin veya mükemmellik merkezlerinin kullanılması.
Ticaret süreçlerinin merkezileştirilmesi
Karar alma yetkisine sahip tarafın kim olduğunun net olmaması tutarlı politikalar oluşturup bunlara uymayı zorlaştırıyor, bu da verimsizliklere yol açıyor. Araştırmaya katılanların yarıdan fazlası, ticaret mevzuatına uyum faaliyetlerinin en az bir kısmını merkezileştirerek bu sorunu çözmeye çalışıyor. Bu gayet mantıklı bir karar; zira merkezileştirme farklı departmanlar ve coğrafi konumlar arasındaki iş akışını ve süreçleri standartlaştırıyor, sınıflandırma kararları ile değerlemeleri daha uyumlu hale getiriyor, transfer fiyatlandırması ile gümrük kıymetini uyumlaştırıyor, merkezileştirilmiş teknolojiler aracılığıyla iş akışı otomasyonuna imkan tanıyor ve odaklanılmış bir bütçe sağlıyor. Transfer fiyatlandırması ile gümrük kıymeti arasında uyum sağlanması Araştırma katılımcılarına göre, kuruluşların transfer fiyatlandırmasını yönetme konusunda karşılaştıkları başlıca zorluk transfer fiyatlandırmasını yıl boyu izlemek ve hem transfer fiyatlandırması hem de gümrük politikaları mevzuatına uyum sağlamak olmayı sürdürüyor. Diğer üç zorluk, yani diğer departmanlarla iletişim kurmak, gümrük beyannamelerine yönelik cari transfer fiyatlandırmasını yönetmek ve geriye dönük değişiklikleri gümrük makamlarına bildirmek ise katılımcılar nezdinde yaklaşık olarak eşit paya sahip. Katılımcıların sadece yüzde 7’si transfer fiyatlandırmasını yönetmekte zorlanmadığını belirtti. Şirketler operasyonel transfer fiyatlandırması teknolojilerini ve öngörüye dayalı fiyatlandırma gibi yenilikçi uygulamaları giderek daha fazla değerlendiriyor. Bu sistemler gerekli verileri her işlem için en uygun fiyatı belirleyebilen merkezi bir makinenin içinde bir araya getiriyor. Bu da çok uluslu şirketlerin vergi ve gümrük transfer fi yatlarını otomatik bir ortamda ve proaktif olarak hem vergi hem de gümrük mevzuatına uygun bir şekilde yönetebilmelerine yardımcı oluyor.
Sektörel Görünüm / Otomotiv
Küresel otomotiv pazarında önemli bir çeşitlilik var. Pazar, orijinal ekipman üreticileri (OEM) ile bileşen üreticilerinden bayilere ve ticari araç üreticilerine kadar yayılıyor. BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) ülkeleri ile diğer gelişen ekonomilerdeki yükselen imalat ve yurt içi tüketim pazarlarından “daha çevreci” araç ve yakıtların araştırılıp geliştirilmesine kadar pek çok alanda önemli bir büyüme potansiyeli var. Otomotiv şirketleri, hammaddelere, bileşenlere ve nihai ürünlere daha düşük gümrük vergileri uygulayan serbest ticaret anlaşmalarından yoğun bir şekilde faydalanıyor. Bu nedenle de, tedarik zincirlerinde Trans-Pasifik Ortaklığı’nı kullanmaya hazırlanma konusunda diğer sektörlerin ilerisindeler: Otomotiv şirketlerinin yüzde 41’i bu konuda hazırlık yapmaya başlamışken diğer tüm katılımcılarda bu oran yüzde 33. Bununla birlikte, otomotiv şirketlerinin yüzde 63’ü Trans-Pasifi k Ortaklığı sonucunda ticaret mevzuatına uyum yüklerinin artacağını öngörürken, diğer katılımcılarda bu oran yüzde 45.
Genel Görünüm
Avrupa’da uzun süredir görülen zayıf ekonomik büyüme ve Çin’in yaşadığı ekonomik dönüşüm günümüzün başlıca makroekonomik itici güçleri olarak dikkat çekiyor. Küresel ticaret sadece zayıflamakla kalmadı, aynı zamanda büyümesi de tamamen durdu ve bu olumsuz tablonun başlıca nedeni bu trendler gibi görünüyor. Şirketler sektörü şekillendiren makroekonomik temelleri kontrol altına alamıyor. Bununla birlikte, iş yapmakla ilgili operasyonel yaklaşımlarını kontrol altına alabiliyor ve ticaret fonksiyonlarını daha verimli hale getirebiliyorlar. Verimlilik her şeyden önce manuel görevlerin otomatikleştirilmesi, serbest ticaret anlaşmalarından daha iyi faydalanılması, sınıflandırma süreci karmaşıklığının azaltılması ve transfer fiyatlandırması ile gümrük kıymetinin birbiriyle uyumlu hale getirilmesi anlamına geliyor. Ayrıca, ticaret mevzuatına uyumun stratejik olduğu ve özel gümrük programları, serbest ticaret anlaşmaları, AEO programları ve yeni tedarik zinciri yapıları aracılığıyla maliyet tasarrufu sağlayan bir ortam yaratılması anlamına geliyor. Verimliliği artıracak eksik halka ise çoğu zaman ticaret yönetimi fonksiyonunun merkezileştirilmesi. Merkezileştirme, ticaret ekiplerinin ulaşılması her zaman güç olan “daha az maliyetle daha fazla iş yapma” hedefi ne ulaşmalarına yardımcı olabilir. İyimser olmak için de bazı nedenler var. Küresel ticaret üst düzey yönetimler için giderek daha fazla bir öncelik haline geliyor. İlgili teknolojiler dahil olmak üzere küresel ticaret yönetimi için gereken fonu temin edebilmek ticaret ekipleri için önemli bir engel olsa da, iyi bir uzun vadeli strateji hazırlamaları ve üst düzey yönetime mütevazı bile olsa bazı başarılar gösterebilmeleri ticaret ekiplerinin işini kolaylaştıracak. Küresel ticarette değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu bilmek (yeni yönetmelikler, sürekli değişen pazarlar, yeni tüketici davranışları ve karmaşık tedarik zincirleri gibi) ise bu süreci hızlandırabilir. Süreçleri merkezileştirmeye ve otomatik hale getirmeye yönelik yatırım yapmak işletmelere önemli geri dönüşler sağlayabilir. Ticaret süreçlerinin merkezileştirilmesi yavaş adımlarla ilerliyor ve bu çabaların beklenen verimliliği getirebilmesi için ticaret ekiplerinin yüksek bir performans sergilemeleri lazım.